Toplumda var olduğu ifade edilen kutuplaşmanın müsebbibi kimdir acaba?
Bu soruya doğru cevap verebilmemiz için, kutuplaşmanın kimin menfaatine olduğunu bulmak lazım.

Evvela şunu tespit edelim.
Bu “kutuplaşma” ve doğurduğu “gerilim“milletin menfaatine değildir
Peki, nerden ve kimden kaynaklanmaktadır?
Muhalefet cephesine göre iktidardan ve özellikle de Başbakandan kaynaklanmaktadır.
Bu ithama 17-25 aralıkta iyice su yüzüne çıkan ayrışmadan sonra adına "paralel yapı" denilen kamuoyunun "Gülen Hareketi" olarak da algıladığı kesimde katıldı.
Bu yapıların ortak hedefi AK Parti ve lideri R.Tayyip ERDOĞAN yönetimindeki hükümet.
Bunun için her birinin  ayrı bir gerekçesi var.
MHP tarafından öne sürülen gerekçe; “Başbakan ve Hükümetin milli politikalar takip etmeyip, ülkeyi bölünme noktasına getirmesi, çözüm süreci adı altında bölücü terör örgütüne tavizler vermesidir.”
CHP'ye göre ise “ülke gittikçe otoriterliğe doğru gidiyor.Cumhuriyetin kazanımlarından her gün uzaklaşılarak "laik modern yaşam tarzı” tehdit altına alınıp muhafazakarlaşma yükseliyor.”
“Gülen Hareketi” ise kurumsal yapılarına ,özellikle "Dershanelerin" kapatılması üzerinden karşı çıkmakta, Hükümetin  tutumunu "yok etme planı” olarak tanımlamaktadır.
Her üç yapının da ortak olduğu bir şey var “Yolsuzluklar."
17- 25 Aralık tarihinde yapılan operasyonla hükümetin 4 bakanı ve Başbakanın oğlu ve Halk Bankası üzerinden ileri sürülen bu iddiaları elbette yargı sorgulayacaktır.
Bunu mahkemelere bırakalım.
Hükümet yapılan bu saldırılara rağmen milletten 30 Martta onay aldı.Muhalifler ise alamadı
Gezi olaylarından sonra başlayan "otoriterleşme ve diktatör yakıştırmaları" üzerinden üretilen “toplumsal ayrışma” iddiasıyla hükümet kanadı “hoşgörüsüz, baskıcı bir pozisyonda”gösterimek istendi.
Bize göre zaman zaman kantarın topuzunu kaçırsa da hükümet kanadı bu toplumsal gerilimden bir fayda bekleyemez. Bu kutuplaşmadan fayda umamazdı.
Ama muhalefet için aynı şeyi söyleyemeyiz.
Muhalefet cephesi, sandıkta yenemedikleri Ak Partiyi, töhmet altında bırakmak, bir çatı altında birleşmek için bu yola tevessül etmektedirler. Ak partiden ancak böyle kurtulacaklarını inanmaktadırlar.
Askerlerin darbe ihtimalleri kalmayınca; İlk önce yerel seçimlerde birleşmek için ittifaklar gerçekleştirdiler.Ardından Cumhurbaşkanı seçiminde tercihi halka bırakmadan "Çatı Aday" formülüne sarıldılar.
Ak partiyle hesaplaşmak isteyen "Gülen Hareketi" ise, bu oluşuma lojistik destek sağlamaktadır.

"Gülen Hareketini" bu işin dışında tutarsak siyasi partilerimizin bu yola tevessüllerini zorunlu kılan sebep kendi kusurlarıdır.
Bu güne kadar hiç bir seçimde seçmenin huzuruna projeler ve somut öneri getirmediler.

Eksikliklerini popüler isimler üzerinden ve “kutuplaşma gerilim” suçlamalarıyla "Öfke ve korku üreterek" örtmeye çalıştılar.
Bu durumda seçmen muhalefete oy verecek bir neden görememekte, 12 yıldır aldığı hizmetlere göre oyunu kullanmakta, Hükümete desteğini artırmaktadır.
Bize göre toplumda “kutuplaşma ve gerilimi” sebebi muhalefet cephesidir
Hükümet kronikleşen her sorunu el attığında muhalefet o sorun etrafında direnç oluşturmakta, toplumsal muhalefeti sokağa çağırmaktadır.Sokak hareketleriyle hükümeti zora sokmak derdindedir.Sokağa hakim olmak isteyen Hükümet zorbalıkla suçlamaktadır. 
Muhalefete tavsiyemiz; bu topraklarda birlikte yaşıyoruz ve yaşayacağız.
Siyaset topluma "korku,şiddet" değil "umut, heyecan" vermelidir. 
Milletin “seçme ve temyiz gücüne” inanmalıdır.

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınkonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

facebook.png twitter.png

 
habericiuygulamalar.jpg