Aydın’ın her köşesi tarihtir. Meşhur bir siyasetçinin dediği gibi; “Yüce Rabbim Aydına verdikçe vermiş”. Nereyi kazarsanız kazın, bir tarihi buluntuya rastlarsınız. İşte Anaia (Kadı Kalesi) öyle bir yer. Eskiden burası için Ortaçağ Kalesi kalıntısı denirdi. Ama kazılar başlayınca katman katman bir tarihin olduğu görüldü.

Anaia (Kadı Kalesi), Kuşadası ilçesi, Hacıfeyzullah Mahallesi’nde bulunmaktadır. Yoğun yazlık yerleşmeler arasında sıkışıp kalmıştır. Neredeyse Cincin Kalesinde olduğu gibi üzerine bile evler yapılacakmış. Kadı Kalesi, Anaia höyüğü üzerinde kurulan ortaçağ kalesidir. Höyükte ilk yerleşim Geç Kalkolitik Çağa (MÖ 4000-3000) gitmektedir. Anaia, MÖ II. binde Hitit-Miken ilişkileri için önemli bir merkezdir. Kadı Kalesi, limana hâkim, Samos Boğazını denetleyecek bir konumda yer almaktadır. Bizans Dönemi için Tarihçi Gregoras, XIII-XIV. yüzyıllarda önemli bir ticaret kenti olan Anaia’nın, 1298 yılında Türklerin eline geçtiğini belirtmektedir.

anaia-hitit-heykelcigi.jpgAnaia (Kadı Kalesi), Kazılarına çok yakın tarihte (2001) başlamıştır. Uzun süre unutulmuş ve hak ettiği ilgiden yoksun kalmıştır. Üzerinde yer aldığı höyük ile birlikte Kuşadası’nın kültürel mirasının en önemli parçalarından birisidir. Kazı çalışmalarına Kuşadası Belediyesi önemli destekler vermektedir. Çalışmalar kültür ve Turizm Bakanlığı desteği ile Ege Üniversitesi tarafından yürütülmektedir.

Anaia (Kadı Kalesi), Kalkolitik Çağdan, Bizans'a kadar çok geniş bir zaman aralığında zengin buluntular vermiştir. Aynı zamanda höyük Batı Anadolu arkeolojisi için önemli bir merkez konumundadır. Kazılar sur içinde ve sur dışında olmak üzere iki ana sektörde yürütülmektedir. Kale dışında yapılan çalışmalarda, bir manastır kompleksine ait olduğu düşünülen kilise ve ekleri ortaya çıkartılmıştır. Bunun dışında, Bizans dönemine ait olduğu düşünülen işlikler, sarnıçlar, dini yapının etrafında dağılım gösterdiği görülmüştür.

Kale içinde yapılan diğer çalışmalar ise, güney ve batı yönde, surların hemen gerisinde devam etmektedir. Bu çalışmaların amacı, iç kesimdeki yerleşimin ortaya çıkartılmasıdır. Çalışmalar sırasında batı yönde, 1. Dünya Savaşında yapılmış tabyalar ile karşılaşılmıştır. Kazı tarihçesi çok eski olmamasına karşın ortaya çıkarılan bir mescit ve Hitit döneminden bir bronz figürün ile birlikte yapının sadece bir Ortaçağ savunma yapısı olmadığını ortaya koymuştur. Buradaki yerleşimin kalenin yapılış tarihinden çok daha eski olduğu bilinmektedir ve yerleşimin antik kaynaklarda bahsi geçen Samos’a bağlı Anaia’dır.

Anaia adının Amazonlardan geldiğine inanılmaktadır. Kadı Kalesi höyüğü erken antik dönemde Güvercinada gibi kıyıya yakın küçük bir kayalık olmalıdır. Çevresinde tatlı su kaynakları ve korunaklı limanları ile günümüzdekilerden çok farklı bir görünüme sahip olduğunu düşünmek mümkündür. Nitekim kazılar sırasında ele geçirilen çanak - çömlek buluntuları buradaki yerleşimin son Kalkolitik çağa yani M.Ö. 4000 yıllarına tarihlendirilmektedir.

Hem kazılarda ele geçen Hitit heykelciği, hem de kuruluşunu Anaia adlı bir Amazon kraliçesine bağlayan efsaneler Hititlerin buradaki varlığını ve bölgenin Hititler için stratejik önemini doğrulayan bulgulardır. Höyükte bulunan çanak-çömleğin yoğunluğu, Anaia’daki yaşamın daha sonraki dönemlerde de sürdüğünün kanıtlarıdır.

Verimli alüvyon arazisi M.Ö. 7 yy.’dan itibaren Samos’ un ilgisini çekmiş olmalıdır. Anaia’nın adına M.Ö. 5. yy. ilk yarısında Attika-Delos birliğine vergi verenlerin yer aldığı listede rastlanır. Bu yüzyılın ikinci yarısında ise Pelopennes savaşları sırasında küçümsenmeyecek bir rol oynamıştır.

Kazı alanındaki mezar taşları M.S. 2.-3. yüzyıllara aittir ve Roma çağı Anaia’da bir Hera Tapınağı olduğuna işarettir. Hristiyanlığın 4. yy. sonuna doğru resmi din olarak kabul edilmesinden sonra Anaia bir piskoposluk merkezi olur. Stratejik bir liman kenti olması Ege denizinde çıkarları olan bütün büyük güçleri buraya çekmiştir.

Türklerin 12. yy. dan itibaren Batı Anadolu’ya yaptıkları akınlar, Anaia’nın da Kommenoslar hanedanı tarafından bugünde kalıntıları çok net görülen bir surla çevrilmesine yol açmıştır. 13. Yüzyılda baş piskopaslığa yükselen Anaia, Bizans topraklarının büyük bir kısmı Türklerin eline geçmesi üzerine Bizans’ın batı Anadolu’daki gümrük kapısı olmuştur. Özellikle Orta Bizans döneminde, limanı denetleyen etrafı sivil konutlarla dolu bir kale kent, içinde çeşitli alanlarda üretim yapılan bir ticaret merkezi ve başkent Konstantinopolis’le yarışan bir limana sahiptir. Kalenin içinde 2005 yılında açılan bir kilise-manastır kompleksi savunma yapılarında bulunan şapellerden çok daha anıtsaldır.

Anaia (Kadı Kalesi) kazı alanında kazılacak daha çok yer var. Bu kazıların tamamlanması ile ortaya önemli bir ören yeri çıkacak, Kuşadası dünya ölçeğinde bir değere kavuşacaktır. Kuşadası Belediyesi’nin burada Meclis Toplantısı yapmasının ve kazılara destek vermesinin ana amacı da budur. Elbette bu desteğe Kuşadası’nın sivil toplum örgütlerinin de destek vermesi önemlidir. Ayrıca destek verenlerin en başında da Aydın Büyükşehir Belediyesi olmalıdır.