Başbakan Recep Tayyip Erdoğan"ın davetlisi olarak Türkiye"ye gelen Bahreyn Veliaht Prensi ve Başkomutan Yardımcısı Salman Bin Hamad Al-Khalifa, Mısır ve Tunus"ta yaşanan olayların diğer bölge ülkelerinde de bir domino etkisi yaratmayacağını söyledi.

Her ülkenin kendine ait özellikleri olduğunu ve Mısır ve Tunus"taki olayların da birbirinden farklı olduğunu söyleyen Prens Al-Khalifa, “Mısır halkı mevcut duruma karşı rahat olmadığını güven duymadığını ifade etti. Ve Mısır yönetimi de buna cevap vermeye çalıştı. Ancak Mısır"da 30 senede yapılamayanı 15 günde bu gençler yaptı” diye konuştu.

Başbakan Erdoğan ile Bahreyn Veliaht Prensi ile Başbakanlık Merkez Bina"da gerçekleştirdiği ikili ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi. Toplantıda Türkiye ile Bahreyn arasında müstesna ilişkiler olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, mevcut ilişkileri daha da güçlendirmeyi hedeflediklerini söyledi. Bu bağlamda iki ülke arasında Karşılıklı Yatırımların Geliştirilmesi Konusunda Mutabakat Zaptı imzalandı. Erdoğan, bu anlaşmaya da işaret ederek “2010 yılında ticaret hacmimiz 244 milyon dolara çıktı. 2009"da 150 milyon dolardı. Artış trendi devam ediyor. Fakat bunu yeterli görmüyoruz. Körfez ülkelerinin ticaret hacmi 1 trilyon dolarlık hacmi düşündüğümüzde ilişkilerimizin çok daha farklı bir yere oturması gereğine inanıyoruz” diye konuştu. Erdoğan, konuk liderin yarın Ankara ve İstanbul"da iş adamları ile bir araya geleceğini, özellikle konut yapımı konusunda ikili yatırımlar ve üçüncü ülkelere ortak yatırımlar konularında işbirliğine gidebileceklerini söyledi.

-KALICI İSTİKRAR HALKIN HUZURU İLE MÜMKÜNDÜR-

Başbakan Erdoğan ,görüşmede bölgesel ve uluslararası konuları ele aldıklarını, bu bağlamda Tunus ve Mısır"daki gelişmelerin ele alındığını kaydetti. Erdoğan, dost ve kardeş ülkelerdeki can kayıpları ve insanların yaralanmalarından duyulan kaygı ve üzüntüyü paylaştıklarını dile getirerek şunları kaydetti:

“Günümüzde kalıcı istikrar ancak halkın huzur, refah, güvenlik ve mutluluğunun güvence altına alınmasıyla mümkündür. Bunun da yolu insanların temel hak ve özgürlüklere saygı gösterilmesinden geçer. Temel hak ve özgürlüklerin kullanılması kaos ve anarşiye dönüşmemelidir. Bu süreçte katiyen şiddete başvurulmamalıdır. Bu çerçevede görüşmemizde demokratikleşme ve reform yolunda atılan adımların önemine işaret ettik. Bahreyn"de sürdürülen demokratik reform sürecini takdirle izlediğimizi, Bahreynli kardeşlerimizin çabalarını desteklediğimizi de ifade ettik. Ortadoğu barış süreci, Lübnan, Irak, Afganistan ve İran gibi bölgesel konulara ilişkin güncel gelişmeleri içeriyor. Bunları da kısa da olsa değerlendirdik. Bu çerçevede barış sürecinin tüm kanallarda canlandırılmasının ve Filistin'de birlik ve beraberlik sağlanmasının taşıdığı da önemi itibariyle ortada. Irak'ta istikrarın tesisi ve ülkenin yeniden yapılandırılmasının bölgesel ölçekte taşıdığı önem ortada. İran'ın nükleer programına ilişkin itilafın bu ülkenin sivil amaçla nükleer teknolojiden yararlanma hakkını gözeten diplomatik yöntemlerle ilgili düşüncemizi zaten dünden bugüne hep ifade ettik. Bunu şahsım, Dışişleri Bakanım, ilgili bakan arkadaşlarım her platformda dile getirdiler. Görüşmemizde bölgemizde mevcut itilafların, diyalogu öne çıkaran uzlaşmacı ve barışçı yöntemlerle çözümlenmesi gerektiği konusunda da görüş birliğinde olduğumuz ortada.”

-TÜRKİYE"DE İNSAN MERKEZLİ KALKINMA-

Bahreyn Veliaht Prensi Salman Bin Hamad Al-Khalifa ise konuşmasında Türkiye"nin kalkınan, gelişen ve halkının isteğine cevap veren bir ülke olduğuna vurgu yaptı. Al-Khalifa, “Bizler Bahreyn olarak Türkiye"yi kalkınan gelişen ve ekonomik anlamda olsun yapmış olduğu gelişmeleri ile halkın isteğine cevap verebilen bir ülke olarak görmekteyiz. Halkın taleplerini öncelikli talep olarak kabul eden bir ülke olarak görmekteyiz. Bu kendiliğinden olmuş bir mesele değildir. Uyguladığınız politikalar insanı ve Türk vatandaşını eksene oturtmuştur. Politikalar yaşamı sağlığı kültürü konutu güvenliği desteklemelidir” dedi.

-MISIR DOMİNO ETKİSİ YAPMAZ-

Toplantının ardından basın mensuplarının “Mısır"daki olaylar Arap dünyasında domino etkisi yaratır mı?“ yönündeki sorusunu yanıtlayan Bahreyn Veliaht Prensi, bunun söz konusu olmayacağını söyledi. Prens Al-Khalifa, “Açık olan bir şey var. Mısır halkı mevcut duruma karşı rahat olmadığını, güven duymadığını ifade etti. Mısır yönetimi buna cevap vermeye çalıştı. 15 günde gençlerin yaptığı 30 senede yapılamayanı 15 günde bu gençler yaptı. Gerek Batı gerek Asya gerek Arap halkları olsun öncelikle saygı isterler yaşam özgürlüğü isterler katılımcı olmayı ve adalet isterler. Bizden istenen Arap liderler ve diğer liderler olarak bu temel unsurları taleplere cevap vermektir. Bu bizim için her şeyden daha önemli olması gerekiyor” diye konuştu. Al-Khalifa, şöyle devam etti:

“Ekonomik duruma bakarsak zor bir süreç. Son dönemde ortaya çıkan kriz dünya ülkelerini sarsmıştır. Ekonomik bakımdan güçlü ülkeler bile etkilenmişlerdir. Dolayısıyla araştırmalar öncelikle ekonomik reformların rekabette şeffaflığın ve sosyal adaletin çok önemli olduğunu vurgulamaktadır. Domino etkisinden bahsettiniz. Her bir ülkenin kendine ait özellikleri vardır. Tunus"ta olan Mısır"da olandan çok farklı. Gerekçeleri olsun, dizilişi, çözüm yöntemleri olsun. Domino etkisi olacağına inanmıyorum. Bir insani küresel gerçeklik vardır. Bunu göz ardı edemeyiz. Bu da insanın kendinin güvenli bir bölge içinde yaşadığını hissetmesi gerekiyor.Adaletli bir ortamda yaşadığına inanması gerekiyor.”

Ortak basın toplantısının ardından her iki lider ve heyetleri Başbakan Erdoğan"ın konuk lider onuruna Başbakanlık Resmi Konutu"nda verdiği yemeğe geçti.