Kurtulmuş, Afitab Kültür Merkezi"nde düzenlenen HAS Parti 1.

Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı"nın açılışında yaptığı konuşmada, partilerinin hızlı ve güçlü bir şekilde siyasi hayatına başladığını anlattı.

Her hafta bir ili ziyaret edeceklerini ve şubat ayının sonuna kadar da tüm Türkiye"yi dolaşmayı planladıklarını belirten Kurtulmuş, daha sonra da genel seçim çalışmalarına başlayacaklarını ifade etti.

Bütçeyle ilgili TBMM"de yapılan görüşmeleri eleştiren Kurtulmuş, bütçenin bu yıl da yeterince tartışılmadığını savundu. İşçi, memur ve çiftçilerin devlete kişi başına ödedikleri vergiyle, devletten yararlanma rakamlarını içeren bir tabloyu gösteren Kurtulmuş, "Türkiye"de vergiyi en az veren kesimin, en çok kazanan kesim" olduğunu öne sürdü.

Numan Kurtulmuş, "Dünyanın hiçbir yerinde böylesine bir bütçe olmaz.

Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre halkın yüzde 22"si açlık, yüzde 83"ü de yoksulluk sınırı altındadır. Madem gelişiyorsak bu, işsizliğin, fakirliğin sebebi nedir? Bu bütçe adaletli bir bütçe değildir. "Nereden bulursanız bulun tüketin, ben de sizden vergi alayım ve dolayısıyla bütçeyi oluşturayım" mantığıyla oluşturulmuş bir bütçedir. Çok kazanandan değil bulabildiğinden ve tüketimden elde edilen bir bütçedir. Kalkınmaya sağlayacak bir bütçe değildir.

Çok az sayıdaki rantiyeciği kalkındırma bütçesidir" diye konuştu.

-"HİÇBİRİMİZ KENDİ ANA DİLİMİZİ SEÇMEDİK"-

Demokratik özerlik ve iki dil tartışmalarına da değinen Kurtulmuş, Türkiye"de her kesimin görüşlerinin makul biçimde tartışılması taraftarı olduklarını söyledi.

Kürt sorunu ve iki dil tartışmalarıyla ilgili çözümün mutlaka TBMM çatısı altında bulunması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, "iktidar ve muhalefet partilerinin demokratik açılım konusunda doğru adımları atamadıklarını, bunun yerine bu konuyu çözümsüzlük içerisinde bıraktıklarını" ileri sürdü.

Türkiye"nin resmi dilinin Türkçe olduğunu, bunun dışında başka bir resmi dilin kullanılmasının Türkiye"nin menfaatlerine uygun olmadığını belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ancak biz ana lisanlarının ana sütü kadar helal olduğuna inanan insanlarız. Çünkü biz dinlerin ve dillerin farklılığının yaratılışın hikmetinden birisi olduğuna inanan insanlarız. Hiçbirimiz kendi ana dillerimizi seçmediğimiz gibi, hiçbirimiz hangi ırktan, renkten olacağımızı da seçmedik. Dolayısıyla resmi dil Türkçe olmak şartıyla bu topraklardaki her yurttaşın kendi ana dilini öğrenmesi, kendi ana kültürünü, milli kültürünü, etnik kültürünü öğrenmesi ve bunları öğrenmek için her türlü imkana sahip olması, ana dilinin konuşulması önündeki bütün engellerin kaldırılmasından yanayız. Bu çerçevede eğitim dili Türkçe olmak şartıyla Türkiye"de Kürtçe ve diğer dillerin seçmeli ders olarak okutulması, hatta kültürlerin ve folklorik birikimlerin de seçmeli ders olarak okutulmasının da hiçbir mahsur teşkil etmediği kanaatindeyiz.

Dolayısıyla Türkiye, ana dilde eğitim meselesini ve dilin serbest kullanımını anayasal güvence altına almak ve resmi dilin, eğitim dilinin resmen Türkçe olduğunu da pekiştirmek durumundadır. İnsanlar kendi dillerini konuşursa Türkiye bölünmez, insanlar kendi dillerini konuşmak önünde engellerle karşılaşırsa bu bölünme senaryoları yazanların ekmeğine yağ sürer, onların değirmenine su taşır."

-"ÇANAKKALE RUHU, BİR ÖZGÜRLÜK, KARDEŞLİK, ADALET ŞARKISIDIR"-

Türkiye"de her ilin kendilerini ciddi bir şekilde yönetecek kararları alması, bunun için Ankara"yı zorlamaması gerektiğini belirten Kurtulmuş, bunun sadece etnik meselelerin çözümü için değil Türkiye"de kamu reformu için de gerekli olduğunu ifade etti. Kurtulmuş, illerin denetimi için de Yerel Yönetimler Bakanlığı kurulması gerektiğini söyledi.

Kürt sorunun çözümü için sadece bir bölgeye ya da etnik yapıya yönelik sözler söylemenin sorunun kalıcı olarak çözmeyeceğini belirten Kurtulmuş, bu aksaklıkların altında Türkiye"nin anti demokratik yapısının yattığını öne sürdü.

Kurtulmuş, "100 yıl önce 72 düvele karşı Çanakkale"de gerçekleştirdiğimiz bir mücadele vardı. Bu mücadelenin Türkçe ağıtları var ama bu mücadelenin Kürtçe yazılmış ağıtları da var. Çanakkale Zaferi"nde Arnavutça, Azerice yazılmış destanlarımız da var. Çanakkale"de omuz omuza savaşanlar, Çanakkale"de yürek yüreğe zafere koşanlar ne din tartışması yaptılar, ne dil tartışması yaptılar. Herkes dilini konuşur, herkes dinini en güzel şekilde yaşardı. Ne kimse asimilasyondan bahseder, ne kimse ayrılık şarkısı söylerdi.

Şimdi de Türkiye"nin ihtiyacı olan budur. O ruhu yeniden kazanmak, yeniden aynı medeniyetin, aynı coğrafyanın ve aynı ülkenin insanları olduğumuzu bilerek, bu ülkeyi bir esenlik yurdu haline getirmekten geçiyor. Çanakkale ruhu, tarihte kalmış bir destandan ibaret değildir. Bugün de canlılığını koruyan, bugün de kendisinden kazanım elde edeceğimiz bir özgürlük şarkısıdır, bir kardeşlik şarkısıdır, bir barış şarkısıdır, bir adalet şarkısıdır" diye konuştu.

-"AKARYAKIT ZAMLARIYLA İLGİLİ MİLLETLE DALGA GEÇİLİYOR"-

Wikileaks belgelerine de değinen Kurtulmuş, yayınlanan bazı belgelerin tutanaklardan oluştuğunu, bunları önemli bulduklarını belirtti. Bu belgelerin unutturulduğunu iddia eden Kurtulmuş, Wikileaks belgelerine göre, helikopter ihalesinin Amerikan firması tarafından kazanılacağına ilişkin sözlerin verildiğini ileri sürdü. Kurtulmuş, ayrıca CHP ve MHP"nin neden bu konuya hiç değinmediklerini sordu.

Akaryakıt zamlarına değinen Kurtulmuş, hükümetin 3 kuruş indirim yapmasının ardından, dün 8 kuruş zam daha yapıldığını belirtti. Zamların, otomatik fiyatlandırma yapıldığı için geldiği yönündeki sözleri de eleştiren Kurtulmuş, "Be insafsızlar bu fiyatların içindeki yüzde 70-75"e varan vergileri de dünya piyasası, serbest piyasa mı size emrediyor? Bu hükümeti 30 yıl sonra inceleyenler liberal mi, komünist mi anlamayacaklar. İşine geldiğinde liberal, vergi almaya geldiğinde komünist gibi davranıyor" diye konuştu.

Mavi Marmara"ya yönelik İsrail saldırısında insanlık suçu işlendiğini kaydeden Kurtulmuş, İsrail"de meydana gelen yangın sonrasında Türkiye"den yardım gönderilmesini eleştirdi. Kurtulmuş, İsrail"in saldırısı karşısında Türkiye"nin geri adım attığını, Gazze ile ilgili sadece imaj düzeltmeye çalıştığını savundu.

Uluslararası kara sularında yapılan saldırının Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerini de ilgilendirdiğini ifade eden Kurtulmuş, ancak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından açılan bir dava bulunmadığını belirtti.