TBMM Genel Kurulunda bütçe görüşmeleri devam ediyor. Hükümet adına Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuştu. Şimşek, bütçelerini halkın talebine göre belirlediklerini belirterek, mali disiplinden taviz vermediklerini söyledi. Şimşek, kamu yatırımlarındaki artışa dikkat çekerek, “2017 yılı bütçemiz yatırım bütçesidir. Geçen yıla göre yatırımlara ayrılan ödenekleri enflasyondan üç kat fazla arttırıyoruz. Böylece yatırımlarımız reel olarak artıyor, Türkiye ekonomisine can katıyoruz. Biliyorsunuz ki daha çok yatırım daha çok üretim demek, daha çok üretim demek daha çok istihdam demek. İnsan kaynağının en önemli sermayemiz olduğu bilinciyle yine en büyük payı eğitime ayırdık. 2017 yılında bütçemizin yaklaşık beşte birini eğitime ayırıyoruz. Böylece merkezi yönetim bütçesinden eğitime ayırdığımız kaynağı, milli gelirin bir oranı olarak OECD ortalamalarına çıkarmış oluyoruz. Sağlığa ayırdığımız bütçeyi arttırıyoruz, 111 milyara yükseltiyoruz. Böylece bütçemizin üçte birinden fazlasını eğitim ve sağlığa ayırmış oluyoruz. İnsan merkezli bütçe böyle olur” ifadelerini kullandı.

2017 bütçesinin kamu yatırımları ve reel ekonomiye sağlayacağı imkan ve desteklerle üretimi, ihracatı ve istihdamı arttırmayı amaçladığını söyleyen Şimşek, “14 yıldır faiz ödemelerine ayrılan kaynağı sürekli şekilde aşağı çektik. Topladığımız vergileri faiz ödemelerinde kullanmak yerine milletimizin hizmetine sunduk. 2002 yılında bütçe giderlerinin yüzde 43'ü faiz harcamalarına gidiyordu. 2017 yılında bu oran yüzde 9'un altına inecek. Eskiden her 100 liralık verginin 86 lirası faize giderken, 2017 yılında sadece 11 lirası faiz harcamalarına gitmiş olacak. Kalan kısmını eğitime, sağlığa, yatırıma, tarıma, sosyal yardıma, kısaca halkımızın refahına harcıyoruz. Bütçe disiplini sayesinde bir yandan insanımıza daha fazla hizmet götürürken, bir yandan da kamu borcunu endişe kaynağı olmaktan çıkarttık. Avrupa Birliği tanımlı borç stokunun milli gelire oranı bu yılın sonunda muhtemelen yüzde 32.8'e düşmüş olacak. Bu oran OECD ortalamalarının üçte birinden az, Maastricht Kriterleri’nin yarısı kadardır. Hatta bu konuda Avrupa Birliği 25 ülkesinden daha iyiyiz” dedi.