Edebiyat bölümünü kazanan ağabey yazar oldu. Kardeşlerden Abdülvahap hemşirelik okulunda, Medine ise üniversite yolunda
 
Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı küçücük taşlık bir köy Tepe Köyü. Babaları Nezir Aydoğan 1990'da Kırklareli'nde askerlik görevini yerine getirirken hastalanarak şehit olan üç kardeş Abdülhalim, Abdülvahap ve Medine burada doğdu. Babalarının ölümünün ardından çocukların dedesi annelerini istemeyince, minikler kimi zaman annelerinin, kimi zaman da dedelerinin yanında kalıyordu. Bu dönemde anneleri Selime Hanım onları okutup, adam etmeye and içti.
 
Mehmetçik Vakfı'nın desteklediği çocuklar da annelerinin yüzünü kara çıkartmadı. Mehmetçik Vakfı'nın desteği ile liseyi bitirip dershaneye giden en büyük kardeş Abdülhalim Aydoğan Muğla Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne girdi. Edebiyata merak salan 24 yaşındaki Abdülhalim, yaz tatili için köyüne dönüp bir kızla karşılaşınca, yıllar önce köyünde şahit olduğu bir hikâyeyi yazmaya başladı. "Dilber" adını verdiği romanı bir kan parası hikâyesiydi. Abdülhalim'in okul arkadaşı, bir başka arkadaşıyla oyun oynarken okulun duvarından düşmüştü. Evine giden çocuk annesinden dayak yiyip ölmüş ancak suç birlikte oyun oynadıkları arkadaşının üzerine yıkılmıştı. Köy meclisi toplandı ve sorumlu çocuğun ailesinin kan parası vermesine karar verdi. Ancak ailenin verecek parası yoktu, 6 yaşındaki kızları Dilber'den başka.
 
İDOLÜ ORHAN PAMUK
 
Yaz tatili için köyüne döndüğünde Dilber'i görünce hikâye aklına geldi Abdülhalim'in. Genç kız nikâhsız gelin gittiği evden kovulmuş, dul kaldığı için de ailesi tarafından dışlanmıştı. Cezayı çekip hayatı kararan Dilber yerine suçun tüm köyün olduğunu kitabında keskin bir dille anlattı.
 
Kitabını Çatı Kitapları'ndan yayınlatan Abdülhalim, "Onun hikâyesi yıllardır bu bölgede yaşanan acılardan sadece biri. Tepkilerden korkmuyorum. En fazla anamı yanıma alıp köyü terk ederim" diyor. En büyük hayali ise Orhan Pamuk gibi bir yazar olmak. 22 yaşındaki Abdülvahap ise 2 yıl dershaneye gittikten sonra Siirt'te hemşirelik bölümünü kazandı. Eğitim gördüğü dönemde köyünde sağlık ocağı olmadığından çocukların aşısını yapmış. "10 ay öncesine kadar sağlık ocağı yoktu, hâlâ köyün çocukları beni görünce 'iğneci' diyerek yollarını değiştiriyor" diye anlatıyor. 23 yaşındaki Medine ise dershaneye gidip üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Genç kız okul öncesi ya da zihinsel engelli öğretmenliği okumak istiyor. Meslek lisesini okurken kendi köyünde açılan anaokulunda öğretmenlik yapan genç kız, " Ben bundan daha güzel bir meslek bilmiyorum. 45 öğrenciye tek başıma bakıyordum" diyor. Köydeki eski öğrencilerinin kendisini hâlâ "Öğretmenim" diye çağırdığını anlatan Medine "Tek amacım köyüme yeniden gerçek bir öğretmen olarak dönmek" diye konuşuyor. Üç kardeş hâlâ Mehmetçik Vakfı'nın sağladığı yardımla eğitimlerini sürdürüyor. Ortak arzuları ise önce köyleri sonra da Türkiye için faydalı olabilmek. (sabah)