Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Ahmet Şık"ın kitap taslağının toplatılmasıyla ilgili, "Bizim dahil olmadığımız, bizim yetkimiz olmayan bir takım kararların, tasarrufların bedelini biz ödüyoruz. Bu soruların muhatapları biz oluyoruz" dedi.

Bakan Günay, Avusturya Büyükelçiliğince kendisine "Büyük Altın Şerit Şeref Madalyası" verilmesi dolayısıyla Anadolu Medeniyetleri Müzesi"nde düzenlenen tören sonrasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Günay, bir gazetecinin "Ahmet Şık"ın kitap taslağının toplatılmasıyla ilgili neler düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine, şunları söyledi:

"Türkiye"de demokrasinin çıtasının söz, düşünce, ifade hürriyeti ölçütlerinin yükselmesini içtenlikle savunan bir Hükümet üyesiyim. Geçen yıl ağustos, eylül aylarında yaptığımız anayasa tartışmaları ve halk oylamasında da
biz içtenlikle bu çıtayı yukarıya yükseltmeye çalıştık. Ama Türkiye"de biliyorsunuz modern bir anayasa sistemi olarak yasama yürütme ve yargı ayrılığı var. İyi işler herkesin kendi hanesine yazılıyor ama özellikle yargı alanındaki
tartışmalı, kaygı verici, sorgulanması gereken işler de Hükümetin hanesinde sorguya tabi tutuluyor."

Bu soruların muhatabının yargı mensupları olduğuna işaret eden Bakan Günay, "Ben yürütülen genel ismi Ergenekon olan soruşturmayı demokrasiye karşı bir eylemli kalkışma başlığı altında son derece önemsiyorum. Ciddi anlamda cumhuriyet tarihinin kendisiyle yüzleşmesi, sivilleşmesi, demokrasinin
kurumsallaşması açısından çok önemli bir gelişme olarak görüyorum. Bu sorguyu, bu soruşturmayı içinden çıkılmaz hale getirecek olan, başka sorulara muhatap kılacak olan, soruşturmanın genel ve temel niteliğini bir anlamda sulandırma ve savsaklama görüntüsü oluşturabilecek olan her türlü gelişmeyi de dikkat ve kaygıyla izliyorum" dedi.

Kendisinin hukukçu olduğunu ve bilmediği bir dosya konusunda kesin kanaat söylemeyeceğini belirten Günay, şunları kaydetti:

"Ayrıntıları bilmiyorum. Yargı, mahkeme kararı alarak bir yasa dışı örgüt belgesi aradığını söylüyor. Ama bunun bir kitap yasaklama görüntüsü vermesi ülke demokrasisi açısından hepimiz için sıkıntı verici durumdur. Yargının bu
tasarruflarının bir anlamda bedelini biz ödüyoruz. Bizim dahil olmadığımız, bizim yetkimiz olmayan bir takım kararların, tasarrufların bedelini biz ödüyoruz. Bu soruların muhatapları biz oluyoruz. Bence bir an önce yargının bu konuları herkesin ikna olacağı şekilde karara bağlaması, doğruyu yanlıştan, suçluyu suçsuzdan ayırması ve bir günlük bile olsa herhangi birinin haksız tutuklu olmasının sona ermesini sağlaması hepimizin beklediği bir sonuçtur."