İstanbul'da önceki gün kalp yetmezliği nedeniyle vefat eden tiyatro sanatçısı Suna Pekuysal (75), son yolculuğuna uğurlanıyor.

Pekuysal için ilk tören, uzun yıllar sahnesinde oyun oynadığı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nde düzenlendi.

Pekuysal'ın Türk Bayrağı'na sarılı naaşının tiyatro sahnesine konulduğu törene, Sait Ali Köknar ve eşi Burcu Köknar ile sanatçı arkadaşları Zihni Göktay, Üstün Asutay, Şemsi İnkaya, Tomris Oğuzalp ve Sezai Altekin'in de aralarında bulunduğu çok sayıda sanatçı ile yakınları ve dostları katıldı.

Suna Pekuysal anısına saygı duruşu ile başlayan törende, tiyatro sanatçısı Aliye Uzunatağan tarafından sanatçının öz geçmişi okundu.

Törende Suna Pekuysal'ın “Lüküs Hayat” operetinde 14 yıl boyunca rol arkadaşı olan Zihni Göktay, salonun arka sıralarından elindeki yanan mumla sahneye gelerek, mumu sahnedeki diğer mumların arasına yerleştirdi. Göktay, daha sonra Pekuysal'ın naaşının başına gelerek gözyaşları arasında dua etti.

Törende konuşan sanatçının oğlu Sait Ali Köknar, annesinin kendisini düzenli ve disiplinli bir şekilde büyüttüğünü ifade ederek, Pekuysal'ın işten geldikten sonra gece saat 03.00'e kadar ertesi günün yemeğini yaptığını, sabah erkenden kalkıp kahvaltısını hazırladığını anlattı.

Köknar, sözlerini şöyle sürdürdü: “Suna Pekuysal bana bir can verdi. Burada tek oğlu olarak görüyorsunuz. Hayır, ben bir kişi değilim. Ben birçok kişiyim. Seyrettiğim her oyunda, okuduğum her romanda çoğaldım, özgürleştim. Tiyatro bana katil olmanın, aç-tok olmanın, anne olmanın, sevgiliden ayrılmanın ne olduğunu yaşattı. Ben mimarım. 'Tiyatro beni özgürleştirdi' diyorum. Çünkü bana bir insan olarak neler yapabileceğimi, neler olabileceğini, sınırlarımı ve ufkumu tanıttı. Bu yüzden sinema, edebiyat, tiyatro bir çeşni değil, mecburiyettir. İnsana bu sıkıntılı dünyada özgürleşme yolunda bir penceredir.”

İzlediği her tiyatro oyununu kendisinden bir parça olarak nitelendiren Köknar, “O yüzden ben bir kişi değilim. Karşınızda Suna ile Ergun'un biricik oğlu değil, kültür ve edebiyatla büyümüş bir evlat olarak duruyorum. Anam can verdiği karakteri aracılığıyla bana bir değil, binlerce can verdi. Herkese de vermeye devam edecek. O yüzden yaşasın tiyatro, yaşasın Suna Pekuysal, yaşa anacığım” diye konuştu.

APTALCA BİR ÜMİT

Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya, Suna Pekuysal'ın ölüm haberini aldığında uçaktan yeni indiğini ifade ederek, o şuur bulanıklığı içinde Zihni Göktay'ı aradığını ve törende konuşma yapmasını istediğini anlattı.

Alkaya, şunları kaydetti:“Sonra kendime dedim ki; 'Suna Pekuysal'ın bedeninin aramızda olduğu son anı nasıl yaşamayacağım. Her an bir sürpriz yapabilir' diye aptalca bir ümit içinde olduğumu söyleyeceğim. Şurada şöyle demesini de bekliyorum; 'sıkıldım, çıkarın beni bu sandukadan' mesela. İnsan saçmalama hakkını da özgürce kullanabilmeli.” Suna Pekuysal'ın sahnede ölme isteğini içeren sözlerini anımsatan Alkaya, “Suna ablacığım, biz geç kaldık. Sen niye acele ettin? Sizin bize ihtiyacınız yok ki. Bizim size ihtiyacımız var. Bu büyük anı, son ana kadar o aptalca ümit içinde geçireceğim. Hepimizin başı sağolsun” diye konuştu.

GÖKTAY: “AĞAÇLAR AYAKTA ÖLÜR”

Tiyatro sanatçısı Zihni Göktay da Pekuysal ile 24 rakamının aralarında çok önemli bir yeri olduğunu ifade ederek, “Ben 24 Ekim'de onun doğum gününü kutlardım. O da aynı gün benim evlilik yıl dönümümü kutlardı. Bugün de 24 Temmuz. Böyle bir tesadüf oldu” diye konuştu.

Suna Pekuysal ile “Lüküs Hayat” operetinde 14 yıl birlikte olduklarını anımsatan Göktay, duygularını şöyle dile getirdi. “Öyle bir koca çınardı ki, dalları arasında binlerce oyun, film, dizi saklıydı. 'Abla' dedim geçen sene; 'Birlikte bir oyun çıkaralım. Senin oturarak oynayacağın oyunlar da var' dedim. 'Mesela Selçuk Aslan'ın Dolap Beygiri oyunu var. Kayınvalidemi oynarsın. Ben de damadını oynarım. Zaten didişiyoruz. Beni içinden geldiği gibi azarlarsın' dedim. Benim sık sık kulağımı çekip azarlardı. Sahnede 'Tekst dışında laf ediyorsun' derdi. Onu bu konuda üzdüysem 14 yıl boyunca, affetsin. Zaten 10 dakika kızardı, 11. dakika affederdi. Suna ablam dedi ki 'Ben oturarak oyun oynamak istemiyorum. Ayakta cıvıl cıvıl Suna olarak oyun oynamak istiyorum. Seyircinin beni öyle görmesini, duygu sömürüsü yapmak da istemiyorum.' Haklıydı. Allah rahmet eylesin. Ablacığım, vücudunun yarısı gitmiş gibi. Sen haklıydın ağaçlar ayakta ölür.”

ERZEN: “ADINI İLÇEDE BİR PARKA VERECEĞİZ”

Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de Pekuysal'ın eserleriyle yaşayacağını ifade ederek, “Ölüm bile Pekuysal'ı emekli edemeyecek” dedi.

Erzen, Bakırköy'de bir parka Suna Pekuysal ismini vereceklerini bildirdi.

Tiyatro Sanatçısı Metiner Hürel de zamanın çabuk geçtiğini, koca çınarların teker teker dünyadan ayrıldığını vurgulayarak, sanatçıları hayattayken ziyaret etmenin önemine işaret etti. Hürel, “Ne mutlu böyle bir fenomeni tanımak, yaşamak” dedi.

Tiyatro sanatçısı Bora Ayanoğlu da Pekuysal'ın Şehir Tiyatroları'na “gelin geldiğini” belirterek, kendisinin onların arasında büyüdüğünü anlattı.

Tiyatro sanatçısı Ersan Uysal da uğurlama törenlerinin genelde Harbiye'deki Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde yapıldığını anımsatarak, “Yenisini yapacaklarmış. Ama iyi buradan yolluyoruz. Çünkü bu semtin adı Vefa” dedi.

Uysal, konuşmasını şöyle sürdürdü:“Suna Pekuysal'ın hastaneye kaldırıldığını internette şehir tiyatrocuları grubuna yollanan mailden öğrendim. Hemen telefon açtım ve karşıma çıkan sese 'Suna Pekuysal'ı arıyorum' dedim. Cılız bir ses yanıtladı. 'Benim Ersan benim' dedi. 'Suna tanıyamadım, sesin pek genç geldi' dedim. Kendimi toparlayamadan yanıt geldi, 'Ben hastayım ya'. Ölene kadar mizahı elden bırakmadı. Acı haberi aldığımda şoke oldum.”

Suna Pekuysal'ın rol aldığı oyunlardan örnekler veren Uysal, “Suna'yı tek geçerim” dedi.

Suna Pekuysal'ın 1998'de emekli olduğunu anımsatan Uysal, “Suna, 1998'de emekli oldu. O dönemde emeklilerin sahneye çıkması yasaklanmamıştı. Ne o dönemde, ne de bugün, yuvası Şehir Tiyatroları'na çağrıldı. Suna, kalçası değil, yüreği kırıldığı için ayrıldı aramızdan” diye konuştu.

Tiyatro sanatçısı Sezai Altekin de “Lüküs Hayat” operetinde birlikte oynadıklarını anımsatarak, “Öyle insanlar vardır ki yanında olmak istersiniz. Işığı üzerinize değsin, nefesini ve heyecanını paylaşmak istersiniz. Suna, öyle biriydi” dedi.

Suna Pekuysal'ın doğal ve güzel bir insan olduğunu anlatan Altekin, “İnsanlar pervane gibi etrafında toplanırdı. Bugün burada olduğu gibi” diye konuştu.

SAYGI GEÇİŞİ

Konuşmaların ardından törene katılan sanatçılar, Suna Pekuysal'ın naaşının önünden saygı geçişinde bulundu.

Pekuysal'ın cenazesi, din görevlisi eşliğinde dua okunmasının ardından Ataköy'deki 5. Kısım Camisi'ne ulaştırılmak üzere alkışlar arasında cenaze arabasına konuldu.

Bu sırada Fatih Reşat Nuri Sahnesi'nin dışında da çok sayıda vatandaşın cenaze törenini izlediği ve alkışladığı görüldü.

İstanbul Tıp Fakültesi"nde Pazartesi günü kalp yetmezliği nedeniyle 75 yaşında hayata veda eden ünlü tiyatro ve sinema sanatçısı Suna Pekuysal Merkez Efendi Mezarlığı'nda toprağa verildi.

MERKEZ EFENDİ MEZARLIĞI'NDA TOPRAĞA VERİLDİ

Pekuysal'ın naşı, öğle namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrası alkışlar eşliğinde cenaze arabasına konuldu. Pekuysal, Mevlanakapı'daki Merkez Efendi Mezarlığı'nda toprağa verildi.