Gül"ün Hindistan"da yaptığı açıklamalar “Cumhurbaşkanı"nın görev süresi” tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Toptan bu sürenin 5 yıl olduğunu savunmuştu. Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu ile Prof. Dr. Metin Günday ise Cumhurbaşkanı"nın görev süresinin 7 yıl olduğunu savunuyor...

Hukukçuların ve siyasetçilerin bir türlü içinden çıkamadığı milletvekillerinin ve Cumhurbaşkanı"nın görev süresiyle ilgili tartışmalar, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül"ün son açıklamasıyla yeniden alevlendi.

Hindistan"a giderken “Yeni anayasa fırsatı kaçtı” diyen Gül, bu sözlerini “ikinci kez seçilmek istiyor” diye yorumlayanlara Hindistan"dan “anlamsız bir yorum” diye tepki gösterdi ve “Durun bakalım. Henüz kaç sene olduğu ortaya çıkmamışken, 5 seneyse bile daha yarısındayken böyle düşünen varsa hiç hoş karşılamam” dedi.

Gül"ün bu açıklaması, 2007 Ekim"inde referandumla kabul edilen anayasa değişikliğinin yarattığı tartışmayı yeniden alevlendirdi. Söz konusu anayasa değişikliği, Gül"ün Cumhurbaşkanı seçilmesinden 1.5 ay sonra yapıldı. Anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının Meclis yerine halk tarafından seçilmesi benimsendi. Görev süresi 7 yıldan 5 yıla indirilirken, aynı kişinin iki kez cumhurbaşkanı olabilmesi de sağlandı. Aynı anayasa değişikliği ile TBMM seçiminin de 5 yılda bir yerine 4 yılda bir yapılması öngörüldü. Anayasa değişikliği, hem genel seçimden hem de cumhurbaşkanı seçiminden sonra yapılmış olduğu için, yürürlüğe giriş tarihine bakılmaksızın, hem Cumhurbaşkanı"nın 7 yıl için seçilmiş olması nedeniyle “kazanılmış hak” doğduğu görüşünü savunanlar oldu.

Aynı şeyi milletvekilleri için de geçerli gören bu görüş, Meclis"te erken seçim kararı alınabildiği için, Meclis"in de erken seçim kararı alınmadığı takdirde 5 yıl sonra yenilenmesi gerektiğini savundu. Buna karşılık, “kazanılmış hak” kavramının bu konuda geçerli olamayacağını öne sürerek, cumhurbaşkanın 5, Meclis"in de 4 yıl sonra yeniden seçime girmesi gerekeceğini iddia edenler çıktı.

Toptan tartışmayı başlattı

21 Ekim"de yapılan referandumdan önce başlayan bu tartışmalar, eski TBMM Başkanı Köksal Toptan"ın, referandumda kabul edilen Anayasa değişikliği paketinin yürürlüğe girmesiyle, Gül"ün görev süresinin 7 yıldan 5 yıla, mevcut TBMM"nin de görev süresinin 5 yıldan 4 yıla düşeceğine ilişkin açıklamasıyla yeni bir boyut kazandı. Toptan"ın “kişisel görüşüm” diyerek altını çizdiği bu görüş AKP"lilerin yanı sıra hukukçuların tamamı tarafından da paylaşılmadı. TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu başta olmak üzere AKP"liler, Gül"ün görev süresinin 7 yıl, TBMM"nin görev süresinin ise 5 yıl olarak uygulanması gerektiğini savundu.

AKP için hazırladığı Anayasa taslağı ile gündeme gelen Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ergun Özbudun, eski Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, 5 yıl görüşüne destek verdi. Prof. Necmi Yüzbaşıoğlu ise “Fransa"da benzer bir durum oldu. Cumhurbaşkanı 7 yıllığına seçildikten sonra görev süresini 5 yıla indirdiler ama seçilen kişi yine 7 yıl görev yaptı. Aksi takdirde, her çoğunluk, hoşlanmadığı isimleri değiştirmek için görev süresiyle oynar” sözleriyle Gül"ün görev süresinin 7 yıl olduğunu savundu. Prof. Dr. Metin Günday (Ankara Hukuk Fakültesi) da Gül"ün görev süresinin 7 yıl olduğunu söyledi.

Kriz çıkabilir mi?

Tartışmayı sona erdirecek bir mekanizma ise yazılı hukuk kuralları içerisinde yer almıyor. Bu konuda hangi kurumun karar vermeye yetkili olduğu belli değil. YSK"nın TBMM"nin görev süresinin 4 yıla düştüğü sonucuna varması ve Mayıs 2011"de seçim takvimini başlatmasına karşılık TBMM"nin buna itiraz etmesi halinde ortaya bir krizin çıkabileceği belirtiliyor.

"Sorunlarımızı çözmeliyiz bunun zamanı olmaz"

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, “Her alanda tüm sorunlarımızı konuşarak çözmemiz gerekir. Demokratik standartların her alanda geliştirilmesi çok önemli. Diğer yandan terörle hiçbir yere varılamayacağını hep söylüyoruz. Terörün bir engel olduğunu da söylüyorum. Bu vatan hepimizin. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesin eşit hakkı vardır. Sorunlarımızı konuşarak çözmek zorundayız. Bunun zamanı yok” dedi.

Gül, Mumbai"de Türk gazetecilerle bir araya geldi. Kameraların salondan çıkarılması ardından, soruları yanıtladı. Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan"ın kendisine mesaj gönderdiği hatırlatan bir gazeteciye şöyle dedi: “Artık çok fazla uygulanmıyor bu. Eskiden Cumhurbaşkanları, başka bir ülkenin hava sahasından geçerken, iyi dilek mesajları gönderirlerdi karşıtlarına. Seyahatler sık olduğu için, bu gelenek yeterince yapılmıyor. Bazen nadir geçtiğimiz ülkeler olursa, üzerinden bunu yapıyorsunuz zaman zaman. Türkmenistan"a giderken, Kazakistan"a giderken göndermiştik mesajlarımızı. Sayın Sarkisyan da geçen gün Türk hava sahasından geçerken, Avrupa"ya giderken, iyi niyet mesajı göndermişti. Ona cevap verdik biz de. Bizim için esas olan imzalanan protokol; protokoldeki konularda herhangi bir şey değiştirmek. O Ermenistan tarafının bileceği şey.” İç politik gelişmelerin sorulması Cumhurbaşkanı Gül, “Bunları dönünce sorun, dışarı gidince hep iç politika konuşuyor” diyerek soru kabul etmedi.

Başbakan ima etmişti

Başbakan ve AKP yöneticileri, milletvekili genel seçiminin normal süresinin 5 yıldan 4 yıla indiğini savunuyor. Başbakan Erdoğan, 31 Ocak 2010"da TRT-1"de yayımlanan Taha Özhan"ın sunduğu “Enine Boyuna” programında “2011 seçim yılıdır” diyerek referandumla kabul edilen anayasa değişikliğinin getirdiği düzenlemenin geçerli olduğunu ima etmişti. AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ da, “Milletin verdiği 4 yıllık yetki 2011"in Temmuz ayında doluyor. Seçim de bu tarihte yapılacak” diye konuşmuştu.

Sarkisyan"ın mesajına cevap

Cumhurbaşkanı Gül, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan"ın İngiltere ziyareti için Türk hava sahasından geçerken gönderdiği “üst uçuş mesajı”na cevaben bir mesaj gönderdi. Gül, Sarkisyan"a, “Ekselans, Aziz Dostum” hitabını kullandı ve şu ifadelere yer verdi: “Mesajınız vasıtasıyla ifade ettiğiniz düşünceleri memnuniyetle karşılıyorum. Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleştirilmesine yönelik ikili gayretlerinin, çatışmalarla yoğrulmuş coğrafyada yeni barış ümidi doğurarak dünya çapında haklı bir ilgi gördüğü görüşünü paylaşıyorum. Taahhütlerdeki mütekabiliyet muhafaza edildiği müddetçe, bizim de bu gayeleri ileri götürmek konusundaki kararlılığımızın tam olduğundan şüphe etmemeniz gerekir. Sorumlu yönetim anlayışının, hem verilen sözlerin arkasında durmayı hem de sözlerin amellerle desteklenmesini gerektirdiği düşüncesine de keza katılıyorum. Normalleşme sürecini ülkelerimiz arasında varılan anlayış birliği doğrultusunda ileri götürmek için çalışmayı sürdüreceğiz.” -vatan