Antakya'nın merkeze bağlı Saçaklı köyünde yaşayan, 15 yıllık evli Fidan-Süleyman Gökgedik çifti, Tüdenya'nın bir bebekten farksız olduğunu söyledi.
Anne Gökgedik, kızı Tüdenya'nın 2,5 aylık olana kadar normal bebekler gibi geliştiğini, ancak bir gün sol bacağının kırılmasıyla başlayan sürecin hiç sona ermediğini kaydetti.

Kentteki doktorların Tüdenya'nın bacağındaki kırılmayı normal olarak değerlendirdiğini ifade eden anne Gökgedik, ancak ilk kırıktan sonra üst üstte kırılmaların meydana geldiğini ve Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesinde yapılan kontrollerde kızlarının ''cam kemik hastası'' olduğunu öğrendiklerini belirtti.

Bu hastalıkla ilgili herhangi bir bilgilerinin olmadığını anlatan anne Gökgedik, şöyle devam etti:
''Tüdenya'ın kırıkları hiç bitmedi. En küçük bir harekette, bir bardaktan daha hassas olan kemikleri kırılıyor. Doktorlar, Tüdenya'nın kemiklerinin çok hassas olduğunu, dikkatli davranmaktan başka yapılacak bir şey olmadığını söylediler. Kızıma doğduğu ilk günden bu yana sürekli bir bebek gibi beşikte bakıyorum. Arkadaşları okula gidip annelerine yardım ederken, ben Tüdenya'nın altını değiştiriyorum. Banyo yaptıramadığım için her gün vücudunu kemiklerine zarar vermeden siliyorum.''

KIZIMA KOKLAYA KOKLAYA SARILAMADIM
Bir anne olarak en büyük arzusunun kızı Tüdenya'ya doyasıya sarılıp koklayabilmek olduğunun altını çizen anne Gökgedik, ancak kızına bugüne kadar koklaya koklaya sarılamadığını, onu hep uzaktan sevmek zorunda kaldığını kaydetti.

Kaynakçı olan eşinin ekonomik kriz nedeniyle işten çıkarıldığını ve bir okulda hademelik yaptığını belirten anne Gökgedik, Tüdenya'nın bezini, ıslak mendilini almakta zorlandıklarını, ancak onun bakımından hiçbir zaman bıkmadıklarını söyledi.

Tüdenya'yı 3 ayda kemikleri için kemoterapiye götürdüklerini belirten Anne Gökgedik, hastaneye gidişlerinde kemiklerinin kırılma endişesi nedeniyle kızlarını bir minder üstünde taşımak zorunda kaldıklarını ifade etti.

OKULA GİTMEK İSTİYORUM
Yaşıtlarından çok farklı bir hayat süren Tüdenya, televizyon izleyerek ve resim yaparak vakit geçirdiğini, en büyük destekçisinin ise annesi olduğunu söyledi.

Sürekli beşikte olmaktan sıkıldığını, ancak yapacak bir şeyin olmadığını belirten Tüdenya, ''En büyük arzum okula gidip polis olabilmek. Bütün arkadaşlarım bugün karnelerini aldı. Ancak ben yeğenlerimin karnelerine bakabildim. Hiç bir zaman benim karnem olmayacak ve okula gidemeyeceğim. Bırakın okula gitmeyi çoğu zaman kemiklerimin kırılacağı korkusuyla kımıldamaya bile korkuyorum'' dedi.

Kendine ait beşiği, kardeşinin doğmasıyla ona vereceğini ve anne babasının kendisine daha büyük bir beşik alacağını belirten Tüdenya, o beşikte daha güzel vakit geçireceğini söyledi.

GAZETEPORT