Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, hekimler arasında, ani gelişmiş ve ateşle seyreden bir hastalıkta 'her ihtimale karşı' antibiyotik verme anlayışının öne çıktığını belirterek,Türkiye'de antibiyotik kullanımıyla ilgili hekim yaklaşımlarının optimal olmadığını söyledi.

Hekimler arasında, ani gelişmiş, ateşle seyreden bir hastalıkta viral ve bakteriyel ayrımı yapmaksızın ya da bu ayrımı klinik olarak yapmanın güç olacağı, yanılma durumunda hastanın riske edileceği varsayımıyla 'her ihtimale karşı' antibiyotik verme anlayışının öne çıktığını ifade eden Prof. Dr. Özlü, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hekimi bu yaklaşıma iten çeşitli sosyal nedenlerimiz mevcuttur. İnsanımızın hekime ulaşımındaki yetersizlik, kış mevsimlerinde kırsal alanlarda ulaşımın zaman zaman kesilmesi, sonradan ortaya çıkabilecek ikincil bakteriyel enfeksiyonları fark edip hekime gelebilecek hasta sayısının azlığı, zeminde bulunan KOAH, kalp yetmezliği, şeker hastalığı gibi kronik hastalıkların bakteriyel ikincil enfeksiyonları kolaylaştırması ve bu hastalarda bakteriyel enfeksiyonların tanısındaki gecikmenin kötüye gidiş ve ölümle sonuçlanması gibi ülkemize has koşullar da hekimleri bu konuda irrasyonel davranmaya itmektedir."

Prof. Dr. Özlü, antibiyotik kullanımı gereken bakteriyel enfeksiyonlarda, hekimlerin, etkene yönelik dar spektrumlu antibiyotikler yerine, daha geniş spektrumlu antibiyotikleri tercih etmelerinin sakıncalı olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Bu durum antibiyotiklere direnç gelişmesi, tedavi maliyetlerinin artması, hastanede kalış süresinin uzaması, enfeksiyon hastalıklarında sakatlık ve ölüm olasılığının artması gibi kötü sonuçlara yol açacaktır. Türkiye'de antibiyotik tüketimi, Avrupa ülkelerine kıyasla çok daha fazla. Dünyada ilaç tüketimindeki sıralama kalp-damar sistemi, merkezi sinir sistemi, metabolizma ve sindirim, solunum sistemi ilaçları ve antibiyotikler şeklindeyken ülkemizde ilk sırada antibiyotiklerin tüketildiği, solunum sistemi, kalp-damar sistemi, metabolizma ve sindirim ilaçları ve merkezi sinir sistemi ilaçlarının bunu izlediği görülmektedir."

Sosyal Güvenlik Kurumunun devreye girmesi ve antibiyotik reçetelemede getirilen kısıtlamalara rağmen Türkiye'de antibiyotik kullanımının, tanımlanmış günlük doz ölçütü dikkate alındığında, 2001 yılına göre 2006 yılında 2 kattan fazla arttığını belirten Prof. Dr. Özlü, "SGK'nın, reçetenin tanı tedavi rehberlerine uygunluğunu esas almak yerine ilacın kimin tarafından yazılacağı üzerine kurulu hatalı stratejisi işe yaramamıştır" diye konuştu.

Antibiyotik kullanımının azaltılması için

Prof. Dr. Tevfik Özlü, antibiyotik kullanımını azaltmak için halka dönük olarak antibiyotik kullanımındaki yanlışları ve doğruları anlatacak bir bilgilendirme ve farkındalık kampanyası başlatılması gerektiğini söyledi.

Ayrıca tıp fakültelerinin çekirdek eğitim programlarında gerçekçi antibiyotik kullanımıyla ilgili derslerin standardizasyonunun yapılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Özlü, şöyle devam etti:

"Hekimler bu konuda mezuniyet sonrası eğitim etkinlikleriyle doğru bilgi ve tutum sahibi kılınmalı. Enfeksiyon hastalıklarının tanı ve tedavisinde yerel verilere dayalı ulusal tanı ve tedavi kılavuzları oluşturularak yaygınlaştırılmalı. SGK geri ödemelerinde bu kılavuzlara uygun tedaviler esas alınmalı. İlaç firmalarının tanıtım faaliyetlerinde etik ve hukuki ilke ve kurallar net olarak tanımlanmalı ve uygulamalar buna göre denetlenmeli. Böylece Türkiye'de de antibiyotik kullanımı, olması gereken noktaya doğru yaklaştırılabilir kanısındayım."/vatan