Bir çoğu varlıklı ailelerin çocukları olmasına karşın, çok paranın insanı mutlu etmediği tespit edildi. Parayı araç olmaktan öte görenlerin ise, hayattan zevk alma oranının zayıfladığı da dikkat çekildi.
Okulun geleneksel bilim şenliklerine hazırlanan öğrencilerden 3 ayrı grup bu yıl para üzerine çalışmalar yaptı. Ekonomik durumu çok iyi olup lüks dairelerde oturan ailelerin yanı sıra, taşrada, varoşlarda ve hatta çadırda yaşayanlarla da görüşülerek gerçekleştirilen araştırmalarda, kişilerin gelir düzeyleri arttıkça mutluluk düzeylerinin de köreldiği ifade edildi. Durumu iyi olan bir fabrikatör yada üst düzey yönetici küçük şeylerden mutlu olamaz iken, ekonomik zorluklar içerisinde hayat mücadelesi vermesine rağmen, akşam yevmiyesini alan ve karnını doyurabilen bir işçinin duyduğu mutluluğun daha büyük olduğu belirtildi.
Araştırma grubu öğrencileri, gözlemledikleri bu olayların sonuçlarını, terazinin bir kefesine para, diğer kefesine de gül koyup, gülün olduğu tarafın ağır bastığını göstererek ve yeni doğmuş bir bebeğin üzerine bolca para takılmasına rağmen bebeğin ağlamayı devam ettiğini göstererek anlatmaya çalıştılar.
Proje kapsamında yaptığı araştırmaları hem öğretmen hem de valilerle paylaşıp, büyüklere aynı zamanda mesajlar veren Aydın Özel Muzaffer Ancın İlköğretim Okulu 3-B sınıfı öğrencisi Mert Akdağ, “Maalesef insanların hayatında her şey para olmuş. Herkes şu kısacık ömründe hep para için çalıştığını, ancak çok paraya sahip olanların da mutlu olmadıklarını gördüm. Bunun üzerine yaptığım araştırmada parayı amaç edinenlerin kesinlikle gözünün doymadığını, ancak araç edinenlerin ise az parayla da mutlu olduğunu gördüm. Bir kişinin en saf ve en temiz hali doğduğu zamandır. Bir bebeğe ne kadar para verirseniz verin yine de ağlar. Bebek ancak karnı doyduğunda güler. Eğer insanlarımız şu kısacık dünyada bir bebek kadar saf ve temiz yaşamak istiyorsa parayı araçtan öte görmesinler” diyerek yaptığı araştırmanın sonuçlarını aktardı.