Evime ördürdüğüm baca 2 ay sonra, Pizza Kulesi'nden daha fazla yana eğilmişti. Her an komşunun bahçesine devrilebilirdi. Bacayı yapan, kendilerini baca ustası olarak tanıtan işçileri çağırıp bacayı gösterdik. Gülerek 'üzülmeyin bi daha yaparız" diye cevap verdiler. O sabah yandaki fırından aldığım ekmeğin içinde pijama düğmesi bulmuştum. Garip aksilikler sürüp gidiyordu. Kapı kapı dolaşarak derdine çare arayan, çeşit çeşit filmler çektirip tanısı geciken hastaları dinlerken kafamda hep şu soru vardı. "Neden bu kadar kalitesiz yaşıyor ve üretiyoruz?" 

Bu soruyu önce 'Problemin boyutları nedir?' aşamasında sorgulamam gerekiyordu. Bunu yapmanın en iyi yolu incelemeyi kendi alanımdan başlatmaktı. Radyoloji sektörü olarak ne kadar kaliteli üretiyorduk? Kendi alanımda ülkemizdeki sorunun boyutları neydi? Karşımda duran, dışarıdaki bir özel merkezde çekilmiş son derece kalitesiz bir bilgisayarlı tomografi filmi hakkındaki düşüncemi bir kâğıda aktırırken şöyle bir cümle ile başlamıştım: 'Tetkik istenilen kalitede olmamakla birlikte...'

Bu başlığı ne kadar sık kullandığımı hatırladım ve bu soruyu bilimsel bir çalışmaya dönüştürmek için işe koyuldum. Yorumlanması (konsültasyon) istenen radyolojik tetkiklerin (röntgen filmi, mammografi, magnetik rezonans, bilgisayarlı tomografi), güncel kitap ve yayınlarda tanımlamaları yapılmış genel standartlara uygunluğunu sorgulamak üzere anket formları hazırladım. Civar illerdeki uzman yetiştiren ve benzer kaygıları olan eğitici radyolog arkadaşlarımın kapısını çaldım. İlgi ile karşıladıkları çalışmamıza beş radyoloji eğitimi veren merkez ile başladık. Toplam 40 merkezden 120 örneklemenin yapıldığı ve başka merkezlerde yapılmış radyolojik tetkiklerin kalite ve standartlara uygunluk yönünden sorgulandığı çalışmamız, uluslararası bir Türk radyoloji dergisinde hakemlerce sorgulandıktan sonra yayına kabul edildi. Bu 2006 yılında yayınlanan bu çalışmanın en çarpıcı ve akılda kalan sonucu şuydu: 'Örneklenen radyolojik filmlerin sadece %22'si olması gerektiği gibi. Bu tetkiklerin %47'i kısmen veya tamamen tekrara gereksinim duyuyordu. (makale için bkz. arama motorlarıyla 'Ozsunar Y, quality, Diagn Interv Radiol,' anahtar kelimeleriyle).

Hipotezimi yani "yeterince kalite üretemiyoruz' savımı doğrulamıştım. Ortalıkta dolaşıp duran, hastanın vücudunun fotoğraflarının çekildiği tetkiklerin sadece 1/5'i olması gerektiği yapılmıştı. Sorun ortadaydı. İyi ama bu sorun nasıl çözülebilirdi?

Sorunun yanıtını ve makalenin devamını bir sonraki yazımda vermeye çalışacağım.

Yeniden görüşmek dileğiyle.

Kaynak: 1. Ozsunar Y, Cetin M, Taskin F, Yucel A, et al. The level of quality of radiology ser vices in Turkey: a sampling analysis.Diagn Interv Radiol. 2006 Dec;12(4):166-70.