Askerî vesayetin bu seferki gerekçesi Cumhurbaşkanlığı koltuğuna Abdullah Gül'ün aday olmasıydı. TBMM, 27 Nisan 'da 11. cumhurbaşkanını seçmek için toplandı. Seçimde tek aday Abdullah Gül'dü. Oylama öncesinde eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, "Cumhurbaşkanlığı seçiminin yapılabilmesi için Meclis'te 367 vekilin bulunması gerekir" tezini ortaya attı. Daha önceki hiçbir seçimde gündeme gelmeyen bu tezi sorgusuz kabul eden ilk parti CHP oldu ve oylamaya katılmayacağını açıkladı. MHP Meclis'e geleceğini ancak ret oyu kullanacağını belirtirken, kilit konumuna gelen DYP ve Anavatan son anda oylamaya katılmadı.

Gül, 27 Nisan'daki ilk tur oylamada 361 oy aldı. Vakit kaybetmeyen CHP, '367 yeter sayısı'na ulaşılmadığı iddiasıyla konuyu Anayasa Mahkemesi'ne taşıdı. Ancak asıl sürpriz gece yarısı asker cephesinde yaşandı. Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinden 23.17'de yayınlanan e-bildiri, biri postmodern olmak üzere 4 darbenin farklı bir versiyonu olarak kayda geçti. Bu şartlar altında konuyu görüşen Anayasa Mahkemesi, CHP'nin tezini kabul etti ve Meclis kilitlendi. Ancak hükümet, kendisinden önceki iktidarlar gibi yapmayarak dik durarak süreci tersine çevirmeyi başardı. Gelişmeler sonucunda erken seçim kararı alınarak milletin hakemliğine başvuruldu. Böylece Köşk düğümü 22 Temmuz'da sandıkta çözüldü. Meclis'in 28 Ağustos'ta 'cumhurbaşkanı'nı seçmesiyle demokrasinin yolundaki mayınlar temizlenerek, darbecilik geleneğinin bittiği ilan edildi. Milli iradeyi esir alma girişimi, demokrasi zaferiyle sonuçlanmış oldu. 

ZAMAN