O müzik sektörünün yaşayan efsanesi. 43 yıldır zirvede... Bu süre içinde yüzlerce şarkı besteledi, eserleri 200'den fazla şarkıcı tarafından söylendi. Yaklaşık 60 milyon adet plak, kaset ve CD'si satıldı. Bu sayının, korsanlarıyla birlikte 250 milyonu bulduğu belirtiliyor. Orhan Gencebay ile müzik sektörünü ve yaşamı konuştuk. 
 
-Son albümünüzü tam bir yıl önce çıkarmıştınız. 'Berhudar Ol' isimli o albüm satış olarak sizi memnun etti mi?
 
Halkın albüme ilgisi çok iyi oldu. Fakat Türkiye'de albümlerin tirajı genel olarak düşüktür. Bunun nedeni, birinci derecede ülkemizde varolan  fiziki anlamdaki korsanlıkdır. Yani CD, kaset korsanlığından bahsediyorum. Bu nedenle toplamda 300 milyon olması gereken yasal tirajların 5 milyona düşmesidir. Bu alanda büyük bir çöküş var. Halkımız yine satın alıyor ama tirajların adeti bu. İkinci neden internet. Çok kolay paylaşım sitelerinin olması, telif haklarının isteyerek ya da istemeyerek gasp edilmesi. Büyük ölçüde telif haklarının ne olduğu bilinmiyor. Dolayısıyla sektöre muazzam bir zarar veriyorlar. Biz şarkıların internette yasal sitelerden indirilmesini istiyoruz. Maalesef bunlar yasal sitelerden değil, korsan yerlerden indiriliyor. 
 
-Yıllardır korsanla mücadele ediyorsunuz, peki istediğiniz neticeye ulaşabildiniz mi? 
 
Bu konuda kanun da da çıkarttırdık. 5846 sayılı yasa, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası'dır. Meslek birlikleri kurduk, şu anda yönetimindeyim. Buna rağmen istediğimiz neticeye varamadık. Varamama nedeni uygulamaların tam olarak yeterli olmamasına dayanıyor. Ve bu ihtisas alanının ayrı ve özel hukuk statüsünde olmasından kaynaklanan zorluklardır. Özel hukuk statüsünde değerlendirdiğimiz için bu konuda ihtisaslaşmış savcı ve hakimlerin olması gerekiyor. Bu konuda ülkemizin adalet mekanizmasındaki eksiklikleri hepimiz biliyoruz. Bunu aşmak gerekiyor. Çökmüş olan bu camianın kurtulabilmesi için bir proje hazırlamak gerekiyor. Biz de şu an o projeyi hazırlamak üzere meslek birlikleriyle harekete geçtik. Yalnız Türk Müziği üretenler değil, bütün dünya ülkelerinin müziği de yayınlandığı için diğer ülkeler de telif hakkını istiyor. Biz de bu hakları yerine getirmek için uluslararası hukuku uygulamak zorundayız. Dünya ülkeleri Türkiye'yi korsan bir ülke olarak biliyor. Ben bundan bir Türk olarak utanıyorum. 
 
-Yeni projede neler olacak ve ne zaman hayata geçecek?
 
Bu proje ile sektörü kurtaracağımızı ümit ediyoruz. Önümüzdeki ay mesleki birlikleri yönetim kurulları toplanacak, neler yapacağımızla ilgili kararları alacağız. Biraz sürecek.
 
 
-Bu korsan yüzenden genç sanatçıların hevesi kaybolmaz mı, sektördeki bu ortam genç müzisyenleri bitirmez mi? Yeni bir Orhan Gencebay yetişebilir mi?
 
Bu ortam genç müzisyenlerin hevesini tamamıyla yok eder. Yeni bir Orhan Gencebay müzik sektörüne gelmez. Müzik camiasından yeni bir Orhan Gencebay daha çıkmaz, çünkü müzik camiası çöktü. Gençlerin yüzde 99 şansları yok. Yüzde biri kendi varlıklarını devam ettirebilir ancak. Onun için bu kadar vahim bir durumdur. Türkiye'de geçen yıl 1150 albüm yapıldı. İçlerinde kaç tanesinin müzik kalitesi iyidir bu tartışılır. İngiltere'de 26 bin albüm yapıldı geçen sene, Amerika'da 33 bin albüm. Orana baktığınızda yirmi de bir, on beş de bir. Bu bizde üretim durmuş demektir. Ben buna çok üzülüyorum. Sektörü bu durumdan kurtarmamız lazım. Sanat bir ülkenin can damarlarından biridir. Biz can damarlarımızı kesiyoruz şu anda. 
 
GÖNLÜNÜ KIRDI BY-PASS OLDU 
 
-Siz 10 yıl önce Amerika'da Bypass ameliyatı olmuştunuz, 3 damarınız değiştirilmişti. Nasıl sağlık durumunuz iyi mi?
 
Sağlığım iyi, kale gibiyim şükürler olsun. Bypass oldum ama kalp krizi geçirmeden ameliyat oldum. Doktorlar ameliyat olmamı istediler. Umumi istek üzerine ben de ameliyat oldum. 
 
-By pass geçirenlerin ameliyat sonrasında karakterlerinin değiştiğini söylerler sizde de benzer bir durum yaşandı mı?
 
Yanlış bu. Ama şu olabilir, by pass geçirenlerin çoğu şöyle düşünebilir "Ben Bypass oldum, neden?" Bu nedenleri düşünür, onu Bypass'a götüren nedenleri yapmak istemediği zaman "Aaa huy değiştirdi" denir. Belki ondandır. 
 
-Siz, "Neden ben?" dediniz mi?
 
Ben başka gönülleri kırmamak için kendi gönlümü kırdım, onun için Bypass ameliyatı olmak zorunda kaldım. Benim nedenim bu. Hala böyle bu. 
 
-Bu bir yaradılış mı?
 
Evet, ben öfkelenmeyi sevmiyorum. Kızmayı sevmiyorum. Ailece böyleydik sakindik yani. Doktoruma sordum "Ben sakinim" dedim. Doktorum bana, "Sen sakin değilsin sen öfkesine hakim olan bir adamsın" dedi.
 
-Peki Orhan bey sizi sinirlendiren şeyler nelerdir?
 
Benim de tepkilerim olur. Beni güvensizlik ve yalan kızdırır. Olduğu gibi görünmeyip başka türlü olanlara, söz verip de yapmayanlara kızarım, üzülürüm. İnsan söz verdi mi yapmalı, yapamayacağı şeye söz vermemeli. Duyarlı kişilerin çektiği ızdırap beni üzer. 
 
CİLDİNİN DİRİ OLMASINI BALA BORÇLU 
 
-Daha sağlıklı ve uzun yaşamak için neler yapıyorsunuz?
 
Açıkçası her şeyi yerim ama fazla değil. Yiyip içtiklerimin ölçüsüne bakarım. Her gün kaşık kaşık bal yerim. Yüzümün gergin ve kırışıksız olmasını sağlar. Genetiğim de iyi; annem ve amcalarımın cildi de böyle pırıl pırıl güzeldi. Onun haricinde kötümser değilim, daima iyimserim. Her şeye iyi gözle bakmaya çalışıyorum. Bunun planı yapılmaz, kişi öyleyse bunu yapabilir. Genç ve dinç kalmamın sırları bunlar. Ayrıca mutluluğu, maddi manevi sevdiğim insanlarla paylaşırım. İnsan önce kendi iyi olmalı. Kendine hayrı olmayanın başkasına hayrı olmaz. Kendisiyle barışık olmalı.
 
TEK ŞARTLA KONSERE ÇIKARIM
 
-Hayranlarınız 44 yıldır sizi sahnede görmek istiyor. Düşlediğiniz o halk konserlerini ne zaman vereceksiniz?
 
Ancak istediğim ortamı bulursam konsere çıkarım. O da ciddi büyük bir sponsorluk gerektiriyor. Çünkü yaz organizasyonları yapan arkadaşların bunu yapabileceğini düşünmüyorum. Bu ağır yükün altından kalkabilmek önemli; ilk defa çıkacağımdan ve halkıma olan saygımdan gereği gibi olmasını arzu ediyorum. İstediğim ortamı bugüne kadar bulamadım, o ortamın olması gerekiyor, o zaman seve seve sahneye çıkarım.
 
-Neden, evinizin anahtarlarını yanınızda taşımıyorsunuz?
 
Ben açıkçası eve geldiğim zaman kapıyı hanımımın açmasını isterim. Orası benim evim, hanımın da evi. Burada beraber yaşıyorsak, o değerleri ikimizde korumalıyız. Ben bundan mutlu oluyorsam bana kapıyı hanımım açmalıdır. O da benim bir şey yapmamı istiyorsa bende onu yaparım. Bir bütünü paylaşıyoruz madem, gönül rızasıyla paylaşalım her şeyi. O zaman her şey daha güzel olur. 
 
-Bakla yemeğinden nefret ettiğinizi duydum, bunun sebebi nedir?
 
Ortaokuldayken başımdan geçen bir olay oldu, bu yüzden bakla yemeğini hiç sevmem. Yabani bakla beslemişim meğerseÖ Rahmetli anneme bulduğum bakla tohumlarını gösterdim, bahçemize ekeceğimizi söyledim. "Oğlum yabani bakla bu ekme" dedi. "Olmaz anne, ben bu  bakla tohumlarını ekeceğim" dedim. Ektim, aradan aylar geçti, büyüdüler. Dedim ki "Bunları ben toplayayım." Topladım, okula gidiyordum, sabahçıydım. "Bana bunları pişir anne" dedim. "Yavrum bu yabani, yenmez" dedi. Annemi dinlemedim, "Yap" dedim. Annem nasıl bir insan ki beni kırmıyor. Öğlen eve geldim, evden bir duman çıkıyor, bir koku, çamaşır suyu gibiÖ "Anne bu ne?" dedim. "Senin büyüttüğün bakla" dedi. "Ben aylarca buna mı emek verdim?" dedim ve bir daha baklayı ağzıma sokmadım.
 
BIYIĞIMI ASLA KESEMEM
 
-Hayranlarınız sizi bıyıksız görebilecek mi?
 
18 yaşındayken bıyıksızdım. 23-24 yaşındayken bıyık bıraktım. 
 
-Hiç kesmediniz değil mi?
 
Kesemedim. 
 
-Neden?
 
Hayranlarım kestirmediler. "Orhan baba bıyıksız hiç olur mu, olmaz" dediler. 
 
-Peki eşiniz Sevim Emre bu konuda ne diyor?
 
Bıyıksız halimi beğenmiyor.
 
Bugün