Ergenekon davasında kritik soru

Tekin "Mor dağlar" mesajını neden yolladı?

Ergenekon davasında Mahkeme Başkanı, Muzaffer Tekin"e Danıştay saldırısından bir gün önce cep telefonundan gönderdiği 65 mesajı sordu. Tekin “Yine mor dağlara bulut çöküyor” diye başlayan mesajı hoşuna gittiği için arkadaşlarına yolladığını söyledi.

“Ergenekon” davasının dün yapılan 83"üncü duruşmasında mahkeme, Danıştay saldırısıyla bağlantığı olduğu iddia edilen sanıkları çapraz sorguya aldı. Danıştay saldırısının azmettiricisi olmakla suçlanan tutuklu sanıklardan emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, Osman Yıldırım"ı tanımadığını ve Yozgat Cezaevi"nde onu ziyarete gitmeğini söyledi. Tekin, Danıştay saldırısının gerçekleştiği 17.05.2006 tarihinden bir gün önce subay olarak görev aldığı dönemde öğrencisi olduğunu söylediği Hüseyin Dedekal"la mesajlaşmaya başladığını açıkladı.

Tam 64 kez

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, "Danıştay saldırısının olduğu gece kendi telefonunuzdan 64 mesaj çektiniz. Bunların içeriği hakkında bilgi verir misiniz? “ diye sorunca Muzaffer Tekin 64 mesaj konusunun doğru olmadığını söyledi. Mesajın içeriğini tam hatırlayamadığını belirten Tekin şöyle devam etti; ” Yine mor dağlara bulut çöküyor, o dağlarda kalanlar bilir"şeklinde ifadeler vardı. Ben de asker kökenli olduğum için bu ifadeler hoşuma gitti. Ben de ne kadar aynı görüşte olduğum insan varsa bu mesajı gönderdim. Danıştay saldırısının bir gece öncesine gelmesi ise bir tesadüf olmuştur". Bunun üzerine Şengün “130 mesaj trafiği görülüyor sizde. Bunlardan yarısı sizin attığınız mesaja geri dönüş olarak düşünülürse yarısı sizin attığınız mesaj denilebilr. Bu da 65 mesaja tekabül ediyor. İlk mesaj 0542 ile başlayan bir telefona yapılmış. Teyit eder nitelikteki yazışmanızı yapmış olduğunuz telefon numarası kime aittir?” dedi. Muzaffer Tekin "Bu numara İbrahim Şahin olabilir"dedi.

Hakim Köksal Şengün, tutuklu sanık Muzaffer Tekin"e Alparslan Arslan"ı nereden tanıdığını sordu. Sanık Tekin bu soruya cevaben, “Benim Kadıköy"deki ofisimin hemen karşısında bir hukuk bürosu vardı. Oradaki avukat arkadaşlar Alparslan Aslan"ı getirirlerdi, hep beraber çay filan içerdik. Aslan"ın son ziyaretinin ardından 1.5 sene geçti. İsmini bu sefer Danıştay saldırısında duydum. 1.5 sene boyunca hiç görmedim.” Mahkeme Başkanı Köksal Şengün"ün “Ergenekon” kapsamında göz altına alınan ve gözaltında hastalanıp hayatını kaybeden iş adamı Kuddusi Okkır"ın "Devletin yeniden yapılandırılması" adlı belgeyi neden kendisine verdiği sorusuna ilişkin ise şu cevabı verdi:

Partileşme çabası

“O dönemde Ankara"da bulunan Vatansever Kuvvetler Güç Birliği, ileride partileşirse diye bir tüzük olarak bunu Sayın Okkır hazırlamıştı. Benim olmadığım bir sırada gelmiş, ofisime bırakmış. Ben geldiğimde belgenin içine bile bakmadım sadece şöyle bir kapağına göz attım.”

Mahkeme heyetinin sorularını cevaplandıran emekli askerler Oktay Yıldırım ve Muzaffer Tekin ortak olarak sorulan şu soruların tamamına “hayır” cevabını verdiler.

“Askerlik döneminizde yurtdışında özel bir eğitim aldınız mı?”, “Özel Harp Dairesi ya da Seferberlik Tetkik Kurulu"nda görev aldınız mı?”, “Emeklilik sonrası NATO"da görev aldınız mı?”, “Fikret Emek"i (aynı davadan tutuklu Kuvayi Milliye Derneği Başkanı) tanıyor musunuz?”, “2006"da Eskişehir"de bulundunuz mu?”

Muzaffer Tekin"in SMS olarak attığı şiirin tamamı, milliyetçi çizgideki çok sayıda sitede yer alıyor. İşte yazarı belirtilmeyen şiirin tam metni:

Yine mor dağlara duman çöküyor,

Dumanı dağlarda kalanlar bilir,

Ağaçlar derinden yaprak döküyor,

Bu derdi ağacı olanlar bilir,

Can ile ödenir yurdun diyeti,

Bundadır Türklüğün mevcudiyeti,

Allah Allah sözündeki kudreti,

Harp meydanlarından gelenler bilir.

Oğlumu öldürdüler beni de öldüreceklerdi

DURUŞMADA davanın kilit isimlerinden emekli Tuggeneral Veli Küçük söz alarak hakkındaki tüm suçlamaları cevaplandırdı. Türk Silahlı Kuvvetleri"nin emekli ya da muazzaf subayların tutuklanması esnasında sürece müdahele etmemesinin son derece haklı olduğun söyleyen Küçük, şunları söyledi: “TSK haklıydı. Suçum varsa burada hesabını vereceğim, ancak hesap da alacağım. Kimse bana destek olmasın çünkü suçlu değilim. Bu davayı vahabi Fethullah"ın örgütlenmesi götürüyor. Ben ne yaptıysam devlet için yaptım.” Dil Ovası kod adlı gizli tanık Hüseyin Tatlıdil"in kendisini öldürmek için emir aldığını Veli Küçük şu sözlerle anlattı: “Eski DHKPC"li Hüseyin Tatlıgil beni öldürmek için örgütünden emir almıştı. Bu emrin yerine getirilmesinden son anda vazgeçtiler. Yine böyle bir eylemde oğlumu kaybettim ben. Yine Tatlıdil gibi bir gizli tanık olan Niyazi Kıyak bu davadan tutuklu Mehmet Fikri Karadağ"ı başkanı olduğu Kuvayi Milliye Derneği"ne gittiğimi söylüyor. Oysa hiç gitmedim.”

Küçük, Danıştay saldırısının olduğu gün İstanbul eski Valisi Erol Çakır"la odasında oturduğunu ve Çakır"ın cep telefonunu çaldığını, telefon görüşmesinin ardından Erol Çakır"ın kendisine “Aile dostumuz Mustafa adlı Danıştay"da görevli bir hakime eylem yapmışlar maalesef ölmüş” dediğini söyledi.

Kazada ölen oğlunu unutamıyor

Veli Küçük"ü tanıyanlar oğlunun ölümünün yaşamında derin bir iz bıraktığını söylüyor. Küçük"ün yakınlarının anlatımına göre, henüz Üsteğmen rütbesiyle Samandağ İlçesi"nde Çevlik Seyyar Jandarma Karakol Komutanıyken, sınırda kaçakçılık yapanlarla amansız bir mücadele başlattı. Suriye sınırından kaçakçılık yapanlar, kendilerine göz açtırmayan Üsteğmen Veli Küçük"ü kaza süsü vererek öldürmek istediler. Üsteğmen Veli Küçük, eşi ve 5 yaşındaki oğlu Cem"le birlikte Samandağ"da gezmeye çıktıkları bir sırada, birileri üzerlerine hızla otomobil sürdü. Eşi yara almadan kurtulurken, Veli Küçük"ün ayağı kırıldı, 5 yaşındaki oğlu Cem de otomobil altında can verdi. Oğlunun kaza sonucu değil, kaçakçıların planlı saldırısı sonucu öldürüldüğünü iddia eden Üsteğmen Veli Küçük, İskenderun Asker Hastanesi"ne kaldırıldı. Uzun süre hastanede yatan Üsteğmen Küçük, kaçakçılara karşı başarılı çalışmalarından dolayı rütbe verilerek ödüllendirildi.