Hem mitolojide hem de dini inanışa göre de çok değerli bir bitki olan çiçek her geçen gün artarak devam eden saltanatını adeta Romanlara borçlu. Aydın merkez Sevgi Yolu"nu şenlendiren ve yıllardır çiçek satan Romanlar her mesleğin püf noktaları olduğu gibi çiçekçiliğinde en önemli püf noktasının "Güler yüz" olduğunu belirttiler. Genç yaşta olmasına rağmen Aydınlı çiçekçilerin piri olarak kabul edilen ve ismini de çiçekten alan Gonca Uyanık, çiçekçiliğin Roman mesleği olduğunu söyledi.
Yapıları gereği Romanların üzüntü ve kederlerini kısa sürede unuttuğunu ve her zaman neşeli ve güler yüzlü olmayı başardığını belirten Gonca Uyanık, “Asık surat ile çiçek bir yerde duramaz. Çiçek tebessüm ister, asık suratlı olan kişilerin elinde de çiçekler çok daha çabuk solar. Bu nedenle asırlardır Çiçekçiliği güleryüzlü Romanların yaptığı inanılır” dedi.
Türkiye"de hemen hemen her şehrin işlek caddelerinde çiçek satan esmer tenli kadınların ten rengi ile kalpleri ve yüzleri çok farklıdır. Sürekli aydınlık olan yüzleri ve hiç kin tutmayan kalpleri ile çiçeklerle barışık yaşayan Roman kadınlar, ülkemizde Osmanlı"nın ilk yıllarına kadar dayanan Çiçekçilik mesleğini ilginç bir inanışla sürdürüyorlar. Çiçekçilik mesleğini çekirdekten öğrenen Roman kadınlar, kendilerini aynı zamanda birer barış elçisi gibi görüyorlar.
Sadece ilkokul mezunu olmasına rağmen çiçeklerle ilgili her türlü bilgiyi büyüklerinden dinleyerek öğrenen Gonca Uyanık “Bir zamanlar Osmanlı"nın dolayısıyla Türklerin sembolü haline gelen lalemizin kıymetini bilemedik. Şimdi Hollan"da bizim lalelerimizle dünyada söz sahibi oldu” diyerek Aydın"a yeni seçilecek belediye başkanının Romanlar için özel çiçek üretim projesi hazırlamasını da istedi.
ÇİÇEKLERİN ANLAMI
Kendilerine göre çiçeklerin kutsal olduğunu ve kurumuş ve solmuş olsa bile çöpte çiçek görmeyi hazmedemediğini belirten Gonca Uyanık “Çiçeklerin piri güldür. Gül, sümbül ve nergis aynı zamanda ilahi bir duyguyu içerir. Gül, kusursuz güzelliğin ve mükemmelliğin sembolüdür. Doğu mitolojisinde de gül, aşkın her çeşidinde sevgiliyi temsil eder. Bülbül ise onun aşkıyla yanıp tutuşan aşıktır. Bir başka efsaneye göre, gülün rengi eskiden kırmızı değilmiş ve bülbüle de hiç yüz vermiyormuş. Gülün bu kayıtsızlığına dayanamayan bülbül, günün birinde gidip onun gövdesine konuvermiş. Dikenler bülbülün göğsüne batınca akan kan gülün dibine dökülmüş ve köklerinden damarlarına doğru yayılmış. Gül, işte o günden sonra kan kırmızı açmaya başlamış. İslam mitolojisi ve tasavvuf anlayışında ise, gül ilahi güzelliği temsil eder” diyerek sevgiyi perçinleyen, dargınlığı gideren çiçeklerin çok derin manaları olduğunu söyledi.