Türkiye"de TESEV tarafından yürütülen ve 8 yıl süren "Türkiye"de Ermeniler. Cemaat-Birey-Yurttaş" araştırması tamamlandı. Türkiye"deki Ermenilerin geçmişi ve bugününü anlatan araştırmada, Ermenilerin, Ermenistan"a, diasporaya, Patrikhane"ye, dine ve Türklere bakışları ele alındı. Günay Göksu Özdoğan, Füsun Üstel, Karın Karakaşlı ve Ferhat Kentel tarafından hazırlanan araştırmada çok sayıda Ermeni ile görüşüldü. Kitapta, Ermeni kültürü, sanatı, eğitim sistemi ve yaşananlar tüm yönleriyle anlatılıyor. Öldürülen AGOS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink"e ithaf edilen çalışmaya katılan Ermenilerin söyledikleri Dink"in “Evet, toprağında gözümüz var bu vatanın. Gözümüz var, ama koparıp götürmek için değil, en dibine gömülmek için” sözlerini de doğruluyor. Araştırmada yer alan bazı bölümler özetle şöyle:

Korku, Ermenice"yi unutmak

Ankete katılanların yüzde 79.5"i en iyi bildiği dilin Türkçe olduğunu söylerken sadece 18"i en iyi bildiği dilin Ermenice olduğu yanıtını vermiş. Özellikle genç gruplar arasında Türkçe konuşanların oranı daha yüksek görülüyor. Ermenice"ye hakim olan nüfusun azalması ya da evde bile Ermenice konuşulmaması bu oranları önemli derecede etkiliyor.

Kiliseler sosyalleşme aracı

İstanbul"da 50"ye yakın Ermeni kilisesinin bulunduğu belirtilirken ankete katılanların yüzde 11"i kendilerini "dindar" olarak nitelendirirken, kiliseye gitmeyenlerin oranı yüzde 2. Bu da dindar olmasa da bir sosyalleşme aracı olarak kiliseye gidildiğini gösteriyor.

Patrikliğe nasıl bakıyorlar?

Patriklik makamının dini meselelerin yanı sıra sivil meselelerle uğraşması da Ermeniler arasında farklı düşüncelere yol açıyor. Bazı kesimler bunu olumlu bulurken bazıları ise sadece dini meselelerle ilgilenmesi gerektiğini savunuyor. Patrik 2. Mutafyan (2.Mesrop)"un tutumu da bunu belirleyenler arasında.

"Diaspora bizi sevmez..."

Kitap Ermenilerin, diasporaya bakışını da ortaya koyuyor. Diasporadaki Türkiye karşıtlığı Türkiye Ermenilerinin "Ermenilik"lerinin sorgulamasına neden olduğu belirtiliyor. Kitapta, Türkiye Ermenilerinin özellikle de diaspora sözkonusu olduğunda "bizi sevmezler" ifadesini sıklıkla kullandığı vurgulanıyor.

1915 seçilmiş travma mı?

Kitapta ele alınan konulardan biri de 1915.

* Geçmiş konuşulmuyor çünkü geçmişte ilgili yaraların çocuklara zarar vermesinden korkuluyor. Travma karşısında çocuklarını korumak istemiş insanlar. Onlar hayranlık duyulacak insanlar, babalar. Sarıp sarmalıyor, travmanın kuşaktan kuşağa geçmesini engellemişler.

* Tarihsel bir dram yaşandı ve kalan Ermeniler kuşak kuşak farklı duygular yaşadı. Birinci kuşağın derdi canını kurtarmaktı. İkinci kuşak olayın tanıklarıydı. Ölüm uzaktı ama kökleşmeye devam etmek için şartları hazırlamak lazımdı. Birinci, ikinci ve üçüncü kuşaklar için "Hiç konuşmamak" temel reçeteydi.

"Sadece kabul edilsin"

* Almanlar nasıl kabul ettiyse öyle kabul edilmeli. Tazminat falan olmaz. Gereksiz de zaten. Önemli bir olay yaşanmış. Ermeniler de bir şeyler yapmış. Taşnaklar falan. Ermeniler kötü şeyler yaşamış. Oraya takılmamak geerkiyor. Ama kabul etmek de gerekir.

* Soykırım oldu denmeli, özür gerekmez ve anlamlı değil. İstediğimiz toprak, tazminat değil sadece bunun söylenmesi.

* Geçilmesi gereken bir şey ama yokmuş gibi de yapılmasın. Avrupa birbirini kesti ama ABD"yi kurdu. Geçmişi kimse inkar etmiyor.

* Devleti ele geçirmek, büyük Ermenistan kurmak gibi hayallerimiz yok ama 1915 olmadı demeyin./vatan