Beyaz Saray"ın iki eski Ulusal Güvenlik Danışmanı, ABD Senatosu Dışişleri Komitesi"nin İran oturumunda konuştu. Obama Yönetimi"ne yakınlığıyla tanınan Zbigniew Brzezinski ve Brent Scowcroft, Tahran"ın nükleer silah geliştirmesi durumunda, bunu, Türkiye"nin de aralarında bulunduğu bölge ülkelerinin izleyeceğini öne sürdü.

ABD Senatosu"ndaki bir oturumda, İran"ın uranyum zenginleştirmeye devam etmesi halinde, Türkiye"nin de aynı yola girmeye zorlanacağı belirtildi.

Dış İlişkiler Komitesi"nin İran konulu oturumunda, iki eski Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Brent Scowcroft ve Zbigniew Brzezinski konuştu. İki ünlü uzman da, Beyaz Saray"ın Tahran ile doğrudan müzakere ederek İran"ın nükleer silah sahibi olmasının önlenmesi gerektiğini savundu.

Zbigniew Brzezinski, ABD"nin görüşmelere alt düzeyde başlamasını ve İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad"ın Haziran"da yapılacak seçimlerde bu görüşmelerden siyasi prim sağlamasından kaçınılması gerektiğini belirtti. Türk-Amerikan Konseyi"nin (ATC) Başkanı olan Brent Scowcroft, görüşmelerin mümkün olduğu kadar kapsamlı olması gerektiğini söyledi.

Brzezinski, Tahran ile görüşmeler başlamadan önce, ABD"nin, Ortadoğu"daki dostları ve müttefiklerini nükleer şemsiyesi altına almaya hazır olduğunu belirtmesini önerdi. Brzezinski, ABD nükleer şemsiyesinin caydırıcılığın önemini göstereceğini kaydetti. Ünlü stratejist, bu yöntemin, Sovyetler"e ve Çin"e karşı işlediğini ifade etti.

Kimse için iyi olmaz

Brent Scowcroft ise, ABD"nin, nükleer enerji santrallerinde kullanması için İran"a zenginleştirlmiş uranyum vermesi ve atık yakıtı da geri alması gerektiğini kaydetti. Scowcroft, İran"ın uranyum zenginleştirmeye devam etmesi halinde, Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan"ın da aynı yola girerek "sivil nükleer güç" geliştireceğini söyledi. Scowcroft, "Kısa zamanda bu programlar birçok ülkeyi nükleer silah için gerekli uranyuma yaklaştırır. Bu da hiç kimse için daha iyi bir dünya olmaz" dedi. Scowcroft ve Brzezinski, Beyaz Saray"ın İran ile görüşmelere "zaman sınırı" getirmemesini de savundu.

HÜRRİYET