Kasım’da parti kuracağı söylenen Meral Akşener’in önümüzdeki altı aylık sürede siyasi gündemin en önemli konusu olacağını söylemek bu günden mümkün.

Nedeni belli… Kurmayı düşündüğü partinin siyaseti nasıl etkileyeceği…

AK Parti merak ediyor… Kendinden oy kayması olur mu?

CHP merak ediyor… 2019’da Tayyip Erdoğan sayelerinde ikinci tura kalır mı?

MHP merak ediyor… Baraj altında kalmasına neden olur mu?

Eski demokratlar merak ediyor… Kendi kimlikleriyle siyaset yapacak bir partileri olacak mı?

Velhasıl Meral Akşener’in partisi şu an için tam bir kapalı kutu…

Peki, bu kadar ilgi, alaka siyasette bir boşluk olmasından mı?

İktidar anlamında böyle bir boşluğun olmadığı cümle âlemin malumu… Zaten 2019 ve sonrasında siyasette boşluk nedeni koalisyonlar seçim öncesinde olacak sonrasında değil.

Parlamento sadece yasamaya bakacak. Başkan bakanlar kurulunu parlamento içinden ya da dışından dilediği şekilde seçebilecek.

Ayrıca güvenoyu da gerekmeyecek.

Merak edilen konu, siyasal boşluk var da onu kimin, nasıl dolduracağı değil…

Kongre sürecinde olduğu gibi bir kaşık suda boğulmaz da Akşener partisini kurarsa siyasi dengeleri değiştirecek olmasıdır.

Bilindiği üzere “Partili Cumhurbaşkanlığı Sisteminin” hayata geçirilmesinde AK Parti’ye destek vermezden önce MHP, HDP dışında kalan seçmenin ikinci adresiydi.

Yani gerek CHP gerekse AK Parti ya da diğer partilerden kendi partisine hıncı olanların, burun sürttürmek isteyenlerin, bir nedenle kızanların kısaca “stratejik oy” kullananların oy verdikleri bir partiydi.

Görünen o ki, MHP ittifak yapmakla bu seçmen grubunu önemli ölçüde kaybetti. İşte Akşener’in partisi ilk etapta bu boşluğu dolduracaktır.

Partileri ile yollarını ayıran, gemileri yakan Ülkücüler de eklenince MHP baraj altına düşer mi bu günden kestirmek güç ama düşmese bile en fazla etkilenecek parti olacaktır. Onda şüphe yok.

Yeni parti sağ kulvarda olacağından ikinci derecede etkilenecek AK Parti’dir.

Fazla değil AK Parti’den olacak % 2’lik bir seçmen firesi Başkan seçimini ikinci tura bırakabilir.. hatta bir sandık sürprizi bile yaşanabilir.. seçim beklenmedik bir sonuca yol açabilir.

En rahatsa CHP… AK Parti karşıtı cepheyi güçlendireceği hesabıyla yeni partiye açıktan destek veriyor.

Genel ülke siyasetini etkileme gücüne sahip bu hareketin Aydın ayağında neler olabilir?

MHP’nin bir türevi mi yoksa merkez sağın bütün renklerini içinde barındıran bir parti mi olur?

Mesela demokratların çoğunluğu kurucusunun eski bir Doğru Yol Partili olmasını hatır edip de bu partide toplanır mı?

Ülkücüler yeni partiye ne derece rağbet eder?

Bunları sorduk soruşturduk… Ülkücülerle konuştuk… Demokratlara danıştık… Aydın özelinde bu soruların cevaplarını bulmaya çalıştık.

Sondan başlayalım…

Daha önceki Meral Akşener’in başını çektiği Bahçeli muhaliflerinin kongre toplama sürecinde delegelerin neredeyse tamamının tavrını yeni hareketten yana koyması, referandumda en azından Aydın’da çok az MHP’linin genel merkezin yanında yer alması da gösteriyor ki, kurulacak olan yeni parti Aydın’da MHP’den daha güçlü olacaktır.

Ancak bunun iki şartı var.

BİR: Kurucular kurulunun Ülkücü camianın her yönüyle “işte bu” diyerek beğeni ile karşılayacağı “usta” isimlerden oluşması.

İKİ: Aydın kurucu il başkanının ve onun seçeceği üyelerin yüzü eskiyen, piyasada adı “fırsatçıya” çıkmış, siyaset simsarlarından olmaması.

Siyasetin yozlaştığı, siyasetçinin veren el yerine alan el olarak kabul gördüğü bir devirde bu özellikleri barındıran insanları bulmak, iktidar gücüne rağmen onları aktif siyasete sokmak elbette kolay bir iş değildir.

Ancak “bu takım iş yapar” dedirtmenin de olmazsa olmazı bu insanları bulup ortaya çıkarmaktan geçer.

Eğer kurucular kurulunda yer alan isimler ilk bakışta “bu parti yavru MHP’dir” algısına yol açarsa millet yeni partiyi “dağ fare doğurdu” şeklinde yorumlar.

Bunda herkes müttefik…

İkinci bir konu Celal Bayar “partim” dediğinde kastının “Demokrat Parti’” değil “İttihat ve Terakki Fırkası” olduğunu herkes bilirmiş.

Onun gibi Demokrat Parti, Adalet Partisi çizgisinden gelenler bu gün başka partilerde de olsalar Celal Bayar gibi “partim” dediklerinde kastettikleri Doğru Yol’dur.

O nedenle geçmişinde DP Genel Başkanlığı olan Süleyman Soylu’ya Doğru Yol Partisi milletvekili olarak siyasete adım atan Meral Akşener’e çoğu demokratın bir sempatisi vardır.

Bu demek değildir ki, onlar neredeyse demokratlar da oradadır veya olacaklardır. Bu güne kadar böyle bir şey olmamıştır.

Zira benim gözlemlerime göre o jenerasyon siyasetin öznesi olmaya alışıktır. Dolgu muamelesi görecekleri bir konumda olmalarına gururları el vermez.

Bu tavır kibir değil bir duruştur.

Onun için kurucular kurulunda ve kurucu il başkanında kendilerinden bir şey bulurlarsa, bir de duygudaşlık anlamında karşıdan bir ilgi, sıcaklık, samimiyet görürlerse yeni partiye destek olabilirler.

Yoksa Meral Akşener bu kesimin ve diğer kesimlerin tepki oylarını almakla yetinir.