Soğuk Savaş’ın iki kutuplu dünyası, Demir Perde’nin yıkılmasının ardından yerini çok kutupluluğa bıraktı. Peki, bölgesel çatışmaların giderek tırmandığı, bu süreç nereye varacak?

Deutsche Welle'nin analizine göre Çin’in baş döndürücü yükselişi, Rusya’nın yeniden güçlenişi, Hindistan, Brezilya, Türkiye gibi bölgesel güçlerin artan nüfuzu… Dünya düzeni yeniden değişiyor. Bilim insanları ise gelecekteki jeopolitik düzenin nasıl olacağını tartışıyor.


'Euro Bölgesi parçalanabilir'

Euro Grubu Başkanı Jean-Claude Juncker, “Euro Bölgesi parçalanabilir” uyarısında bulundu. Açıklama Almanya'da tepki yarattı.


Küreselleşmenin bedeli

Alman ekonomi bilimci Helmut Reisen, “Korkarım ki yeniden iki kutuplu bir dünyaya doğru yol alıyoruz” diyor ve geleceğin kutuplarını ABD ile Çin olarak görüyor. Reisen bu görüşüyle, dünyanın çok kutupluluk dönemine girdiğini düşünen çok sayıda bilim insanından ayrılıyor. Genel geçerli görüşe göre bu çok kutuplu dünyanın aktörleri ABD ve AB’nin yanı sıra ‘yeni şekillendirici güçler' olarak nitelendirilen BRICS ülkeleri yani Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika. Bu ülkelerin yanında bölgesel güçler olarak ağırlığını artıran Türkiye, Endonezya ve Meksika da bulunuyor.

Bu ülkelerin ortak özelliği ekonomilerindeki büyük dinamizm ve uluslararası politikada artan nüfuzları. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı OECD'nin Kalkınma Merkezi Araştırma Direktörü Helmut Reisen, “Yeni şekillendirici güçler, kalkınmanın eşiğindeki büyük ülkeler. Bunlar, ekonomideki başarıları, ama aynı zamanda Amerikalıların siyasî ve ekonomik taleplerinden bağımsız tutumları ile dünya düzenini değiştiren güçler" diyor.

'Almanya ve yeni şekillendirici güçler'

Reisen, bu yeni güçleri birleştiren en önemli faktörün, ABD ve Batı'ya karşı oluşturdukları cephe konumu olduğunu belirtiyor ve bunun dışındaki konularda çıkarların birbirinden çok farklı olduğunu kaydediyor. Bu bağlamda Rusya ve Brezilya gibi hammadde ihracatçısı ülkelerin çıkarları, Çin ve Hindistan gibi hammadde ithalatçısı ülkelere göre büyük farklılıklar gösteriyor. “Almanya ve yeni şekillendirici güçler” adlı araştırmasını kısa süre önce yayınlayan ekonomi bilimcisi Robert Kappel de yeni güçlerin homojen bir grup olarak algılanamayacağını ancak BRICS ülkelerinin farklı çıkarlarına karşılık benzer bir siyasî tarzı paylaştığını kaydediyor. Kappel'e göre, bu ülkeler politikalarını pragmatizm temeline oturtuyor, muhatap ülkelerin idaresine karışmadan son derece çeşitli siyasî sistemlerle işbirliği yapıyorlar. Leibniz Küresel ve Bölgesel Araştırmalar Enstitüsü'nün eski direktörü Kappel, bu yeni güçlerin nüfuzundaki muazzam artışın sırrını, ‘güçlü ekonomik büyümeyle yaratıcı ve yenilikçi işbirliği tekliflerinin kombinasyonu” olarak açıklıyor.

OECD Kalkınma Merkezi Araştırma Direktörü Helmut Reisen
Alman ekonomi bilimci Helmut Reisen da Çin'in Afrika politikalarının bu pragmatik yaklaşıma güzel bir örnek oluşturduğu görüşünde: “Çin Afrika'nın ve aynı zamanda kalkınmanın eşiğindeki diğer ülkelerin gelişimine çok olumlu etkide bulundu. Bürokratik yükü ağır, büyük konferanslar yerine saha çalışmalarına ağırlık verdi, örneğin altyapı projeleriyle doğrudan yerinde etki gösterdi.”

Çin'in gücü

Alman hükümeti de dünyada etkisini giderek artıran bu yeni güçlerin farkında. Alman dış politikasını yeni koşullara adapte etmeyi hedefleyen strateji şubat ayında kamuoyuna ilan edilmişti. Çok kutuplu düzeni dış politik gündemin temeline oturtan Alman hükümeti, bu ülkelerle işbirliğini güçlendirme yoluna gidiyor.

Ancak Helmut Reisen'a göre bu temel sağlam çıkmayabilir. Çin'in ezici gücü karşısında dünyanın daha ziyade iki kutuplu bir düzene doğru yol aldığına işaret eden Reisen, ABD'nin de çok kutuplu bir dünyada güç kaybetmektense iki kutuplu düzeni tercih edeceğini ve bu yolda elinden geleni yaptığını belirtiyor.

Reisen, “Öncü konumu kaybetmek Amerikalılar için çok zor bir durum. Çok kutuplu bir dünyada yapıcı rol oynarlarsa bir şansları olabilir. Ama son bir yılda gördüğüm, sadece çok katı Çin karşıtı eylemler" ifadelerini kullanıyor.
Reisen, Avrupa ve diğer şekillendirici güçlerin dünya politikalarındaki rolünün ise son derece sınırlı olacağı görüşünde. (Deutsche Welle Türkçe)