Eski bayramların farklı bir coşkusu vardı. Ailenin gelir durumuna göre bayramlıklar alınırdı mesela. Yeni ayakkabısını, elbisesini baş ucuna koyup uyurdu çocuklar. İlk günün sabahı tarif edilmez bir neşe olurdu evlerde. Önce aile bireyleri ile bayramlaşılırdı, sonra diğer akrabalar ve komşular. Bu ziyaretler neşe içinde ve coşkuyla yapılırdı. Hele bir de iyi bir harçlık alındımı, değmeyin çocukların keyfine.

O günlerde güzel komşuluk ilişkileri vardı, külüne muhtaç olduğumuz komşularımızla. Bayramyerleri kurulurdu, içinde oyuncaklar, şekerciler, macuncular ve maytapçılar. Aile büyüklerinden ve komşulardan alınan bayram harçlıklarının çoğu burada harcanırdı. 3 tekerlekli bisikletlerle tur atılır, sokak aralarında top oynanırdı. Büyükler de belli bir sıra çerçevesinde birbirlerini ziyaret eder, değişik konularda konuşma fırsatı bulurlardı. Uzak yakın dost ve akrabalar da bayramlaşmak için memleketlerine giderlerdi. Bayramlar tüm ailenin bir araya gelebildiği, hasret duygularının gözyaşlarına karıştığı özel günler olurdu. Sımsıcak bir duyguyla tek bir dua edilirdi; ‘’Önümüzdeki bayramlarda yine kavuşmak dileği ile’’.

Eskiden bir samimiyet vardı, insanların birbirini kucakladığı, duyguların temiz olduğu, sevginin her ortamda en önemli şey olduğu. Tokalaşmalar bile daha yürekten ve sımsıkı yapılırdı. Sevginin, dostluğun göstergesi gibi adeta eller bilekten kavranırdı. Şekerlemeler, ev yapımı tatlılar, gazozlar tüketilir, sinemalara ve karagöz oyunlarına gidilirdi. Bayram hep birlikte yaşanırdı, sevgiyle, saygıyla, huzurla ve en önemlisi dostlarla.

Peki ya şimdi? Teknoloji, bayramlarla beraber hepimizi yendi. Neredeyse kimse kimseye gitmiyor. Bırakın komşuları kardeşler bile birbirini aramıyor, sormuyor. Kimse kimseye bayram kartı atmıyor artık. Tüm aile bir araya gelmiyor, gelemiyor. Bahane çok nasılsa. Bayram sevinci yerini kedere hüzne bırakmış. Çoğu ailede, ‘’kardeşim gitsin dönsün, ben ondan sonra babama gideyim’’ anlayışı hakim olmaya başlamış. Bırakın komşuları akrabalar arasına buzdağları girmiş. Bayram sevinci tatile gitmiş. Bayram olduğunu tatillerden anlıyoruz artık. İnsanlar birbirine yakınlaşacağına giderek uzaklaşıyor, ben merkezci oluyor. Bir sanal ortam tutturmuşuz gidiyor. Oradaki dostluğu gerçek dostlukla karıştırıyoruz. Tamamen yalnızlaştığımızı, toplumdan soyutlandığımızı fark edemiyoruz. Takipçi sayımızla, sayfamızdaki arkadaş sayımızla övünüyoruz. Beğeni, like, tweet, smile olmuş dünyamız. Bilmiyoruz ki onlardan hiçbir fayda gelmez, bir sıkıntın olunca sarılıp omzunda ağlayamazsın, sevincini ve mutluluğunu gözlerinin içine baka baka paylaşamazsın.

İster ailede olsun, isterse dostlar arasında, eski sıcaklığı, eski dostlukları ancak samimi davranarak kazanabiliriz. Sahtekarlıktan uzak, doğal ve içten bir dostlukla. Yaşam gereği olan çekişmeleri yerinde yaşayıp normal hayata döndüğümüzde birbirimizi kucaklayabilmeliyiz. Yakınımızdakiler zor duruma düştüklerinde onları ellerinden değil bileklerinden kavramalıyız. Yeni bir dostluk inşa etmeliyiz. Kin ve nefretisiyaset dahil her türlü yaşantı kesitimizden çıkarmalıyız. Çıkar için insanları kullanmamalı, onların üstüne basarak bir yerlere gelmeye çalışmamalıyız. Bayram coşkusunu yalnız kendimizle değil, herkesle yaşayabilmeliyiz. Ancak bu şekilde eski bayramlara bir adım yaklaşabiliriz. Sevinci, coşkusu, dostluğu bol olan bir bayram geçirmeniz dileği ile.

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

habericiuygulamalar.jpg