Dünya gazetesinden Mehmet Filoğlu’nun haberine göre; ilk iki çeyrekte Türkiye'nin büyümesini sırtlayan Kredi Garanti Fonu'nda (KGF) sistem değişiyor.

Bugüne kadar yaklaşık 200 milyar liralık kefalet sağlanırken, kalan yaklaşık 50 milyar liralık kısmın sadece yatırım ve ihracat koşulu ile verilecek. Bu miktar da bittiğinde yeni bir paket çıkarılması ise düşünülmüyor.

Gaziantep'te Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin organize ettiği Büyükelçiler Buluşması'nda gazetecilerin sorularını yanıtlayan Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, KGF'nin ciddi bir kredi sıkışması riskinin olduğu dönemde devreye girdiğini çok başarılı olduğunu hatırlattı. Ancak bunun geçici olduğunu vurgulayan Şimşek, “Türkiyede verilen bütün kredilere hazine olarak kefalet vermemiz sağlıklı olmaz. Bankacılık sektörü için de olmaz. Sistemin başarısından dolayı devam ettirilmesi isteniyor ama bu ciddi riskler biriktirebilir” dedi.

 

Şimşek, KGF'de kalan yaklaşık 50 milyar liralık kısmın da koşulsuz olarak herkese verilmeyeceğini KGF kredilerini yatırım ve ihracatla sınırlı tutacaklarını söyledi. Yapılan analizlerde KGF kredilerinde ciddi bir tutarın mevduata, döviz alımına ya da yatırım ile alakasız alanlara gittiği görülmüş ve bunun da ekonomi yönetimini rahatsız ettiği belirtilmişti.

 

KGF geri dönüşleri konusunda bir çekincelerinin olmadığının da altını çizen Şimşek, “Biz bu sistemi devreye sokarken 25 milyar TL'yi zaten göze almıştık.

Ancak kefalet gerektirecek tutarın bu kadar olmayacağını düşünüyorum. Diğer teşvik sistemlerimizden edindiğimiz tecrübelere göre bu tarz desteklerden yararlananlar, gelecekteki destekleri de düşünerek taahhütlerine bağlı olma eğiliminde oluyorlar” diye konuştu.

 

Şimşek'e göre büyümeyi sürdürecek dört sebep Şimşek ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde de bulundu. Yüksek büyüme hızının dördüncü çeyrek ve sonrasında da sürüp sürmeyeceği sorulan Şimşek, dört sebeple yüksek büyüme hızının önümüzdeki dönemde de korunacağını söyledi. Şimşek gerekçelerini şöyle açıkladı:

İstihdam: Şu an ciddi istihdam yaratılıyor. Son bir yılda 1 milyonun üzerinde yeni istihdam sağlandı. Bu da önümüzdeki dönemdeki ekonomiye talep yönlü katkıda bulunacak.

Yatırımlar: Türkiye özellikle makine-teçhizat yatırımları uzun süredir zayıf seyrediyor. Son dört çeyrektir de üst üste geriliyor. Uzun zamandır ertelenen yatırımlar bir noktada yeni yatırımlar için baskı oluşturuyor. Önümüzdeki dönemde ertelenen yatırım kararları devreye gidecek. (Şimşek, bir soru üzerine yatırımlarda kamu-özel sektör ayrımının 1 yıl sonra açıklanmaya başlanacağını da aktardı.)

Dış talep: Dünyada ve özellikle Avrupa'da büyümeye yönelik PMI gibi öncü göstergeler güçlü olmayı sürdürüyor. Bu da dış talebin Türkiye'nin büyümesine pozitif katkı yapacağı beklentisini güçlendiriyor. Bu alanda tek risk olarak çevre ülkelerden gelebilecek ek bir şok görülüyor.

Dış finansman: Dünyada büyük merkez bankalarının parasal sıkılaşmaya gitmesi kısa vadede kolay görünmüyor. Bu da Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler açısından nispeten ucuz ve bol paranın bir süre daha piyasada kalacağına işaret ediyor.