Tohumlar fidana

Fidanlar ağaca

Ağaçlar ormana dönmeli yurdumda.....

Diye devam eden bu güzel çocuk şarkısı ile büyüdük pek çoğumuz. Oysa bugün, bu şarkıda bahsedilen orman,doğa ve insan sevgisinden çok uzak bir dünyada yaşamaya çalışıyoruz.

Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı (WWF), dünyada bir dakikada 36 futbol sahası büyüklüğünde ormanlık alanın yok olduğunu açıkladı. Bir hayal etmeye çalışın lütfen. Nasıl korkunç bir durumda olduğumuzu belki daha iyi hissedebilir ve anlayabilirsiniz.

 Kırsal Çevre ve Ormancılık Sorunları Araştırma Derneği verilerine göre , Türkiye’de her yıl 80-100bin dönüm orman yanarak, 5-7bin dönüm orman tarla açmak ve yerleşmek, 100-150bin dönüm alanda 6831 sayılı Orman Kanunu’nun ikinci maddesi uyarınca ormancılık düzeni dışına çıkartılıp Hazine’ye devredilerek ya da hak sahibi köylülere satılarak yok ediliyor. Toplamda, her yıl şu veya bu nedenle 270bin dönüm ormanlık arazimizi yok ediyoruz ve bunların çok çok az bir bölümü yıldırım düşmesi gibi doğal sebepler yüzünden meydana geliyor. Türkiye’de orman sayılan 20.7 milyon hektar alan devletin koruması ve gözetimi altında. Ormanların tamamına yakını devlet mülkiyeti altında bulunuyor ancak Türkiye’de ormanlar iyi yönetilemiyor ve hukuksal düzenlemeler ormanları yok etmeye yönelik olarak kullanılıyor. Gün geçmiyor ki, gelişme,ilerleme adı altında kesilen zeytinlikler, incirlikler, sedir gibi nadide ağaç kıyımları duymayalım. Avrupa’da 12bin tür bitki varken, bu oran tek başına Türkiye’de 9bin olarak biliniyor. Son 60 yılda 1,5 milyon hektar ın üzerinde ormanın yandığı Türkiye’de, yangınların % 97’si insan eliyle çıkarken , sadece % 3’ü doğal nedenlerle çıkmış.İnsan kaynaklı yangınların % 68’i ihmal, % 32’si ise kasıt sonucu çıkan yangınlar. Dünyada ise her yıl Nijerya’ nın yüzölçümüne denk gelen 16 milyon hektarlık orman yanıyor. Araştırmalara göre ormanlar 45 milyar hektarlık alanı kaplıyor. Bu alan, dünyadaki karaların % 30’una denk geliyor. Dünyadaki tüm canlı türlerinin yaklaşık üçte ikisinin yaşam alanının ormanlar olduğu düşünüldüğünde, ormanların bilinçsizce ve rant uğruna yok edilmesinin, kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmesi ile halledilemeyeceğini, bir bütün olarak orman ekosistemine yapılan bu saldırıların er ya da geç tüm insanlığın yaşamını kötü yönde etkileyeceğini vakit daha da geç olmadan anlamalı ve anlatmalıyız. Ormanlardan kozalak toplamak bile yasakken, ısınmak,tarla açmak,para kazanmak vs. gibi nedenlerle ormanlar yok ediliyor. Google Earth’ün 2012 yılında yayımladığı ve dünyanın ilk orman kaybı haritası olma özelliğini taşıyan haritaya göre, 2000-2012 yılları arasında kaybedilen net orman alanı Moğolistan’ın yüz ölçümüne eşit. Matematiksel anlatımla tam tamına 2,3 milyon kilometrekare. Yıllık orman kayıplarının yerel düzeyde de incelenebildiği haritada, Türkiye’nin de 2000 yılından bu yana büyük orman kaybı yaşadığı görülebiliyor. 2000-2012 yılları arasında , özellikle İstanbul’da kapsamlı ormanlık alan kayıplarının yaşandığı görülen haritada , Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde de kısmi ormanlık alan kayıpları dikkat çekiyor.  Tabii bu harita ,özellikle İstanbul’da 2012’den sonra başlayan 3. Köprü ve 3. Havaalanı inşaatı gibi çok büyük çaplı ağaç kıyımlarına neden olan inşaatların yaptığı tahribatları kapsamamakta.

Ormanlar, tarihin hiçbir döneminde , son yüzyıl içinde yaşadığı gibi bir yok olma süreci yaşamamıştır. Son 50 yılda Türkiye’de ormanlar aleyhine yapılan yasal düzenlemeler nedeniyle orman alanlarımızın % 56’sı yok olmuştur.  Aynı dönemde , ülke genelinde 1 milyon 180bin hektarlık alan  ormansızlaşmıştır. Uzun yıllardan beri ormanlarımızın şu veya bu nedenlerle tahrip edilmesi sonucu, bugün orman alanlarımız ülke yüzölçümünün sadece % 27’lik kısmına sıkışmış bulunmaktadır. Gelişme ve ilerlemenin yeşili ve ormanı yok etmekten geçtiği anlayış devam ettiği sürece , önümüzdeki onyıllarda bu oranın hızla daha düşük seviyelere inmesi ve beraberinde getireceği kuraklık ve erozyon gibi yaşamımızı tehdit eden olaylarla karşılaşmamız ise kaçınılmazdır. Ülkemizde yılda 743 milyon ton  toprak erozyon nedeniyle kaybedilmektedir. Oysa bir  santimetre toprağın oluşması için binlerce yıl geçmesi gerektiğini artık çoğumuz biliyoruz. Böyle hovardaca denecek şekilde yapılan orman kıyımları devam ettiği sürece artan nüfusumuzu, hızla azalan tarım kaynakları ile karşılama şansımızın da kalmayacağını aklımızın bir köşesine yazmamızda ve tepkimizi ona göre gsötermemizde fayda var. Bitirirken,

Tohumlar fidana,

Fidanlar ağaca,

Ağaçlar ormana, dönmeli yurdumda,

AVM’lere, nükleer santrallere, residencelara, taş ve maden ocaklarına, havaalanlarına vs. değil.

 

Sevgi ve Doğayla kalın !