Toplumun bu konuda yetkili ve etkili her biriminin bu yönde bir gayretinin olması lazım' dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, insanoğlunun yüksek bilinç düzeyi, kavrama kapasitesi, akıl, basiret, irfan gibi özelliklerinin yanında zaaflarının da bulunduğunu ifade ederek, 'insanın olduğu yerde sorunların hep var olacağını' söyledi.
Her toplumda gözlenen cinayet, şiddet, soygun, hak ihlali ve benzeri suç ve günahların sürekli gündemde tutulmasının, bunların görsel ve yazılı medyada geniş yer almasının, insanların dış dünya algısında ve gelecek tasavvurunda ciddi hırpalanmalara yol açtığını belirten Bardakoğlu, 'Her yerde hırsızlık, soygun var, her zengin bunu çalıp-çırparak kazandı, her makam sahibi torpille hak etmeden buraya geldi' gibi yargıların da toplumda yaygınlaşmasının, insanların çalışma azmini, hakka, hukuka riayet bilincini zayıflatacağını ifade etti. Bardakoğlu, gençlere, hak ederek yükselen, emeği ile geçinen, dürüst, başarılı insanların örnek hayatların tanıtılmasının bu tür olumsuzlukların azaltılmasında önemli olduğunu vurguladı.

Medyanın şiddet olaylarını verirken hassas ve özenli davranması gerektiğine de değinen Bardakoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Münferit olumsuz örnekleri Türkiye'nin genel manzarası gibi sunmamalıyız. Toplumda bir merhamet eğitimine, şefkat eğitimine ihtiyaç var. Çocuklarımızı küçük yaştan itibaren şefkatle merhametle insan sevgisiyle yetiştirmeliyiz. Bilgisayar oyunlarından tutun da evde bulunan oyuncaklarla bile merhamet eğitimini vermeliyiz. Rüzgar eken fırtına biçer. Çocuklarımıza küçük yaşta yeterli ilgiyi ve sevgiyi göstermezsek, onları Allah ve Peygamber, vatan ve millet sevgisiyle yetiştiremezsek ileride ruh dünyalarının nasıl şekilleneceğinden emin olamayız.

Bunu sağlamanın yegane yolu sadece din eğitimi değildir. Din eğitimi bu bütünün en önemli parçalarından birisidir. Bunu tamamlayan diğer adımların da atılması gerekir. Yani toplumun bu konuda etkili ve yetkili kesimlerinin, aydınlarımızın, siyasetçi ve bürokratlarımızın bu yöndeki gayretlerinin birleşmesi lazım.

Dinin rahmet ve merhamet çağrısına hepimizin ihtiyacı var, hepimiz buna kulak vermeliyiz. Bunu sadece din camiasının işi ve sorunu olarak görmemiz büyük yanılgıdır. Toplumda bir kısım insanlar iyi ve doğruya çağırıyor, hep merhameti, şefkati telkin ediyor, bir kısmı ise buna karşı duruyor, olmamalıdır. Bir kısmı genel eğitimin bir parçası olarak din eğitimini doğru şekilde ve doğru zamanda verelim de toplumda karşılıklı sevgi ve saygı artsın, şefkat ve merhamet duyguları yeşersin istiyorken diğeri 'bu çağda bu olur mu?' şeklinde bir tartışma açıyorsa burada bir gariplik yok mu? Bu tartışmaları yaparken, anne babalar, büyükler, yazarlar, aydınlar, bir bütünün parçası olduklarını ve aynı gemide bulunduklarını unutmamalı. Bu değerlere hepimizin ayrı ayrı ihtiyacı yok mu?'

Sosyal bilimlerin ilgi alanındaki sorunların çok yönlü olduğuna dikkati çeken Bardakoğlu, çözüm için geniş kapsamlı, çok boyutlu bakış açısına ihtiyaç bulunduğunu vurguladı. Bardakoğlu, kurumlararası işbirliği ve ortak akıl oluşturmanın önemine değindi.

'YAPILAN YANLIŞLARI DİNE ONAYLATMA İSTEĞİ'

Bazı insanların, 'yaptıkları yanlışları dinin onaylamasını isteme' gibi bir yaklaşımları olduğunu ifade eden Bardakoğlu, dinin hiçbir zaman aile bireylerine ve kadınlara yönelik şiddeti, haksızlığı onaylamayacağını vurguladı.

Kültürleri oluşturan birçok unsur olduğuna işaret eden Bardakoğlu, 'Aile içi şiddet, kadına karşı şiddet, kız çocuklarına karşı şiddet, şehrin ortasında gasp, darp ve eşkıyalık artmışsa bu insanların bunu müftüye sorarak yapmadıkları aşikar. İnsanlar bunu, din onaylıyor diye de yapıyor değiller. Yani burada imamlarımız, müftülerimiz, camilerimiz gereken görevi yapmıyor gibi bir sonuca gitmek doğru değil. Biz tabii ki üzerimize düşeni yapmalıyız, ama herkes de yapmalı. Bu işi sadece öğretmene, sadece imama bırakırsak altından kalkamayız' diye konuştu.

Sadece hutbe okuyarak bu sıkıntıların aşılamayacağına dikkati çeken Bardakoğlu, toplumsal sorunların çözümü için sosyal bilimcilerin, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin, ilgili kurum ve kuruluşların kafa yorması gerektiğini söyledi.

'BERABER BAŞARMAK ZORUNDAYIZ'

Her türlü ayrımcılığın, hoşgörüsüzlüğün, kutuplaşmanın da yine ortak akılla, işbirliği ve el birliğiyle ve karşılıklı saygıyı yitirmeden ortadan kaldırılabileceğini ifade eden Bardakoğlu, şunları kaydetti:

'İnsanımızı anlamak ve bizim kendilerinin bir parçası olduğumuzu hissetmelerini sağlamak, ondan sonra da çözümü birlikte oluşturmak gerekiyor. Sen, ben, öteki, biz, siz, yok. Hepimiz aynı gemideyiz. Hepimizin artıları ve eksileri var. O yüzden aydınlarımızın, yazarlarımızın, bürokratlarımızın paylaşmacı, içtenlikli olması ve öteki ile arasına koyduğu mesafeleri kapatması gerekiyor. Kimsenin hayat tarzını, bölgesini, alışkanlıklarını, giyimini-kuşamını yargılamadan, sınıflandırmadan önce bir duygu ortaklığının sağlanması gerekiyor. Öteden beri sürdürdüğümüz bu yanlışlarımızı terk etmek biraz zor olsa da bunu hep beraber başarmak zorundayız.' - vatan