Kılıçdaroğlu, partisinin Bartın mitinginin ardından Karabük'e hareketinden önce parti otobüsünde gazetecilerle sohbet etti.
 
Sabah saatlerinde Amasra Türkiye Taşkömürü Tesislerini ziyaret edip işçilerle görüştüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, işçilerin “eşit işe, eşit ücret” talepleri olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, hükümetin bu sorunu çözmek istemediğini savundu.
 
Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin, “Sayın Başbakan'ın size yönelik sert eleştirileri oldu. Sayın Başbakan'la ilgili bir tazminat davası açmayı düşünüyor musunuz?” sorusu üzerine, şunları söyledi:
 
“Açacağım. Dün arkadaşlara talimat verdim. Bu kadar ahlaksızlık olmaz. Benim söylediğime bakın, onun söylediğine bakın. Hopa'daki olaylar dolayasıyla bana sorulduğu zaman şunu söyledim: Hangi siyasetçi olursa olsun bir yere gittiği zaman düşüncesini beğenmesek bile ona taşla, sopayla, başka bir araçla şiddet kullanarak onu konuşamaz noktaya getirmenin doğru olmadığını söyledim. Bir yurttaşımız yaşamını yitirdi. Onun için Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı diledim. Araçtan düşen Sayın Başbakan'ın korumasıyla ilgili olarak arkadaşlar bana bilgi verdiler. Ona da geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Ben bu kadar iyi niyetle yaklaşıyorum. O kalkmış, bırakın siyasetçi olmayı, sağlıklı, düzgün bir terbiye alan insan bu kadar ağır sözlerle bir başka kişiye saldıramaz. Terbiyesinden benim ciddi endişelerim var. Sağlık sorunları var. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu ülkede sağlık sorunu var. Kesinlikle gidip tedavi olması lazım. Bunu samimi olarak söylüyorum. Böyle bir anlayış olabilir mi? Beni sevmeye bilirsin, eğer benimle hesaplaşmak istiyorsan istediğin yerde ben seninle hesaplaşırım ama cesaret edemiyor. Korkuyorsun karşıma çıkmaktan, çıkıyorsun meydanlardan küfür ediyorsun.”
 
Kılıçdaroğlu, “Tazminat davası mı açacaksınız?” sorusu üzerine de “Tazminat davası açacağım. Sadece bu değil, daha önceki olaylar dolayısıyla da tazminat davası açacağım. Mahkemeye vereceğim, gidip hesabını versin mahkemede” dedi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, dava açacağı diğer konuların sorulması üzerine şöyle devam etti:
 
“Bana yalancı diyor. Ben, 'siyasette yalan söylemeyeceğim' diye halkıma söz verdim. Böyle bir şey yok. 'Belge açıklıyorum' diyor. 'Belgenin birinci sayfasını açıkla' diyorum, açıklamıyor. Şimdi ben o belgeyi bilgi edinme yasasına göre istedim. Gelecek, onu da mahkemeye vereceğim. O belgede sınavsız bir tek akrabamın işe alındığını göremeyeceksiniz. Bir başbakana yalan söylemek yakışır mı? Devletin bütün imkanları elinde, al bütün belgeleri çık karşıma. Karşıma çıkmaktan korkuyor, iftira atıyor. Yalan söyleyen bizzat kendisidir. Zonguldak'a gidip milletin gözünün içine baka baka 'üniversiteyi ben kurdum' dedi. Binlerce kişiye yalan söylüyor, dönüp 'Kılıçdaroğlu yalan söylüyor' diyor. Kafayı Kılıçdaroğlu ile bozmuş, sağlık sorunu buradan başlıyor. Sabah Kılıçdaroğlu, öğlen Kılıçdaroğlu, akşam Kılıçdaroğlu. İkindi Kılıçdaroğlu, yatarken Kılıçdaroğlu. Çünkü artık rüyalarına giriyorum.”
 
Bir gazetecinin, “Sinirlendiğiniz belli oluyor” demesi üzerine Kılıçdaroğlu, “Binlerce CHP'li bundan rahatsız oluyor. Böyle bir şey yapmaması lazım. İki uygar insan gibi tartışabiliriz, rakip olabiliriz. Kendine güveniyorsa, ahlakı varsa, demokrasi kültürü varsa, özgürlük anlayışı varsa çıkar karşıma. Çıksın, samimi söylüyorum onu dut yemiş bülbüle çevireceğim” şeklinde konuştu.
 
Kılıçdaroğlu, “13 Haziranda bireysel kırgınlıkları unutup tokalaşabiliriz demiştiniz. Bunu mümkün görüyor musunuz?” sorusuna, “Bu şartlarda nasıl olacak. Ben tam tersine yumuşatmaya çalışıyorum. Siyaset ortasındaki gerginliği yumuşatmaya çalışıyorum. O tam tersine gerginlik ortamı yaratıyor. Onun için söyledim, öfkeyle bu iş yürümez, toplumu geriyorsun, rüzgar eken fırtına biçer dedim, yapmayın bunu dedim. Ama hayır küfürler, hakaretler, en küfürlü insanın bile ağzına alamayacağı küfürleri söylüyor. Dönsün bir eşine sorsun bakalım 'ben doğru yapıyor muyum' diye. Ben doğruyu yapıyor muyum diye sorsun bakalım Emine Hanıma. Eminim Emine Hanım da bundan rahatsızdır” yanıtını verdi.
 
İNAN KIRAÇ'A YÖNELİK SÖZLER
 
Başbakanın Erdoğan'ın, İnan Kıraç'a yönelik sözlerinin anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, “Şantaj ve tehdit. AKP zaten önümüzdeki seçimde iktidar olursa iş adamlarının hepsine söylüyorum, mal varlıklarını başka yerlere kaydıracaklardır. AKP bunu yapacaktır. Gazetecilere böyle yaptı, iş adamlarına 
böyle yapıyor, sıradan yurttaşa böyle yapıyor. 13-14 yaşındaki çocuğun boğazını sıkıyor, iş aramaya gelen genci dövüyorlar ve bunun adı demokrasi oluyor. Olmaz böyle şey” dedi.
 
Kılıçdaroğlu, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun Konya'daki mitinglerinde bazı CHP'li belediye başkanlarının seçim otobüsünde olduklarına dair haberle çıktığının belirtilerek, bir soruşturma başlatıp başlatmadığının sorulması üzerine, ayrıntılı bir bilgisi olmadığını, konuyu gazetelerden okuduğunu söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın dünkü konuşmasında, bazı ses kayıtların yayınlanabileceğini söylediğinin anımsatılması üzerine, şunları kaydetti:
“Bütün kasetler yayınlanmadan Erdoğan'ın önceden haberi var. Bütün kasetleri önce dinliyor, önce seyrediyor sonra çıkıp kamuoyuna bir kısmını açıklıyor, bir kısmını açıklamıyor. Artık bu hükümet, Sayın Erdoğan, yasadışı işlerden, yasadışı olgulardan beslenen ve ayakta kalmaya çalışan bir iktidardır. İnsan utanır. 'Kasetler var, yarın öbür gün çıkacak' diyor. Sen Başbakansın, yasadışı yollardan elde edilen kasetleri nasıl çıkıp kamuoyuyla paylaşırsın. Ahlakın, ayıbın sorgulanacaksa bu açıdan da sorgulanması gerekir. Buradaki en büyük görev medyaya düşüyor. Yeterli tepki yok. Herkes Erdoğan'ı alkışlamakla meşgul, başıma bir şey gelmesin diye. Eğer sizler geri adım atarsanız daha da üstünüze gelecektir, daha fazla baskı kuracaktır. Medyanın daha fazla sorumluluğu var bu konuda.”
 
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, daha sonra helikopterle Karabük'e hareket etti.