Eğer yeni bir anayasa yapılamıyorsa, hiç olmazsa mini paketlerle geliştirelim. Başka çare de yok. Bir şeyin tamamını elde edemiyorsak, bir kısmını elde edelim. Bunu da kar saymak lazım” dedi.
Anayasa değişikliği konusundaki çalışmalara ilişkin açıklamada bulunan Kuzu, AK Parti'nin, vatandaşa “yeni bir anayasa” vaadinde bulunduğunu, 22 Temmuz seçimlerinden 1, 1-5 ay önce de bu konuda çalışma yapması için akademisyenlerden oluşan bilim komisyonu kurulduğunu anımsattı. Bilim komisyonunun hazırladığı metni, seçimden sonra AK Parti'nin hukukçulardan oluşan komisyonunun değerlendirdiğini, bu sırada bilim heyetini de çağırdıklarını anlatan Kuzu, anayasanın bütünlüğünün bozulmasını istemediklerini, partilerinin görüşleri bakımından çok ters hususlar varsa, bunları yumuşatmaya çalıştıkları, ancak metnin özüne karışmadıklarını söyledi. Kuzu, TÜSİAD, MÜSİAD, işçi ve işveren sendikaları, baro ve üniversitelerin de geçmişte bilim heyetlerine anayasa taslakları hazırlattıklarını, kendilerinin de aynı yöntemi izlediğini belirtti.

“Kapalı kapılar arkasında Anayasa hazırlıyorsunuz” diye eleştirildiklerini anımsatan Kuzu, “Halbuki öyle değil. Sonra bu metin tartışmaya açılacaktı. Tam o sırada başka bir gelişme oldu. Başörtü konusu öne çıktı. Bizim niyetimiz, başörtüsünü çözüp, anayasanın kalan bölümünü bir kenara bırakmak değildi” dedi.

Kuzu, anayasa taslağı kamuoyuna açıklandığında, “Değişmez maddelere dokunuldu” diye eleştiri aldıklarını anımsatarak, şunları kaydetti:

“Temin ederim ki metin de ortada, değişmez maddelerin zerresine dokunmadık. Aynen 1982 Anayasasında neyse, öyleydi. Evet, başörtüsü konusunda hüküm vardı ama 4-5 alternatif vardı. Oturulup, bunlar konuşulacaktı. Belki metinden tamamen çıkarılacaktı. Bizim, bu anlamda da bir ısrarımız olmayabilirdi. O günün şartları neyi getirirdi, bilemiyorum. Fakat daha oraya gelmeden, maalesef metin, kamuoyunda belli kesim tarafından boğuldu. Bu konular, ön plana çıkarıldı. Anayasanın özü tamamen kenara itildi. 1982 Anayasanın çok kötü olduğunu söyleyenler, 1982 Anayasasına sahip çıkmaya başladılar, dört elle sarıldılar. “Kötü örnek olmasın' diye, ellerindeki metinleri değiştirerek, eski haline getirdiler, 1982 Anayasasına döndüler. AK Parti'ye nispet yapmak için o demokratik metinlerinden döndüler.”

“DEĞİŞEBİLİR MADDELERİ, DEĞİŞTİREMİYORUZ”


Anayasa Mahkemesinin, başörtüsünün üniversitelerde serbest bırakılmasına ilişkin anayasa değişikliğini iptal kararına da değinen Kuzu, kararın, “oldukça kötü bir karar” olduğunu ifade etti. Yüksek Mahkemenin böyle bir kararı nasıl verdiğini hayret ve ibretle algıladığını anlatan Kuzu, Mahkemenin, 1970 yılında da aynı hatayı yaptığını ve çok eleştiri aldığını söyledi. Kuzu, Anayasa Mahkemesinin, “anayasanın değişmez maddelerini bir şablon olarak aldığını” ve buna ilişkin “teklif yasağının” temel ilkelerini belirlediğini belirterek, “Tamam, değişmez maddelere dokunulmasın. Değişmez maddeler, elbette ki hepimizin ortak değerleridir. Bu konuda herhangi bir sorun zaten yok. Biz, değişir maddeleri, nasıl değiştireceğiz? Sorun bu. Şu an, bu karar sonrası, değişebilir maddeleri değiştiremiyoruz biz. Anayasa Mahkemesi, öyle bir karar verdi ki 1970 yılındaki sıkıntı bugün de aynen devam ediyor” diye konuştu.

“BAŞI SONU BİLİNMEYEN BİR YOL...”


Yüksek Mahkemenin, 1984, 1987 ve 2007 yılında da iki kez olmak üzere, “anayasa değişikliklerine, sadece şekil bakımından bakacağı” yönünde doğru kararlar verdiği halde, son kararıyla bu çizgisinden saptığını anlatan Kuzu, şunları kaydetti:

“Anayasa değiştirme noktasında, bizim önümüz tıkandı maalesef. Şu anlamda tıkandı: Elbette anayasa değiştirebilir. Teorik olarak bir sorun yok. Ama pratikte bizim yapacağımız değişikliğin başına neler gelecek onu bilemiyoruz. Nereye gider? Ne olur? Ne kadarını Anayasa Mahkemesi uygun görür, ne kadarını görmez. Öyle bir kendine geniş yetki aldı ki Meclisin üzerine çıktı. Anayasamız 177 madde. Bunun dörtte biri laik devlet, dörtte biri hukuk devleti, dörtte biri sosyal devlet, dörtte biri demokratik devlet. Yaklaşık olarak 4 temel değişmez ilke... Bugün yaptığımız değişikliği, 'laik devletten' iptal etti. Yarın yapacağım değişikliği, sosyal devletten, başka bir değişikliği demokratik devletten, başka bir değişikliği de hukuk devletinden iptal etmeye kalkar. Bizim anayasa değiştirme yetkimiz, tamamen muallak, tamamen mücerret, tamamen soyut ve havada kalır. Başı sonu bilinmeyen bir yola girmiş oluruz.”

“YAPILACAK OLAN NE?”


“Bu saatten sonra yapılacak olan ne?” diye soran Kuzu, şöyle devam etti:

“Yeni bir anayasa için ancak iktidarı muhalefetiyle oturulur, bir masa etrafından bir uzlaşma komisyonu kurulur. Bu komisyon bir metin hazırlar, Anayasa Komisyonuna gelir, Genel Kurula gelir, referanduma gider, bu anayasa çıkar. Bu olur mu? Olabilir... Ama bunun için tüm partilerin bu konuya eğilmesi lazım. Nitekim Meclis Başkanlığımız böyle bir teşebbüs başlattı. Fakat sonuç alamadık. Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulamadı. Demek ki söylediğim yöntem olmayacak demektir.”

Kuzu, ikinci bir yöntemin de AK Parti'nin, anayasayı baştan sonra değiştirmesi olacağını ifade ederek, “Teorik olarak yaptık ama sonuç alamadık. Bunu, burada tartışıp, referanduma gidilip sonuç alınabilir ama o durumda da anamuhalefet partisi dava açarsa, Anayasa Mahkemesi de anlattığım yola giderse, o anayasa delik deşik olur, tanınmaz hale gelir. O da mümkün gözükmüyor” diye konuştu.

MİNİ PAKET ÖNERİSİ


Kuzu, kala kala ellerinde üçüncü bir yol kaldığını, onun da kısmi değişiklik olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Anayasa, şu ana kadar 13 kez değişti, aşağı yukarı 70 madde değişti. İyi de sonuç aldık. Olumlu değişikler oldu. Bunun üzerine yeni maddeler ilave edilebilir. Mesela Ombusdmanlık dediğimiz, hakem kurulu, bu gelebilir. Bu konuda partiler arasında sorun yok. O konuda bir problem olmaz, bu olabilir. Türkiye milletvekilliği var. 550 milletvekilinin, 100'ün siyasi partilerin aldığı oy oranına göre seçilmesi esası... Bunda da çok fazla problem çıkacağını sanmam. Oturup konuşulabilir.

Onun dışında da AB'nin özellikle Adalet Bakanlığından istediği yargı reformu konusunda bazı hususlar... Bakanlığın, bu yöndeki hazırlıkları daha önce kamuoyuna açıklanmıştı. Belki onları da ihtiva eden bazı hükümler konabilir. İşin özü, bir mini paket olabilir. Çok büyük çapta bir anayasa değişikliği, söylediğim çerçevede, o şartlar ancak gerçekleşirse olabilecek şekildedir. Benim kanaatim, eğer yeni bir anayasa yapılamıyorsa, hiç olmazsa mini paketlerle geliştirelim. Başka çare de yok. Bir şeyin tamamını elde edemiyorsak, bir kısmını elde edelim. Bunu da kar saymak lazım.”

YENİŞAFAK