Kemal Klıçdaroğlu'nun adaylığını açıklamasının ardından CHP'de tam anlamıyla yer yerinden oynadı.

Dün yaşanan baş döndürücü gelişmelerin ardından köşe yazarları bugün Kılıçdaroğlu'nun adaylığı için ne dedi? İşte o görüşler:


RUŞEN ÇAKIR: Baykal"a rağmen ama Baykal"a karşı değil

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP genel başkanlığına adaylığını ilan ederek, kimilerinin iddialarının aksine çok usta bir siyasetçi olduğunu ve liderlik potansiyeli taşıdığını gösterdi...


Kılıçdaroğlu"nun ustalığı şuradan geliyor: Baykal"a rağmen aday oldu ama Baykal"a karşı adaylığını koymadı. Dün Baykal"ın açık onay ve teşviği olmadan adaylığını ilan ederek hem “Baykal"ın emanetçisi” olmayacağının altını çizdi, hem de kısa açıklamasında Baykal"dan saygıyla söz ederek ona karşı olmadığını vurgulamış oldu. Yani Baykal"a “rağmen” davranarak, CHP"ye Baykal nedeniyle sempatik bakmayan kişi ve çevrelerin de ilgisini çekti, CHP"yi değiştirebileceği yolunda bir heyecan yarattı. Öte yandan Baykal"a “karşı” çıkmayarak, onu sevenlere de kapısını sonuna kadar açık bıraktı ve daha önemlisi, tepeden tırnağa Baykal tarafından inşa edilmiş olan parti teşkilatını dışlamayacağı mesajını verdi.


MUSTAFA MUTLU: Baykal artık yalnız ve eski bir siyasetçidir!


Dünkü gelişmeler gösterdi ki; meğer Baykal"ın istifası aslında bir oyunmuş!

Meğer beyefendi, hiç kimsenin aday olamayacağını düşünüyormuş ve bu yüzden delegelere, “İstemem; yan cebime koy” diyormuş...

CHP seçmeninden gelen baskıya direnemeyen Kılıçdaroğlu"nun adaylığı bu oyunu bozmuş!


Peki; CHP MYK"sı neden Kılıçdaroğlu"na karşı?

Yanıt basit:

Çünkü Kılıçdaroğlu kendilerine “biat” etmedi...

Hepsiyle tek tek görüşüp, “siyasi rüşvet” yani makam, mevki konusunda kimseye bir garanti vermedi...
O yüzden hepsi kendi koltuklarının derdine düştü!


AYDIN AYAYDIN: CHP bölünür mü, kilitlenir mi?

Gelişmelere bakılırsa bugüne kadar el ele, kol kola çalışan parti yönetimi ikiye bölünmüş durumda. Oysa Baykal onlara “bölünmeyin” mesajını vermişti. Görülüyor ki Baykal"ın bu mesajı doğrultusunda parti yönetimince, tek aday üzerinde uzlaşı noktasında olumlu bir sonuç alınamadı; aksine, yönetimde safların yeniden şekillenmesine yol açıldı.

Kılıçdaroğlu CHP"nin yeni genel başkanı olma yolunda önemli mesafe katetti ancak, Baykal"ın izleyeceği tavır hâlâ belli değil.


AHMET HAKAN: Olay bitmiştir

ARTIK CHP"de Kılıçdaroğlu dönemi resmen başlamıştır.

İsterse Önder Sav, Kılıçdaroğlu"nu desteklemesin.
İsterse MYK ikiye değil, 18"e bölünsün...
İsterse MYK"da herkes birbirini CIA ajanlığıyla suçlasın.
İsterse MYK, Önder Sav"ı istifaya çağırsın.
İsterse MYK, Baykal"a “Geri dön” desin.
Hiç ama hiç fark etmez.
Kemal Kılıçdaroğlu"nun adaylığını açıklamasıyla birlikte bunların hepsi ya “eski hikaye” olarak kalacaktır, ya da “son çırpınışlar”.
¡ ¡ ¡
Bunun iki nedeni var:
? BİR: O kasedin ortaya çıktığı anda Deniz Baykal"ın siyasi hayatı sona ermiştir... Mahreme alçakça saldıranlar, hedefe tam isabet kaydetmişlerdir. Bu nedenle Baykal, artık bir seçenek değildir.
? İKİ: Kemal Kılıçdaroğlu bir rüzgar estirmektedir. Bu rüzgarın karşısına adam gibi bir seçenek çıkaramayıp “Baykal dönsün” demek tıkanmışlığın itirafından başka bir anlama gelmez. Rüzgara karşı MYK bile duramaz...


NAZLI ILICAK:Kral öldü, yaşasın kral

Kemal Kılıçdaroğlu, aday olduğunu açıkladı. İnisiyatif alarak, "icazetli" konumdan da kurtulmuş oldu.
"İki defa 'aday değilim' açıklamasını yaptıktan sonra niçin fikir değiştirdi?" sorusuna karşı yapılan değerlendirmeleri özetlemek gerekirse:
1) Tayyip Erdoğan'ın kaset olayını siyasete taşıması ve seçim meydanlarında bu meselenin yoğun bir şekilde tartışılması ihtimalinin doğması.
2) Baykal, komplodan dolayı değil, kasetin içeriği yüzünden istifa etti. Ama hâlâ o görüntülere bir açıklama getirmedi. Aksine, Nesrin Baytok, Baykal'la görüştüğünü ve ondan destek aldığını bile söyleyebiliyor. Halkımızın değerleriyle çatışan bir ilişki, Baykal'da ısrar edilirse, CHP'ye de bulaşabilir; hafif meşrep bir ahlâk anlayışının bu partide benimsendiği izlenimini doğurabilir.
3) Genel Sekreter Önder Sav, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını destekliyor. Kılıçdaroğlu'nun Ankara İl Başkanı'yla birlikte basın toplantısına gelmesi, bunun ilk işaretiydi. Zaten Önder Sav'ın, Baykal'ın partiyi dışarıdan idare etmesine karşı çıktığı ve ona "Aday olmayacaksanız, açıkça ve kesin bir dille ifade edin" dediği gazetelere yansımıştı.
Siyaset boşluk kabul etmez. Bakalım Baykal, Kılıçdaroğlu'nun karşısına bir başka aday mı çıkarır, yoksa kendisinin il başkanları tarafından aday ilân edilmesini, arka plandan destekler mi? Veya kaderine razı mı olur?

ORAY EĞİN: Kemal Bey

Sakin: Siyasette ton değişiyor... Türkiye'de her kurum ve her kesime mensup insan aşağılanmaktan, azarlanmaktan, küçük düşürülmekten, ayar yemekten bıktı. Gazetecisinden sokaktaki vatandaşına kadar 'Ananı da al git' tonu, sokaktaki gerginlik, en ufak fikir ayrılıklarının düşmanlığa dönüşmesini körükleyen bir siyaset iflas etti... Kemal Bey bir sükunet ve serinkanlılık ihtiyacının sonucudur...

Dürüst: Hepimiz her gün fakirleşirken en ufak bir pis kokuya, en ufak bir yolsuzluk söylentisine tahammülümüz yok... Beyoğlu'nun taşları yenilenirken ya da Ankara'da sayaçlar değiştirilirken her geçen gün paralarımızın sokağa atılmasından canımız yandı. Üzerine bir de Deniz Feneri'ni, garibanın parasından milyarlarca dolarlık servet edinenleri ekleyin... Kemal Bey bu isyan bayrağını açan kahramandır...

Halktan: Kimler denenmedi ki solun çehresini düzeltmek, CHP'nin vitrinine yerleştirilmek için... Adnan Polat'ı mı istersiniz... Habire Cem Kozlu'nun adının geçmesini mi... Yıllarca büyük beklentiler İsmail Cem İpekçi yönündeydi... Amerika'dan Kemal Dervish getirtildi, o da olmadı... Bugüne kadar beyaz yakalılara, Beyaz Türklere yatırım yapıldı ve hepsi ters tepti. Halktan uzak, kendi çevresinin gazıyla bir yerlere getirilen siyasetçi tipi bitmiştir artık. Kemal Bey yeni döneminin habercisidir...

Antitez: Günümüz siyasetinde ne prim yaptıysa onun tam tersini uyguladı Kemal Kılıçdaroğlu... Bağırmadı, ama tartışmalardan galip ayrıldı... Öfkesini kontrol etti... Din sömürüsü yapmadı... Vücut diliyle, öfkeli bakışlarıyla kitleleleri manipüle etme yöntemlerine hiç mi hiç yüz vermedi... Bu ton karşılık buldu. Kemal Bey, Anti-Erdoğan'cılığın yükselişinin sonucudur...

Karizmatik: Karaoğlan'dan yıllar sonra sol siyaset sahnesinde ilk defa bir figür geniş halk kesimlerinin ilgisini çekmeyi başardı... Müthiş bir heyecan dalgası yarattı... Üstelik bütün bunları mevcut karizma kalıpları ya da Amerikan'vari siyaset taktikleriyle yapmadı. Cem Uzan'ın milyonlarca dolar harcayarak beyaz gömleğine kadar özenle hazırladığı, Mesut Yılmaz'ın gülmek için Fransız reklamcıya başvurduğu modern siyasette karizmanın mevcut bütün kurallarını yıkıp kendi kendine popüler oldu... Kemal Bey yeni bir karizma tanımının karşılığıdır...

Mücadeleci: Kendisine yapılan Gandhi benzetmesi boşuna değil... Milyonları arkasına alıp bir tuz yürüyüşüne başlamaya hazırlanıyor. Ama bu mücadeleyi de kırıp dökerek, hiziplerle, bölerek yapmıyor. İlk günden beri uzlaşmacı bir yol arıyor, Deniz Baykal'ın icazetini almak için her türlü eli uzatıyor. 'Hevesli', 'gözü yükseklerde', 'aç gözlü' biri olarak asla anılmak istemiyor. Nezaketle siyaset yapıyor. Ağır ve sağlam adımlar atmak peşine... Kemal Bey birleştirici bir lider arayışının adresidir...

Açılımcı: Tunceli'den çıkmış, çok iyi yetişmiş, iyi eğitimli, devlete iyi hizmet vermiş bir Kürt-Alevi vatandaşımız... Alevi çalıştayının birkaç liberale teslim edildiği, Kürt Açılımı için Ajda Pekkan ve Cem Yılmaz'dan medet umulduğu, siyasetin sadece kozmetik oyalamalarla geçiştirildiği bir dönemde asıl ihtiyaca karşılık verecek bir isim. Çünkü bizzat kendinden biliyor; Kürtlerin de Alevilerin de sorunlarına hakim, barışçıl bir isim... Bu konuda devrimci, yenilikçi, kalıcı çözümlerle gelmek zorunda halkın karşısına. Kemal Bey şarkıcı kahvaltılarıyla karnı doymayan bir halkın cevabıdır...

Perestroika: CHP'yi yıllardır ne uzalır ne kısalır bir siyasi parti haline getiren bir ihtiyar heyeti var. Lacivert takım elbiselilerden oluşan politbüro partideki tek belirleyici olmak istiyor. Statükonun yılmaz bekçileri... Dün, yine harekete geçtiler ve başından beri karşı oldukları Kemal Kılıçdaroğlu'nu yok etmek için operasyona başladılar. Tarihi sorumluluk CHP delegesinde: Ya 'Yes we can' diyecek ve değişime onay verecek ya da politbüroya teslim olacak. Eğer politbüro başarıya ulaşırsa dileyelim ki bu Türkiye'ye ve CHP'ye yaptıkları son kötülük olsun... Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin 'perestroika' ve 'glasnost' mesajıdır...


AKİF BEKİ: CHP'de düşük doğum


Kılıçdaroğlu, nihayet bütün cesaretini toplayıp başkaldırdı.
İlk elde, bir kalkışmadır bu.
Ama hizip içi bir kalkışma, bir iç savaş.
Ne var ki, delege mührü Baykal"da.
Kılıçdaroğlu"nu bertaraf edip, bu isyanı bastırmakta zorlanmayacaktır.
Zaten Baykal"ın MYK"sı, izlenecek yöntemi ifşa etti dün.
Sözcüleri Mustafa Özyürek"in tabiriyle, "Komployu etkisizleştirme" görevine soyundular.
Böyle tanımladığınızda, parti içi meşruiyet kılıcı da Baykal"ın
tekelinde kalır.
Anlaşılıyor ki, aile meclisinin kararıyla yaşatılmayacak bu çocuk.
Çünkü, Kılıçdaroğlu"nun "mühür sahibine rağmen" adaylığı, gayrimeşru.
Eskilerin deyimiyle bir
"cenin-i sakıt" vakası...
Düşük yaptırılacak yani.
Yok, eğer ölü doğmazsa, elle boğulacak.


MEHMET ALTAN: Kılıçdaroğlu Bursasporlu mu?

Cumhuriyet"in çok ağır ölümcül sillesini yiyen Dersim"den çıkagelen Kemal Kılıçdaroğlu, Anadolu"nun dar durumdaki insanlarına ve zamanın ruhuna uygun bir şekilde CHP"yi tek parti zihniyetinden söküp alır ve sosyal demokrat bir kimliğe götürür mü, götürmez mi, onu bilemem...

Şimdilik böyle bir gelişmenin garantisi de yok...

Ama dönem Bursaspor dönemi...

CHP"nin Baykalcı politbürosu bunu anlamamak için daha ne kadar direnecek acaba?

Vatan