Merhaba sevgili dostlar,

Bu gün 24 Kasım Öğretmenler Günü.

Öğretmenlik mesleği için,

Sevgi,

Sabır,

Fedâkârlık,

Güvenilirlik,

Tarafsızlık,

Ve adil olmak gibi evrensel özelliklerinin yanında;

Siyaset, dil, din ve ırklar üstü; kutsal bir sanat olduğundan veya olması gerektiğinden de bahsetmeyeceğim bu yazımda. Çünkü bunlar daha önce binlerce kez yazılıp çizildi.

Yenilikçi, teknolojiye hâkim ve çağın teknik imkânlarını eğitim-öğretim faaliyetlerine uyarlayabilmesi ve böyle olması gerektiğinden de bahsetmeyeceğim. Bunlar da aynı, kim bilir kaç kez yazıldı.

Öğretmenin tatil zengini bir hazır yiyici olarak bilinmesinden, üstelik bu fikrin en etkililerimiz tarafından bütün millete şikâyet manasında dile getirilmesinden de,

Aldığı maaş yetmediği için ek ders ücreti peşinde koşmak zorunda kalışından da,

Kendisini geliştirmeli derler ya, kitapçıda dolaşırken para meselesinden dolayı alayım mı almayayım mı diye kara kara düşünmesinden de,

Akıl almaz sebeplerden dolayı bir anda norm kadro fazlası durumuna düşüp okul arayışına girmesinden de,

Özellikle yazları bir tatil beldesinde Öğretmen Evine konaklamak için gittiğinde bırak bir oda alabilmeyi, adam yerine konmayışından da,

Yok yok, hiç birisinden bahsetmeyeceğim.

***

Öğretmenler günü deyince gözümün önüne, taa çocukluğumdan beri, öğretmenine hayranlık ve sevgi ile bir demet kır çiçeği veren, siyah önlük ve beyaz yakalıklı bir kız ya da oğlan çocuğu gelir. Sonra öğretmeninin onu bağrına basması…

İşte bu olsa gerek derim karşılıksız ve içten sevgi.

İşte bu olsa gerek diye düşünürüm on dokuz yıllık meslek hayatımda gerçek bir öğretmenler günü…

İlk görev yerim olan Elazığ’ın Beyhan Kasabası’ndaki öğrencilerimiz böyle yaparlardı.

24 Kasım günü okula gelirlerken bahçelerden, kırlardan topladıkları çiçekleri sunarlardı bize. Ailelerinin haberi bile olmazdı. Hiç para harcamadan, aileyi zorlamadan çocuk yüreklerindeki sevgiyi sunarlardı sadece. Hepimiz çok mutlu olurduk.

Bolu-Karacasu’daki öğrencilerimizle de aynıydı. Buradan hepsine sevgilerimi selamlarımı sunuyorum.

Bu yüzden ben, dünyada hiçbir şeyden yüz de yüz emin olamam, bir demet kır çiçeğini öğretmenine sunan bir öğrencinin sevgisinden başka.

Bu yüzdendir ki bana, öğretmenler günümüzü kutlayan öğrencilerimiz ve eş dosttan başka, hiç kimsenin kutlaması içten gelmez.

Ne bir sendikanın gönderdiği hediyelik eşya,

Ne bir belediyenin gönderdiği çiçek,

Ne bir siyasetçinin sözde ve boş vaatlerle dolu kutlaması,

Ne de bir amirin dudak ucu mırıldanması,

Ne de bir resmi metin ile yapılan ve üstelik tebellüğ ettim, okudum, aldım, duydum, kabul ettim yerine geçen imza karşılığı sunulan kutlama samimi gelir.

İşte bu sebeplerden dolayı son olarak derim ki,

Öğretmenler Günümüz öğrencilerimiz ile bizim aramızda olsun.

Saf, temiz, karşılıksız ve içten,

Hesapsız, pazarlıksız ve yürekten olsun.

Böyle olmayacaksa da kaldırın gitsin Öğretmenler Gününü.

Kaldırın gitsin…

***

İlk Öğretmenim, canım öğretmenim sevgili Gülsel Orhon başta olmak üzere tüm öğretmenlerimin ve kıymetli meslektaşlarımın Öğretmenler Gününü kutlarım. Sevgiler saygılar…

Sağlıcakla…

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!    Aydınpost APPSTORE'da TIKLA İNDİR!