Kadın 30"lu yaşlarda, güzel, kariyer sahibi biriydi. Kendisi gibi 30"lu yaşlarda bir reklamcıyla birlikte hayatın tadını çıkarıyordu. İlişkileri her geçen gün ilerliyor, kimi zaman evlilik konuşmaları bile yapıyorlardı. İlişkinin başlangıcından 2 sene geçmişti. Her şey yolunda giderken adamın işleri iyice yoğunlaşmıştı. Artık eskisi gibi her gün değil de haftada bir görüşüyorlardı. Kadın boş zamanlarını değerlendirmek için İtalyanca kursuna başladı ve aldatmanın başlangıcı da bu oldu. Kendisine ders veren öğretmene kendisini o kadar kaptırmıştı ki… Fakat adam onu görmüyordu. Kadın inat etti ve öğretmeni ağlarına düşürdü. Artık ikisi sevgiliydi. İstanbul"da aşklarını doya sıya yaşarken, öbür adam da işlerin yoğunluğuna kendisini iyiden iyiye kaptırmıştı. Sevgilisine çok güveniyordu. Taa ki sevgilisini Kadıköy"de bir restoranda başka bir adamla sarmaş dolaş görene kadar. Uzun süre sevgilisini takip etti. Gördüğü manzara hep aynıydı…

Bir gün sevgilisiyle son kez konuşma kararı aldı. Kadını şık bir restorana çağırdı. Hayatının en can acıtıcı sorusunu sormak üzereydi: “Beni aldatıyor musun?” Tam soracaktı ki kadının telefonu çaldı. Telefonun çalmasıyla yerinden sıçrayan kadının eli ayağı birbirine dolaştı, yüzü kızardı… Ve adam sorusunu sormadan masadan kalktı, gitti…

Seneler sonra adam ve kadın yeniden karşılaştı ve birbirlerine bağlılık sözü verdiler. Üstelik evlendiler de. Ancak adam öylesine kin doluydu ki, eşini önüne gelenle aldatmaya başladı. Hatta daha da kötüsü evli olduğunu hiçbir kadına söylemiyordu. Karşısına çıkan her kadına evlilik vaadi yapıyordu. Eşinin işi dolayısıyla şehir dışında olduğu bir gün yeni sevgilisini eve davet etti. Mum ışığında güzel bir yemek, şarap derken saatler geçmişti. Sevgilisiyle yakınlaştı ancak her şey istediği gibi gitmemişti. Birden bulundukları odanın duvarında bir gölge gördü. Gelen karısıydı… Kadın evden çıktı ve eve sadece boşanma kağıdı geldi…

BEGÜM ÇELİKKOL / HABERTURK.COM

ALDATMANIN 2 ÇEŞİDİ VAR

Psikolog Uğur Dalan aldatmanın kimi zaman duygularla beyinle kimi zaman da fiziksel olabileceğini söylüyor ve ekliyor: “Bu ayrımı yaptıktan sonra aldatmanın nedenini ortaya çıkarabiliriz; bazı zamanlarda aradığı heyecanı partnerinde bulamamadan; ilişkiden beklentilerini karşılıya mamadan, ilginin ve sevginin azalmasından aldatma olabilir, bu gibi durumlarda fiziksel aldatma ile birlikte duygusal aldatmada ortaya çıkabilir çünkü kişi duygusal tatminsizlikte yaşıyordur. Fiziksel aldatmada ise durum ve neden daha değişik olabilir, adrenalin ve heyecan arayışından, cinsel tatminsizlikten, değişik fantezi isteklerinden, değişiklik arayışından, sosyal çevreden ve alkolden kaynaklanabilir.”

ERKEKLER Mİ YOKSA KADINLAR MI DAHA ÇOK ALDATIYOR?

“Fiziksel aldatma yönünden bakılacak olursa erkeklerin gerek fizyolojik yapısı gerek genetik yatkınlığı fiziksel aldatmaya daha çok meyilli olduklarını ve bunu kadınlara oranla daha çok gerçekleştirdikleri bilinir, Kadın için duygusallığın eşlik etmediği bir cinsel beraberlikten söz edilemezken erkekler için her zaman duygusal yakınlık önemli olmaya bilir, görsel öğeler erkeğin daha fazla ilgisini çekebilir . Bizim ülkemizi incelediğimizde halen görücü usulü evlilikler çok fazladır, halen kadınlara evlilik kararında çok fazla söz verilmemekte ve ailesinin isteği ile evlendirilmektedirler. Tabi böyle yapılan bir evlilikte kocasını sevmeyen, ilişkinin duygusal yönlerini eşinde karşılayamayan bir kadın eşini duygusal olarak aldatabilir. Bu aldatma kimi zaman sadece telefonla veya sadece internetteki sohbet programları aracılığıyla da olabilirken, bazı durumlarda iki sevgili pozisyonuna da gelebilir kişiler.
Bir ilişki, bir evlilik sadakat üzerine kurulmuştur; evliliklerde nikah masasında ettiğimiz sadakat yemini, ilişkilerde gözlerimizle, sözlerimizle ettiğimiz yemindir sadakat ve aldatmak bozar bu yeminimizi.”

Bu soruya CİSED Başkanı Uzman Psikolojik Danışman Dr. Cem Keçe şöyle yanıt veriyor: “Erkek yatarak, kadın severek aldatır diye eski bir deyiş vardır. Duygusal ve cinsel açıdan aldatmayı ikiye ayıran bu deyişin artık çok da geçerli olmadığı bir zamanda yaşıyoruz. Ama yasak aşklara özgü heyecanın tadının yanı sıra erkeklerin fiziksel yani cinsel açıdan değişik tecrübeler yaşama ihtiyaçları ve cinsel dürtülerini kontrol etmekte zorlandıkları için, kadınların ise duygusal gerekçelerle yani yaşadıkları umutsuzluk ve mutsuzluk nedeniyle aldatma yoluna gittikleri sıkça görülmektedir. Günümüzde kadınlar cinsel çekicilikleri ile erkeği daha çok etkiliyor. Hatta bazı kadınlar cinsel çekicilikleri ile erkekleri baştan çıkararak, ayartarak toplumda var olmaya çalışıyorlar. İşte tehlikede burada başlıyor. Çünkü bu durumda erkekler ilgisiz kalmakta zorlanıyorlar ve psikolojik baskı altına giriyorlar. Bu nedenle kadınlarımızın toplumda cinsel kimliği ile değil, insani kimliği ile ön plana olması çok önem kazanmıştır. Evliliklerde sevgi, saygı ve güven olmak üzere üç temel bağ vardır. Bu bağlar zaman zaman fırtınalı dönemlerde tahrip olabilir”

Erkeğin aldatma olasılığının çok yüksek olduğunu söyleyen Dr. Keçe, “Aslında erkeklerin aldatmak için çok önemli bir nedene de ihtiyaçları yoktur. Maksat heyecan olsun, skor olsun! Çünkü çok sayıda kadınla ilişkiye girmek arkadaş çevresinde bir taktir göstergesi olarak algılanmaktadır. Hatta artı puan toplamak uğruna bu konuda gerçek dışı hikayeler anlatan erkeklerin sayısı az da değildir. Ayrıca erkekler birlikte çalıştıkları güzel, anlayışlı, uyumlu ve başarılı kadınlara da sık sık aşık olurlar. Ayrıca ezilen erkek, aldatarak hayattan intikam alıyor da olabilir. Hergün milletin ağız kokusunu çeken, çok yerde ezilen ve gururu incinen erkek aldatarak hayattan ve kendi kaderinden intikam alarak var olmaya çalışabilir. Son olarak evli ve çocuklu olan erkekler kendilerinden yaşça küçük genç kadınlarla birlikte olarak hala güçlü bir erkek olduklarını kendilerine ve çevrelerine kanıtlamaya çalışabilirler. Bu durumda olan evli erkekler çoğunlukla aldatma olmasa karısını veya ailesini bırakma potansiyeline sahiptir. Kısaca erkeklere göre aldatmanın nedenleri şu şekilde ifade bulur: Her erkek yapar, heyecan olsun diye, arkadaşlarımı etkilemek için, başka bir kadına âşık oldum, sarhoş olduğum için, eşimle sorunlarımız var, ortam öyle gerektirdi, olaylar öyle geliştiği için, karım benimle ilgilenmiyor, O"na acıdığım için, istediğimi elde edebileceğimi kendime kanıtlamak istiyordum, canım seks istiyordu, O"nu öylece eve yollayamazdım, karım kendisine eskisi gibi bakmıyor, cinsel isteğim fazla vb.”

ERKEKLER EŞİNİ ERKEKLERLE ALDATIYOR

Dr. Cem Keçe kendisine gelen vakaları anlatıyor:

“Son yılarda eşini bir erkekle aldatan erkeklerin sayısında artış olduğunu görüyoruz. Eşcinsel aldatmaların yaygınlaşmasının altında, erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus veya disparoni gibi cinsel işlev bozuklukları nedeniyle yaşanan başarısız ve aşırı sorunlu cinsel deneyimlerin, yazılı ve görsel medyanın eşcinselliği özendirici yayınlarının, ciddi aile içi sorunların ve toplumun eşcinsellik konusunda ikiyüzlü davranmasının yattığını düşünüyorum. Bazı TV dizilerinde ve filmlerde sigara içilen veya şiddet içeren sahnelerin sansürlenmesi uygulamasını destekleyen toplum, medya, cinsel terapist ve bazı hekimler; nedense eşcinsel çağrışımlarda bulunan kişilerin ön plana çıkarılması veya özendirilmesi konusunda aynı
hassasiyeti göstermemektedirler. Çünkü toplumun eşcinselliğe ikiyüzlü davranması gibi medya, cinsel terapist ve bazı hekimlerimizde bu konuda ikiyüzlü davranmaktadır. Özellikle son yıllarda, eşcinselliğin medya tarafından hem hedef olarak gösterilmesi, hem de her bireyin kendine entegre edebileceği bir üst kimlik olarak sunulması ve erkek egemen bir toplum olan
ülkemizde, erkek eşcinsellerin doğrudan bir dışlanmaya veya aşağılanmaya maruz kalırken, kadın eşcinsellerin cinsel bir obje olarak görülmeleri de ikiyüzlülüktür.”

ÇİFTLERE ÖNEMLİ GÖREVLER DÜŞÜYOR

Uğur Dalan aldatılma veya aldatma konusunda çiftlere önemli görevler düştüğünü belirtirken:
“Aldatma veya aldatılma çoğu zaman belirli bir takım sorunların su yüzüne çıkmış halidir. Aldatmayı bazı durumlar için buz dağının su yüzünde kalan kısmı olarak bile görebilirsiniz. Aldatma veya aldatılmadan kaçınmak en önemlisi mutlu bir beraberlik yaşamak için eşlerin birbirlerine karşı açık olması, anlayışlı olmaları, problemlerini geçiştirmemeleri bir an önce çözüm bulmaları gerekir. Problemleri ertelemeleri, görmezden gelmeleri veya biriktirmeleri mutsuz, sorunlu bir evliliğe ve bununla birlikte ortaya çıkabilecek bir aldatmaya neden olabilir” diyor.

H2