CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, "Dindarlık ölçme cihazın varsa çıkar da görelim" diye seslenerek, "Başbakan’ın son söyledikleri bir cinayettir. Üstelik bunları bir promterden, hece hece, sindirerek okuması, teamüden cinayettir" dedi.

Tarhan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, parlamento, demokrasi
adına çok karanlık günler yaşadıklarını savundu.

Türkiye’nin darbelerden çok çektiğini, çok şey gördüğünü ifade eden
Tarhan, askeri ya da sivil çok fark etmediğini, darbecilerin uygulamalarının
devam ettiğini öne sürdü.

Tarhan, darbecilerin, "medya ve sivil toplumu kontrolü altına aldığını,
sendikaları lağvettiğini, cinayetlere göz yuman derin devlet polislerini terfi
ettirdiğini, yasama, yürütme, yargıyı birleştirerek tek elden yönettiğini,
Meclisi doğrudan ya da bu hafta yapmaya başladıkları gibi dolaylı olarak tasfiye,
baypas ettiğini" söyledi.

Bugün içtüzük değişikliği adı altında yaşanılanların, "Meclisi fesih
girişimi" olduğunu ileri süren Tarhan, "Darbeciler, bu tür girişimlerin adına
KHK veya içtüzük değişikliği diyebilirler. Darbecilerin adları, bazen cunta,
bazen başbakan olur. Bunlar bazen bakanın kişisel listesine HSYK adını verirler.
Bazen diktatörlüğe muhafazakar demokratlık derler. Bazen fitneciliğe dindarlık
der, böylece perdelerler. Bazen yaptıklarının önüne millet ya da din sözcüğünü
koyarlar, her şeyi meşrulaştıracağını sanırlar. Despot sistemlerini bunlarla
özdeşleştirip, dokunulmaz kılmaya çalışırlar. Dini de milleti de istismar
ederler" diye konuştu.

Tarhan, "Ben yargıya el koydum" demek isterlerken, "millet adına el
koyduk" dediklerini ileri sürerek, "Deniz Feneri yolsuzluğunun üzerini ben
kapattım diyemediği için millet adına el koyduk diyor Sayın Başbakan. Geriye
dönüp baktığımızda Mussolini de işlediği sayısız cinayetin, halk adına
işlendiğini söylüyordu. Stalin’in Gulag Takımadaları’ndaki sayısız cinayeti
Sovyet halkı adına işlediğini hatırlayın" dedi.

-"Sen kimsin?"-

"Bu topraklarda, Türk yargısına, hukuk devrimine, demokrasisine karşı
her türlü biçim, kılıkta gerici, kıyıcı faşist zihniyetle saldırılarda
bulunurlar, bunu yapacaklarını biliyorduk" görüşünü savunan Tarhan, bunun bazen
cunta, bazen başbakan kılığında olabileceğini söyledi. Tarhan, bu tehlikeyle
karşılaşacaklarını, Gençliğe Hitabe’nin kendilerine söylediğini belirterek,
sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gençliğe Hitabeyi, ulusal bayramları yasaklamaya çalışmaları da bundan.
Bizim onlar gibi öfke nöbetlerimiz, nefretle pusu kurma, rövanş alma hırsımız
yok. Bizim halkımızdan başka güvenebileceğimiz herhangi güç yok, okyanus ötesi
güç yok. Kimsenin dindarlığı, dini, diyanetiyle alakadar olamayız. Beşerin
kutsalla ilişkisini ölçmeye çalışan kişilere saygı da duymayız, ölçmeye kendimizi
de mezun görmeyiz. Halkı ayrıştırmak için fitne tohumları ekmeyi asla makul
görmeyiz. Biz böyle insanlara inat; fikri, vicdanı, irfanı hür çocuklar, gençler
yetiştirmeye, demokrasinin militanlarını yetiştirmeye devam edeceğiz. Güç
karşısında eğilip bükülmeyen, güçlünün uşağı olmayan, ruhu kuş gibi özgür,
sorgulayan gençler yetiştirmeye devam edeceğiz. Zihnini tembihleyip, pasifize
edeceğiniz eşya değil bizim çocuklarımız Sayın Başbakan.

Nesiller üstüne tahakküme meraklı bu Başbakan’a sormak istiyorum, sen
kimsin Başbakan? Anne- babalarının bile inancında, kimliğinde, düşüncelerinde
yetkisi sınırlı olan çocuklarımız üzerinde senin ne hakkın olabilir? Bizim
adımıza, nesiller üzerinde nasıl hak iddia edebilirsin, sen kimsin Başbakan?
Senin isteklerin, bizim ve çocuklarımızın istekleri değilse ne olacak Başbakan?
Dindarlık ölçme cihazın varsa çıkar da görelim Başbakan. Varsayalım ölçtün, senin
ölçme cihazını kabul etmeyen çocuklarımıza ne yapacaksın Başbakan? Yoksa
karşılarına 5’er 10’ar bin kişilik kara gömleklilerini mi salacaksın, söyle de
öğrenelim. Yoksa ’camiler miğfer minareler süngü’ derken aslında metafor yapmıyor
muydun Başbakan? Yoksa anlattığın kadar mağdur ya da masum değil miydin? Evvelce
işlediğin bir nefret suçunu işleme kararlılığın hiç azalmadı mı Başbakan? Yetmez
ama evetçiler, siz bu Başbakan ile hala mutabık mısınız? Başbakan’ın son
söyledikleri bir cinayettir. Üstelik bunları bir promtere yazılı metinden, hece
hece, sindirerek okuması, taammüden cinayettir." 

 

vatan