Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı Osman Coşkun, soruşturma kapsamında Kürt örgütlerinden Ala Rizgari'nin kurucusu İbrahim Güçlü'nün bilgisine başvurdu.

Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yaptıktan sonra savcıya bildiklerini anlatan Güçlü, yıllardır Kürt katliamları ile ilgili yazılar yazdığını ve bu konunun açığa çıkması için gayret gösterdiğini söyledi. Daha önce PKK'nın infazlarıyla ilgili Meclis Alt Komisyonu'na Kürt siyasetçi Kemal Burkay ile birlikte bildiklerini anlattıklarını belirten Güçlü, daha sonra Diyarbakır'daki özel yetkili savcılık tarafından bu yönde bir soruşturma başlatıldığını dile getirdi. Güçlü, sürecin sağlıklı işlemesi için çaba göstereceğini kaydetti.

İnfazların 1974 yılından sonra devlet-PKK eliyle birkaç platformda gerçekleştirildiğini anlatan Güçlü, şunları dile getirdi: "Birinci aşama; Kürdistanlı siyasi örgütlerin liderlerine, kadrolarına ve üyelerine yönelik yapılan infazlardır. İkinci aşama; PKK bünyesinde muhalif olarak tanınan, aslında devletin Kürt hareketini içerden kuşatma ve hedefinden uzaklaştırma konseptine karşı duran ve Kürt yurtseverlerin Kürt davası gönüllülerinin öldürülmesi ve infazlarıdır.
Bu öldürmeler Öcalan'ın ifadesiyle 15 bin civarındadır. Üçüncü aşama; Kürt kanaat önderlerinin yönetici ve egemen sınıfın temsilcisi kesimlerin, sıradan halktan insanların 'hainlik' ve 'muhbirlik' gerekçesiyle öldürülmeleri ve infazlarıdır. Dördüncü aşama ise Kürdistan'da örgütlenmek isteyen Türk sosyalist ve komünist örgütlerin yöneticileri ve üyelerinin öldürülmesi ve infaz edilmeleridir."

Bu ölüm olaylarının infaz olmaktan çıktığını, Kürt katliamına dönüştüğünün altını çizen Güçlü, bu olayları PKK'nın tek başına değil devlet güdümünde yaptığına inandığını kaydetti. PKK'nın daha grup düzeyinde bir örgüt veya bir toplumsal güç değilken Kürtleri öldürmeye başlamasının tek lider ve tek parti egemenliğinin temeli olduğunu kaydetti.

PKK'NIN HAKİKATLERİ ARAŞTIRMA KOMİSYONU BALONU PATLADI

Devlet-PKK-Hizbullah'ın Kürt katliamı ile ilgili Kemal Burkay ile birlikte Meclis'te açıklamalar yaptıktan sonra PKK'nın kendilerine saldırmaya başladığını dile getiren Güçlü, bu saldırıların sosyal medya üzerinden de devam ettiğini kaydetti. Güçlü, sözlerine şöyle devam etti: "PKK ve taraftarlarının bu saldırıları PKK'ya dair gerçeklerin gizlenmesi içindir. Talep edilen Hakikatleri Araştırma Komisyonu balonunun patlamış olması alternatif bir Kürt hareketinin ve örgütlenmesinin ortaya çıkmasının engellenmesi çabasıdır."

BDP Milletvekili Şerafettin Elçi'nin düne kadar PKK'yı bir devlet projesi olarak gördüğünü ve PKK infazlarını dillendirdiğini belirten Güçlü, Elçi'nin PKK'nın hain ve işbirlikçi Kürtleri öldürdüğünü de kabul ettiğini kaydetti. Güçlü, "Elçi bunu meşru görerek suça ortak oluyor. Elçi'nin bu gönüllü tetikçiliğinin nedeni Öcalan'ın özel kontenjanından milletvekili olması ve buna karşılık diyet borcunu ödeme refleksidir." dedi.

Güçlü şunları söyledi: "Olup-bitenler karşısında BDP'nin sessizliği kamuoyunda var olan BDP'nin PKK'nın iz sürücüsü olması düşüncesini perçinlemiş durumdadır. BDP, devlet-PKK'nın Kürt katliamına karşı çıkmadan ve bu gerçeği göremeden yoluna devam ederse kendisi ile ilgili meşruiyet sorunundaki kuşku ve tartışmaları derinleştirmekten başka bir şey yapmaz. Kürtleri temsil iddiası da taşımaz."