Metin Lütfi Baydar sakinliği, güler yüzlülüğü ve iletişime açık olması ile partili partisiz herkesin takdirini kazanan bir bilim adamı ve milletvekilidir.

“Hoca” Aydın’da bir ilki gerçekleştirdi ve dört yıllık milletvekilliğinde yaptıklarını  “Gelecek Dünden Başlar” ,alandaki gezi ve ziyaretlerini de “”Yalnız Kalmadık… Yalnız Bırakmadık…” adlı kitaplarda bir araya getirdi.

Çoğu Aydınlı gönlünden onun rektörlükten gelen tecrübe ile kuruluşunu kısa sürede eksiksiz tamamlayacağı düşüncesi ile Büyükşehre Başkan olmasını geçirdi.

Bazıları da olası bir CHP iktidarında veya koalisyon hükümetinde devlet adamı görüntüsünden ötürü onu Sağlık ya da Milli Eğitim Bakanlığına yakıştırdı.

Bu ümitler önseçime kadar devam etti… Hoca önseçimde destek veren bazı makamlara karşı minnet borcu hissetmesinden midir nedir bilinmez o devlet adamına yakışan ağır başlılığı terk etti, başkalarının sözcülüğüne ve meydan savaşçılığına soyundu.

 Ondaki bu değişim beklentisi olanları hayal kırıklığına uğrattı. İlk hatayı da BŞB Genel Sekteri görüntüsü vermekle yaptı.

Hatırlanacağı üzere Özlem Hanım bir yılda BŞB ye denetleme amacı ile 140 müfettiş geldiği ile ilgili bir iddia ortaya attı.

AK Parti üçüncü sıra adayı ve Şanlıurfa Milletvekili Zeynep Karahan Uslu da öyle iddia edildiği gibi sayının 140 değil 14 olduğunu söyledi.

Bu sözler karşısında iddiasını savunmak iddia sahibine veya makam temsilcilerine düşmez mi?

Ama karşı atak güçlü olunca ne Özlem Hanım’dan ne de yerine kimseden bir ses çıktı. Sizin anlayacağınız herkes arazi oldu.

Onların yerine Hoca ortaya çıktı ve mızrağı çuvala sokmaya çalıştı ki, gerçekler karşısında mızrak çuvala sığmadı ve durduk yerde gol yedi… Daha doğrusu Hacivat suç işledi ceremesini Karagöz çekti.

Onun kamuoyundaki devlet adamlığı görüntüsün zarar veren ikinci olay da 19 Mayıs töreninde yaşanan Kent Meydanı Savaşı oldu.

15 Nisanda Vali Yardımcısı Hayrettin Çiftçi’nin başkanlığında yapılan “kutlama komitesi” toplantısına BŞB’yi temsilen Şb. Md. Vekili Osman İrik katıldı.

Ve kutlamaların Kent Meydanı’nda(4.mad) yapılmasına oy birliği ile kararlaştırıldı ve karar BŞB başta olmak üzere ilgili kurum ve kuruluşlara tebliğ edildi.

Günü geldiğinde ise kararın aksine BŞB yetkilileri Gençlik Şöleni yapılacağı gerekçesi ile Meydan’ın büyük bölümünü kutlamalara kapattı. Girişi engellemek için de girişe bir itfaiye aracı koydu. Olay bu…

Devlet adına kutlamadan sorumlu Vali Yardımcısı Hayrettin Çiftçi krizi çözmek üzere Meydan’a geldi. Karşısına asıl sorumlular BŞB Başkanı veya Genel Sekreterlik Yetkilisi yerine “Hoca” dikildi ve Vali Yardımcısı ile ağız dalaşına girişti.

Her türlü izne tek yetkili makamın mülki idare amirliği olduğunu bilmiyormuş gibi ”bu meydanı BŞB yaptı. Kutlama yapmak için ondan izin alınması gerekir” gibi devlet geleneğine uymayan, kişiliği ile uyuşmayan asılsız sözler etti.

Hatırlayanlar bilir…

Geçmişte, 2010 yılı Ağustosunda devrin CHP Milletvekili Fatih Atay, Didim Belediye Başkanı Mümin Kamacı’yı açığa almasına tepki olarak partili belediye başkanları ile birlikte devrin Aydın Valisi Hüseyin Avni Coş’u tanımadıklarına dair bir manifesto yayınladı.

30 Ağustos törenlerinde de Hoca’nın Vali Yardımcısı ile yaptığı gibi Fatih Atay geç geldiğini bahane ederek Vali Bey’le karşılıklı atıştılar.

Bu kavgadan siyaseten güçlü çıkacağını düşünen Fatih Atay kaybeden taraf oldu ve 2011 deki önseçimde ancak beşinci sıraya gelebildi ve kontenjan nedeniyle altıncı sıra adayı oldu.

Bilindiği üzere bu seçimde de seçilmesi zor 4. sıra CHP adayı… Yani Fatih Atay belini henüz daha doğrultmuş değil.

Sizin anlayacağınız devletle meydan muharebesine girişen kim olursa olsun “derin milletten” yediği tokadın sersemliğini kısa sürede üzerinden atamıyor.

Hoca farkında mı bilmem… Parti içinde yükselişini çekemeyen hem de sakalının altında dolaşan birileri kurguladıkları oyunla onu tehlikeli sokak siyasetine çekiyor ve şimdiden önünü kesmeye çalışıyor.

***

                                    Yörük Ali Efe CHP’li miydi?

Aslan İyibağırsakçı adlı müzik yapımcısı “Yörük Ali Efe Türküsünü” CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na uyarlamış.

Dinlemediğimiz için türküyü nasıl iğdiş ettiğini bilmiyoruz ama dediğine göre Kılıçdaroğlu dinleyince kendini Aydınlı gibi hissedecekmiş.

Yağcılık ve yardakçılıkta geldiğimiz noktaya bakın… Buna yeltenen vatandaş nezaketen de olsa Yörük Ali’nin mirasçılarından izin almayı akıl etti mi acaba?

Ayrıca Kılıçdaroğlu’nu hangi özelliği ve başarısı ile Kurtuluş Savaşı Halk Kahramanı Yörük Ali’ye benzetti?

Biz yapımcının dalkavukluğu dışında bir şey bulamadık. İçinizden yoksa Yörük Ali CHP’li miydi, diyenleriniz olabilir.

Tam aksine Demokrat Parti’nin Yenipazar teşkilatının kurulmasına önayak olmuştu. (Fatih Özkurt, Yörük Ali Efe s.164,166)

Burada benim asıl söylemek istediğim kültür değerlerinin kazanç amaçlı siyasi meta haline getirilmesi o esere ilgiyi azaltacağı ve onu zamanla körelteceğidir.

Bu tip rezaletlerin önüne de ancak Kültür Bakanlığı geçebilir.