Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç ve Abdüllatif Şener dörtlüsü kurdukları AK Parti ile Necmettin Erbakan’a rağmen nasıl ki, Milli Görüşü dönüştürdülerse tıpkı onlar gibi Meral Akşener, Koray Aydın, Ümit Özdağ üçlüsü de bir haylidir Ülkücü ve Milliyetçileri Devlet Bahçeli’ye rağmen merkeze taşıma gayretindeler.

Ve Koray Aydın’ın yaptığı “Merkez Demokrat Parti etrafında çalışmalarımızı sürdürüyoruz” açıklamasıyla bu konuda önemli bir adım attılar ve gündeme oturdular.

İlk akla gelen de neden Merkez Demokrat Parti..bu adla verilmek istenen mesaj ne,sorusu oldu.

Bu adın seçilmesindeki sebeplerler şunlar olabilir:

BİR-Bu parti ideolojik değil bir kitle partisidir ki, merkez ile anlatılmak istenen budur.

İKİ: MHP’nin bir türevi değildir. Çünkü onu çağrıştıracak bir emare yoktur.

ÜÇ-Hedef kitle radikal kesim dışında kalan herkestir ki, demokrasi sözcüğü o maksatla seçilmiştir.

Kısaca parti adı verilmek istenen mesaja uygundur.

Tek olumsuzluk ise MDP simgesinin 12 Eylül ihtilalı sonrası Turgut Sunalp tarafından kurulan ve hakkındaki güdümlü algısının bir sonucu ömrü kısa süren “Milliyetçi Demokrasi Partisini” çağrıştırmasıdır.

Sırf bu nedenle bu adın ilerleyen süreçte değişeceğini düşünenler var.

Ancak bu sefer de çok başlılık, acelecilik, ciddiyetsizlik yorumlarına neden olacağından çoğunluk ad değişiminin fayda yerine zarar getireceği görüşünde.

Fakat harekete ad konmakla her şey olmuş bitmiş de değil. Hani derler ya turpun büyüğü heybede… Aynen öyle.

Söylendiği gibi kuruluş ekimde gerçekleşirse bu oluşumu ilk önce millet mihenk taşına vuracak.. 2019 ya da erkene alınacak seçim sandığında notunu verecek.. işte o zaman kalıcı mı yoksa köpükten mi ibaret olduğu tam olarak ortaya çıkacaktır.

Demokrasi adına temennimiz kalıcı olması.

Göründüğü kadarıyla sadece MHP içindeki Bahçeli karşıtları değil CHP’li, eski DP’li, eski Anavatanlı, AK Partili önemli bir kesim bu gelişmeyi yakından izliyor.

Milliyet’ten Serpil Çevikcan (30.08.2017) desteğin yüzde 14 olduğunu yazdı.

Bu iyiye işaret…

Zira kalıcı bir muhalefet partisinin varlığı demokrasi adına sevindirici bir durum.

Son 15 yıldır Türk siyasetinin iktidar değil muhalefet sorunu yaşadığı her platformda herkes tarafından dillendirilmiyor mu?

Bu millet, bu vatan için hayati öneme haiz meselelerde partilerin yumruğu bir araya vuramaması cılız ve yetersiz muhalefetin neden olduğu demokrasi eksikliği değil mi?

Yeni parti yeterli performansı gösterirse bundan sadece Türk demokrasisi değil iktidardaki AK Parti de kazançlı çıkacaktır.

Düşmanın yoksa parayla düşman satın al sözünü eskiler boşuna söylememiştir. İnsanoğlu karşısında çekineceği bir güç yoksa tez zamanda rehavete kapılır ve o rahatlık da sonunu getirir.

Milletler de partiler de böyledir.

AK Parti’deki metal yorgunluğu diye ifade edilen heyecan eksilmesinin aşırı rehavetten kaynaklanmadığını hangi AK Partili inkâr edebilir?

Şayet iktidar alternatifi bir muhalefet partisinin nefesini ensesinde hissetseydi işte o zaman hem iktidar partisi gelebilecek tehlikeye karşı sürekli teyakkuzda olurdu hem de iktidar gücünü istismar eden bürokrat kendine çeki düzen verirdi.

Merkez Demokrat Parti şayet kuruluşunu tamamlar tam anlamıyla oturursa memlekete böyle bir fayda sağlayacaktır.

Diğer yandan parti adı açıklamasının başka bir yararı da siyaset arenasında yol açtığı hareketlilik olmuştur.

Bunun bir sonucu olarak merak edilen iki konudan ilki kurucular listesinde kimlerin yer alacağı ve buna kamuoyunun olumlu ya da olumsuz anlamda tepkisi ikincisi de Aydın il başkanın kim olacağıdır.

Şimdilik MHP içi çatışma ve hesaplaşmanın yeni partiye taşınmasına izin verilmeyeceğini söylemekle yetinelim. Zira gelişmeler ve siyasi atmosfer onu gösteriyor.

Aynı hassasiyetin il başkanlığında da korunacağını il başkanlığına adı geçen şahsiyetlerin özelliklerinden anlamak mümkündür.

Peki il başkanlığına adı geçenler kimler, niçin?

Recep Taner…

Eski milletvekili..o nedenle tanınma sorunu olmayan..ılımlı kişiliği ile çevresinde olduğu kadar diğer halk kesimlerinde de karşılığı olan..herkesin “bizim Recep” diyebilecek derede kendine yakın bulduğu bir ülkücü.

Halil İbrahim Aktemur…

Ülkücü kökenli çamaşırı temiz..okul Müdürlüğü.. İl Kültür Müdürlüğü.. Özel İdare Genel Sekreterliği yapmış..o nedenle 490 mahalle muhtarı tarafından yakinen bilinen çamaşırı temiz bir bürokrat.

Ayrıca bir zamanlar Ankara Büyükşehir’de Melih Gökçek’in ekibinde bulunmuş..siyasetçilere danışmanlık yapmış..Üniversite yıllarından Meral Akşener’in iyi bildiği bir bürokrat,siyasetçi.

Arif Gürdal…

Ziraat Mühendisi… Tarımsal üretimi ve hayvancılığı hem teorik hem de pratikte bilen ve uygulayan bir üretici… Bir zamanların Aydın Ziraat Odası Başkanı…

Hem siyasi çevreleri hem de iş âlemini yakından bilen, sepeti dolu tam anlamıyla bir entelektüel…

Velhasıl Merkez Demokrat Parti adıyla vatandaştan tam not alan Meral Hanım ve ekibi aynı notu örgütlenme sürecinde seçeceği isimlerle de alacak mı, asıl merak konusu bu.

Zira kalıcılığı buna bağlı.