Bayram sevincimize gölge düşürmemek için dört günlük Kurban Bayramı süresince yediklerimize dikkat etmemizde fayda var. Unutmamalıyız ki; dikkatsiz ve aşırı beslenme, gaz sıkıntısı, hazımsızlık, mide bulantısı, tansiyon yükselmeleri ve baş ağrısı gibi sağlık problemlerine yolaçabilir 

Bayramda sayıca az öğünler ile yüklemeler yapmak yerine az az sık sık beslenmeliyiz. 

Malum, bayram Kurban Bayramı! Dolayısı ile bu dönemde tüketilen et miktarı artabiliyor. Yeni kesilmiş,taze bir etin sindirimi çok zor olup hazımsızlık yaratabilir. Yeni kesilmiş  hayvanların etlerindeki sertlik pişirme ve sindirimde zorluk yaratabilir. Dolayısıyla buzdolabında 1-2 gün bekletilmiş eti tüketmek sindirimsistemi rahatsızlıklarına bir miktar engel olacaktır.  

ETİ NASIL PİŞİRELİM?

Farkında olarak ya da olmayarak arttırdığımız et tüketimini sağlıksız pişirme yöntemleri ile daha da tehlikeli bir hale getirmemeliyiz. Yeni kesilmiş hayvanın etini ızgara şeklinde pişirmek, ette bulunan bazı parazitlerin insana geçme olasılığını arttırır. Bu etleri küçük parçalara ayırıp haşlayarak ya da sebze ile pişirerek parazitlerin insana geçme olasılığını önleyebiliriz. Kızartma, kavurma, hamur işleri gibi kalorisi yüksek ve mideyi zorlayabilecek besinler yerine; bu dönemde daha hafif ve pişirme yöntemi haşlama ya da az yağlı tarzda olan besinleri tercih etmemiz olası sağlık problemlerinden en az etkilenmemizi sağlayacaktır. 

KUYRUK YAĞI, TEREYAĞ KULLANMAYIN

Etle yapılan yemekler kendi yağı ile pişirilmeli ve ilave yağ eklenmemeli. Özellikle kuyruk yağı veya tereyağının et yemeklerinde kullanılmasından kaçınılmalı. Etler ızgarada pişirilirken, etle ateş arasındaki uzaklık eti yakmayacak ve 'kömürleşme' sağlamayacak şekilde ayarlanmalı. 

Yüksek ateş yüzeydeki proteinleri birdenbire katılaştırır ve ısı etin iç kısmına ulaşamaz. Bu nedenle etlerin iç sıcaklığı en az 75 ºC olmalı. Çok yüksek ısı, etin dış yüzeyinin yanmasına ve su kaybının fazla olmasınayol açarak besin öğesi kaybını artırır. Etlerin haşlanarak pişirilmesi, sağlıklı olmasının yanı sıra ette olması muhtemel 'bağırsak parazitlerinin' insana bulaşmasını da büyük ölçüde engeller. 

SIĞIR TENYASINA DİKKAT

Kesilen etlerin 'çiğ veya az pişmiş' olarak tüketilmesi önemli sağlık sorunlarına yol açar. Etlerin 'çiğ yada az pişmiş' olarak tüketimi sonucu, hayvanlardan insanlara bir çok hastalığın bulaştığı unutulmamalıdır. Bu hastalıklar; hamile bayanlarda düşüklere yol açan 'toksoplazmozis' ile insanların vücutlarında yıllarca yaşayabilen ve yedikleri besinlere ortak olarak onları zayıf düşüren, iş gücünü çok olumsuz etkileyen 'sığır tenyası'dır."

ETLERİN SAKLANMASI

Kurban etleri, büyük parçalar şeklinde değil, birer yemeklik olacak şekilde küçük parçalara ayrılarak buzdolabı poşetine veya yağlı kağıda sarılmalı ve buzdolabının buzluk kısmında veya derin dondurucuda saklanmalıdır. Bu şekilde hazırlanan etler, -18 derece derin dondurucuda 3 ay süreyle saklanabilir. 

ÇÖZÜLEN ETİ TEKRAR DONDURMAMAYIN

Etler kolaylıkla bozulabilen potansiyel riskli besinlerdir. Etlerin dondurulduktan sonra tekrar çözünmesi bazı 'mikroorganizmalar' için üreme ortamı oluşturur ve bu da sağlığımızı tehdit eder. Çözünen et hemen pişirilmeli ve tekrar dondurulmamalıdır. 

SICAKTA ÇÖZÜNDÜRMEK TEHLİKELİ

Etlerin, 'oda ısısında açıkta bırakılacak şekilde değil', yine buzdolabının alt bölmesinde çözünmesi sağlanmalıdır. Derin dondurucuda saklanan etin buzdolabının sebzelik kısmının üstüne konularak çözünmesi beklenebilir. Etin çabuk çözünmesi amacıyla uygulanan kalorifer, soba üzerinde çözünme, oda sıcaklığında bekletme gibi yöntemler, insan sağlığı açısından tehlikeli sonuçları da beraberinde getirmektedir.

BAYRAM SOFRASI
 
İkram amaçlı sunulan her tatlıyı kabul etmeyerek, aralarında en hafif olan sütlü ve meyveli tatlıları tercih etmek yine sağlıklı birer seçim olacaktır. Hamur tatlılarından yemek zorunda kalırsak miktarını az tutmakta fayda var.
Bayramda  artan kahve ve çay tüketimi aşırı miktarlarda alındığında uykusuzluk, mide problemleri ve kalp ritim bozukluklarına neden olabilir. Bu tür içecekleri dikkatli tüketmeliyiz. Yine aynı şekilde fazla miktarlarda tüketilen çikolata da benzer problemleri yaratabilir.

Tek yönlü beslenmek yerine, gün içinde  tüm besin gruplarından ( süt-yoğurt-et-sebze-meyve-yağ gibi...) yeterli ve dengeli miktarlarda  almalıyız. 

Diyabet hastaları, kalp hastaları, mide rahatsızlığı olanlar, tansiyon hastaları ve böbrek yetmezliği olan hastaların ise varolan diyetlerini bozmamaları gerekmektedir. Bu grupta yer alan hastaların özellikle et tüketimlerinde sınırlama yapmaları ve kırmızı etten uzak durmaları gerekmektedir.

BİR BAYRAM KLASİĞİ: ÇİKOLATA

"Çikolata besinlerin Prozac'ıdır"  Deborah Waterhouse

Bir bayram klasiğidir çikolata.Hem kim sevmez ki onu ? Dozunda bırakılırsa vücudumuz için sağlayacağı faydalarından da yararlanabiliriz aslında.

İşte pek çok yönüyle çikolata !

-Çikolata kelimesi Aztek dilinde; kakao çekirdeklerinin gürültülü bir şekilde havanda dövülmesinden dolayı, "gürültü" anlamına gelen "choco" ve "su" anlamına gelen "atle" kelimelerinden türemiştir.
-Öncelikli olarak gerçek çikolatanın bitter çikolata olduğunu bilmemizde fayda var.
-Çikolata yiyen insan kendini iyi hisseder ve depresyon bulguları azalır. 
Çünkü; 

♦ Feniletilamin içeriği sayesinde endorfini artırır. (Aşık olunduğunda hissedilen hissi sağlar!) Bu madde sucuk ve peynirde de oldukça yoğun miktarda vardır. Ama sucuk ve aşk bana çok sevimli gelmedi doğrusu:

♦ İçeriğinde bulunan teobromin ve kafein, geçici canlandırma sağlar, vücuda enerji verir ve optimal beyin mutluluğu sağlar.

KALP KRİZİNİ ÖNLER

-Antioksidanlarla yüklü olan çikolata ağzına adar polifenol diye adlandırılan ve içinde procyanidin, epicatechin, cateshin olan antioxidant (kanser karşıtı) bileşenlerle doludur. Meyve sebze  ve çayda da polifenol vardır ama kakao ve çikolatada  çok yoğun miktarda bulunmaktadır. Polifenol aynı zamanda pıhtılaşmayı engeller ve kalp krizlerine karşı korur.

"Siyah çikolatada bulunan Flavanoid'in tansiyonu düşürücü etkisi vardır.

GÜNDE 1-2 MADLEN YENEBİLİR

Aslında çikolatayı zararlı hale getiren eklentileridir;  yani  şeker, krema, boya maddeleri vsÖ Yine aynı şekilde, kakao ve çikolata kolestrol içermez. Sütlü çikolata ve beyaz çikolata ancak çok az miktarlarda içerirler ve bu da eklenmiş olan süt yağlarından dolayıdır. 

"Günde 30 gram bitter çikolata (%70 kakao içeren, yani bitter) tüketimi vücuda önemli miktarda polifenol sağlayabilir ve böylece kadiyovasküler hastalıklar ve kanserin önlenmesine yardımcı olabilir. Hiçbir besin değeri olmayan şekerli ve kremalı  abur cuburlar yerine günlük 1-2 madlen kadar bitter çikolata tüketilmesi  kronik hastalıkların önlenmesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir. 

Hayatımızın her aşamasında olduğu gibi bayramlarımızda da "Beslenmemizde toksik olanın doz olduğunu" hatırlatarak daha nice keyifli bayram sofraları dilerim.

Bayramınız kutlu olsun..

Uzman Diyetisyen Banu TOPALAKÇI /Bugün