Rock müziğe getirdikleri yorumla özellikle muhafazakar gençlerden büyük ilgi gören başkentin başarılı rock grubu ''Endişe'', Mehmet Akif Ersoy ve Mevlana'nın şiirlerini rock tarzında yorumlamasıyla ilgi çekiyor.

AA muhabirine konuşan grup üyelerinden Hüseyin Işıktekiner, 2007 yılında sözlerini kendilerinin yazdığı ilk albümleri ''Küresel Hipnoz''u çıkardıklarını söyledi. Albümde insanların gerek kitle iletişim araçları gerekse popüler kültür yoluyla uyuşturulduğu düşüncesinden yola çıktıklarını belirten Işıktekiner, ''Toplumu aydınlatmak, bilinçlendirmek büyük bir iddia olsa da biz bütün dünyada olup bitenlere muhalefet şerhini koymak istiyoruz. İnsanların kafasında soru işareti bile oluştursak bu bizim için bir şeydir'' dedi.

Yeni piyasaya çıkan ''Beri Gel'' adlı albümlerinde başka sözlerden de yararlandıklarını ifade eden Işıktekiner, ''Dünyanın dağınıklığını, başıboşluğunu eleştirdiğimiz bu albümde birlik temasını işledik. 'Beri Gel' derken savaşlara karşı, insanların bencilliğine karşı bir duruş sergilemeye çalıştık. Mevlana'nın 'Birlik' adlı eseri de albümü bütünleyici bir şiir oldu'' diye konuştu.

Mehmet Akif'in şiirlerini seçmelerinin nedeninin şairin ülke sevdası olduğunu anlatan Hüseyin Işıktekiner, şöyle devam etti:

''Zaten genel olarak Mehmet Akif eserlerini seviyoruz. Onun şiirlerindeki ülke sevdası ve Birinci Dünya Savaşı'ndaki dağılmışlığa karşı tavrı çok hoşumuza gitti. 'Değil mi cenge koşan Çerkez'in Laz'ın Türkün/Arapla Kürd ile bakidir ittihadı bugün/Değil mi sinede birdir vuran yürek yılmaz/Cihan yıkılsa emin ol bu cephe sarsılmaz' diyor. Gerçekten de öyle değil midir? Arap dünyasında olan bir ayaklanma bizim içimizi de karıştırıyor. Kürtlerle ilgili problem Türkiye'yi de etkiliyor. Aslında hep beraber hareket ettiğimiz sürece bir huzur var bölgede ama herkes kendi derdine düştüğü zaman huzursuzluk, kaos, çatışma ortamı oluşuyor. Savaşı anlatacak en iyi müzik rocktır bize göre. Rock müzik sert bir türdür ve o anlamda hem 'Birlik' hem de 'Bu Cephe Sarsılmaz' adlı savaşı anlatan eserler bu müzik türüne çok uygun. Savaş anlatılırken naif bir müzik bekleyemeyiz. Mevlana da Mehmet Akif de bu toprakların ruhunu çok iyi yansıtıyor. Bu da bizim köksüz bir müzik yapmadığımızın ispatı oluyor. Merkezimizde batı enstrümanları olsa da biz buradan besleniyoruz.''

Dinleyenlerin ilk albümü beğenmesine rağmen kendilerinin acemilikten ve teknik eksikliklerden kaynaklanan birtakım sorunlar tespit ettiklerini anlatan Işıktekiner, yeni albümlerinin teknik altyapısının İstanbul'da daha profesyonel bir ekip tarafından oluşturulduğunu dile getirdi. ''Müzikal gelişimimiz de albüme yansıdı diye düşünüyoruz'' diyen Işıktekiner, 12 parçanın yer aldığı albümde 6 şarkının ''sert'' tarzda olduğunu belirtti.

-''BİZİ DİNLEYEN KESİM GENELDE MUHAFAZAKAR''-

Her yaştan dinleyicileri olduğunu belirten Işıktekiner, ''Bizi dinleyen kesim genelde muhafazakar ama Atatürkçüler de var sosyalistler de'' diye konuştu.

Muhafazakar gruplara hitap etmek gibi bir dertleri olmadığının altını çizen Işıktekiner, ''Bize İslamcı rock grubu diye birtakım yakıştırmalar yapılıyor ama bizim öyle bir iddiamız yok. İslami müziği temsil ettiğimiz gibi büyük bir cümleyi kurabilecek kapasitede değiliz. Ama böyle anılıyor olmamız da kötü bir şey değil. Kaldı ki Şebnem Ferah ya da Teoman hastası birçok başörtülü ya da muhafazakar genç var'' görüşlerini dile getirdi.

Işıktekiner, kimisi Ankara Üniversitesi antropoloji bölümü, kimisi de imam hatip mezunu gençlerden oluşan grubun adını ''Endişe'' koymalarının nedenini şöyle anlattı:

''Herkesin ortak duygusu endişe. Çocuk bile acaba 'akşam babam bana oyuncak getirecek mi' diye endişe eder. 3 yaşından başlayıp ölene kadar içimizde olan bir duygudur endişe. Bu nedenle grubun adını 'endişe' koyduk.

İnsanlarda iki tür endişe bulunuyor. Bunlar dış endişe ve iç endişe. İç endişe, depresyon gibi kişisel kayıpların olduğu, dış endişe de memleket, aile, ülke gibi bağlılıklardan doğan endişe. İnsanların endişe potansiyeli varmış ve eğer dışta bir endişe olmazsa, içerde bir endişe olmaya başlıyormuş. Biz içerdekini az tutabilme isteğiyle hareket ediyoruz.''

-''MEMLEKETİM''-

Hüseyin Işıktekiner, albümde yer alan ''Memleketim'' adlı şarkısında ''Hakka ve adalete sürekli bir saldırı/Tam düzeliyor derken, yepyeni bir başkaldırı/Sızlıyor kemikleri ecdadın, şühedanın/Adaletin timsali geçmiş tüm eşrafın/Memleketim canım seviyorum seni/Bitmeyen bu dejavu tüketiyor beni'' sözleriyle Türkiye'deki darbe dönemlerini eleştiriyor.

Işıktekiner, ''Ülkemizde tam 'Güzel bir şeyler yapılıyor' diyorsunuz, birden bir yerde kaos çıkıyor. Memleketin ilerlemesini istemeyen bir el sürekli tutup çekiyor. Zaten şarkıda da dejavu deniyor. Sanki kabus içinde kabus görür gibi. 'Memleketim', bu durumu eleştiren bir şarkı'' dedi.

Albümde söz ve müziği yine Işıktekiner'e ait ''Afrika'' ve ''Gazze'' adlı parçalar da bulunuyor. ''İlla savaşın çıkmasına gerek yok. Zaten oradaki açlık ve hastalıklar Afrika için yeterli bir trajedi'' şeklinde konuşan Hüseyin Işıktekiner, Afrika'yı yazdığı zaman henüz son dönemdeki olayların yaşanmadığını ancak zaten orada yaşananların her zaman içini acıtan bir durum olduğunu ifade etti.

''Gazze'' şarkısının da sözlerini 2008 yılında yazdığını belirten Işıktekiner, ''O şarkıyı ablukaya dikkat çekmek için yapmıştım ama fırsatçılık olur diye ön plana çıkarmak istemedik. O yüzden bu albüme koyduk. Orada özellikle ablukayı vurguladım çünkü saldırı oluyor ama ilaç girmiyor, insanlar tedavi olamıyor'' diye konuştu.