Gazeteci-yazar Soner Yalçın’ın yönettiği Sivas Katliamı belgeseli 2 Temmuz’da MKM’de gösterilecek. Belgeselde, Sivas katliamı, olaylarda hayatını kaybeden 12 yaşındaki Koray Kaya ile 15 yaşındaki Menekşe Kaya’nın ölümünden sonra dünyaya gelen kardeşleri Menekşe Kaya’nın gözünden anlatılıyor. Yönetmenliğini Soner Yalçın’ın üstlendiği ‘Menekşe’den Önce’, Yalçın’ın tutuklanmasının ardından dostları tarafından tamamlandı.

MELTEM YILMAZ / Cumhuriyet - Tarih, 2 Temmuz 1993. Haber diliyle: “Sivas’taki Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli’nin radikal İslamcılar tarafından yakılması sonucunda, 33 yazar, ozan, düşünür ile 2 otel çalışanı, yanarak ya da dumandan boğularak hayatını kaybetti.” Bir başka deyişle, 35 insanın anneleri, babaları, çocukları, kardeşleri, karıları ve kocaları; en sevdiklerini, insanlık dışı bir trajedi sonucunda kaybetti. Milyonlar, Madımak Oteli’nde diri diri yanan bu insanları televizyonlarda seyretti. Güvenlik güçleri ise hâkimiyeti, aradan saatler geçtikten sonra, ancak akşam sağlayabildi. Mahkemenin, 13 Mart 2012 tarihindeki bazı sanıklara ilişkin zamanaşımı kararını ise, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan şu sözlerle dile getirdi: “Hayırlı olsun.”

Bugüne kadar Sivas katliamına çeşitli açılardan yaklaşıldı, ancak yaşananlar bu kez bir başka boyutu ile karşımızda. Sivas katliamı ilk kez, olaylar sırasında hayatını kaybeden 12 yaşındaki Koray Kaya ile 15 yaşındaki Menekşe Kaya’nın ölümünden sonra dünyaya gelen kardeşleri Menekşe Kaya’nın gözünden anlatılıyor. Gazeteci- yazar Soner Yalçın’ın yönetmenliğinde, müziklerini Fazıl Say’ın yaptığı “Menekşe’den Önce” belgeseli, davanın yıldönümü olan 2 Temmuz’da Beşiktaş Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başta olmak üzere çok sayıda siyasi, sanatçı, akademisyen ve gazetecinin katılımıyla ilk gösterimini yapacak.

O gün hayatını kaybeden şair Metin Altıok’un kızı Zeynep Altıok Akatlı ile konuşuyoruz önce. “Başta böyle bir belgeselin çekildiğinden haberim yoktu, benim için de sürpriz oldu” diye söze başlıyor ve devam ediyor:

“Benim için çok çarpıcı, çok etkileyici bir belgesel. İzlerken biri kalbime bıçak sokmuş gibi hissettim, 19 yıldır taşıdığım acının bir yansımasıydı adeta... Bu belgesel, bugüne kadar yapılanlardan çok farklı çünkü o gün orada ne olduğu, duygusal bir açıdan ele alınıyor. Belgeselde bir yandan Menekşe iz sürerken, diğer yandan da tanıklar ve aileler; yani bu vahşeti birinci dereceden yaşayan kişiler ve en yakınları konuşuyor.

Benim babam orada ölenler arasında yaşça en büyük olandı ama yine de eğer yaşasaydı, sanatı için çok önemli bir dönemdi. Orada çocukların, gençlerin, insanların topluca öldürüldüğü bir ortamda kişisel üzüntünüzden utanıyorsunuz tabii. Başkalarının acılarını da gördüğünüzde, bu başka bir üzüntü getiriyor beraberinde. İşte bu belgeselin de insanlara benim gibi hissettireceğini düşünüyorum.”

Zeynep Altıok Akatlı, bugünkü siyasi ortamını ise ürkütücü buluyor:

“Endişelerim korku boyutuna ulaştı. Başbakan’ın kindar söylemleri bu kadar teşvik etmemesi gerekirdi. Sivas’ın tekrarlanmasını engelleyecek hiçbir şey yok çünkü. Ne ders kitaplarında geçiyor, ne kültürel ne de siyasi ortamda buna bir engel yok. Ne yazık ki bu ülke katliamlara doyamadı, son olarak Uludere’de de gördüğümüz gibi. Bu ülkede genç kuşağın, ailesi bilgi vermediği ya da kendisi merak edip araştırmadığı sürece, bu ve diğer katliamları bilme şansı yok! Biz de unutanlara ve bilmeyenlere, en etkin yolla, yani sanatla hatırlatıyoruz yaşananları.”

Soner Yalçın’ın, Odatv davası kapsamında tutuklanmasından önce çekimlerini ve kurgusunu bitirdiği belgesel, aralarında Zeynep Altıok Akatlı, Tuğçe Tatari, Melda Okur gibi bir grup kadın tarafından tamamlanmış.