Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı, Avrupa’yı pençesine alan ekonomik krizle başa çıkmak için etkili bir ‘liderlik’ gerektiğini belirterek, “Üstün liderlik yetenekleri gerektiren tarihi bir anın içinde bulunuyoruz. Bu liderlik olmazsa, kriz olasılıkla daha da derinleşecek ve Avrupa’nın tüm bölgelerini etkisi altına alacak” dedi.

Sabancı, Deutsche Bank tarafından her yıl düzenlenen ve bu sene 11’incisi gerçekleştirilen ‘Women in European Business’ (Avrupa İşdünyasındaki Kadınlar) konferansında onur konuğu oldu. Londra’daki Barbican Center’da gerçekleştirilen ve dünyanın çeşitli ülkelerinden çoğunluğu bankacı yaklaşık 2000’e yakın üst düzey kadın yöneticinin katıldığı konferansta Sabancı, Avrupa’nın içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkışta ihtiyaç duyulan liderlik modelini anlattı.

Küresel krizde gelinen noktanın Büyük Buhran dönemine yol açan olayları ve 1930’ların ilk yıllarını hatırlattığını ifade eden Sabancı, geçen iki yılda kötüye gidişin devam ettiğini belirtti, ancak durumun ‘çok vahim’ olmadığını dile getirdi.

Evde yangın çıkarsa...

Krizden çıkış için liderliğe duyulan ihtiyacın altını çizen Sabancı, gerekli liderlik özelliklerini şöyle anlattı:

“Liderliğin en az 4 koşulu bulunuyor. Avrupa bağlamında konuşalım...

Vizyon: Avrupa’nın geleceği için mutlaka bir vizyon bulunmalı. Liderler ne yönde hareket etmek istediklerini bilmeli.

Kavrama: Liderler fiili olarak, kilit sorun ve engellerin neler olduğunu yeterli bir şekilde kavramalıdır. Tüm teknik ayrıntıları bilmeleri gerekmiyor, ancak temel düzeyde ekonomik ve siyasi gerçekliklere hakim olmalılar. Modern demokraside yüzde 25 işsizliğin kabul edilemez olduğunu kavramalılar. Kriz ve panik hallerinde, Merkez Bankalarının piyasaları sakinleştirmek üzere müdahalelerde bulunma zorunluluğu kavranmalı. Evde yangın çıksa ne yapardınız? Elbette öncelikli endişe yangını söndürmek olurdu. Evi yangına daha dayanıklı bir şekilde yeniden inşa etmek bunun ardından gelirdi.

Yaşlı Avrupa, genç Avrupa!

İyi iletişim: Liderler, hem vizyonlarını hem de stratejilerini aktarabiliyor olmalı. Korkarım ki İspanya bankaları için hazırlanan 100 milyar euro’ya kadarlık kurtarma paketi, bu iletişimin nasıl yapılmaması gerektiğine dair güzel bir örnek olabilir. Hiçbir koşulun duyurusu yapılmadı. Fırsat boşa harcandı ve İspanya’daki alım-satım marjları gerileme yerine rekor seviyede yüksek noktaları gördü.

Güçlü kişisel ilişkiler ve güven ortamı kurulmalı: Liderler ilk üç öğeyi doğru gerçekleştirse de, halen bir “insan etkisi” ihtiyacı olduğu da kesin. Hem zaman içerisinde kilit ortaklarla oluşan güven ortamı hem de kamu görüşü için. İşbirliği ihtiyacı ortaya çıktığında, işleri yürütebilmek için kişisel güven kilit bir rol oynuyor.”

Güler Sabancı, Avrupa’da birleşik ve ortak bir politikaya sahip ortak bir para birimi ve birleşik bir Merkez Bankası’na ihtiyaç duyulduğunu belirtti. “Eğer vizyon, güçlü bir mali disiplinle desteklenen daha güçlü bir euro’ya sahip olmaksa, bu durumda 10-15 yıllık bir sürede güçlü, sağlıklı, varlıklı fakat yaşlı bir Kuzey Avrupa’ya sahip olacağız” diyen Sabancı, bu durumun, genç ve istihdam sıkıntısı çekilen Güney Avrupa ülkeleri için bir fırsat yaratacağını söyledi.

Fırsat ve iyimserlik havası İstanbul’da

Güler Sabancı, konuşmasının ardından sahnede, BBC America Baş Anchor’ı Katty Kay’le bir söyleşi de gerçekleştirdi. Sabancı, şunları söyledi:

“Ben, bir iyimserim. Burada binlerce bankacıyla konuştuğum için biraz daha gerçekçi konuşmak istedim ama, genel olarak baktığımızda, bu krizi atlattıktan sonra tüm dünyayı çok güzel günlerin beklediğini düşünüyorum.”

Katty Kay Sabancı’nın Dünya Ekonomik Forumu’nun geçen ay düzenlediği İstanbul Zirvesi’nde Eşbaşkanlık yaptığını hatırlatarak, bu forumla ilgili gözlemlerini sordu. Sabancı, şunları söyledi:

“Dünya Ekonomik Forumu’nda da gördüm ki, artık dünyada iki farklı dinamik var. Bir tanesi gelişmekte olan ülkelerdeki fırsatlar ve iyimser hava. İki dünya arasında yani anlayış farkı var. İstanbul bu havayı mükemmel temsil ediyor. Diğeri de bunun tam tersi, sıkıntı içindeki gelişmiş ülkeler. Mesela şu anda Londra’daki hava. Ben, bu sebepten dolayı Londra’da en fazla bir, iki gün kalabiliyorum.”

‘Farklı şeyler konuşuyoruz’

Avrupa’daki krizin herkesi etkilediğini, fakat bu etkilerin her yerde farklı olduğunu belirten Sabancı, “Tabii ki Türkiye de euro krizinden etkileniyor. Ne de olsa ihracatımızın yüzde 46’sı Avrupa’ya yapılıyor. Ama Türkiye’de biz daha farklı şeyleri konuşuyoruz. Olumlu bakıyoruz. Yeni fırsatları, yeni yatırımları, yeni yapılacak özelleştirmeleri, eğitimde yapılması gereken reformları konuşuyoruz” dedi.