Ergenekon davasında aralarında CHP İzmir Milletvekili ve Cumhuriyet gazetesi yazarı Mustafa Balbay, CHP Zonguldak Milletvekili Prof.Dr. Mehmet Haberal, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek ve emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün de aralarında bulunduğu sanıklar ilk kez ortak imzalı bir açıklama yaptılar.

İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi yerleşkesindeki küçük salonda görülen davanın 222. duruşması gerçekleştirildi. 65’i tutuklu toplam 273 sanıklı davaya 38 tutuklu sanık katıldı.

Odatv davasında tutuklu bu davanın tutuksuz sanığı Yalçın Küçük de salonda hazır bulundu.İlker Başbuğ ve Prof. Dr. Mehmet Haberal duruşmaya katılmadı. Duruşmada, bir dönem Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi’nde genel sekreterlik yaptığını belirten Mesut Sezer tanık olarak dinlendi.

Kamuoyuna ortak açıklama

Ergenekon sanıklarının avukatları aracılığıyla gönderdikleri “Kamuoyuna” başlıklı açıklamaya “Silivri mahkemelerinde yargılanan kişiler olarak kamuoyu ile şu değerlendirmeleri paylaşıyoruz” ifadeleriyle başlandı. Açıklamalarında yargılama sürecinde son dönemde yaşadıklarını 6 madde halinde sıralayan sanıklar, ilk 2 maddede şu konuların altını çizdiler:

“Özel yetkili mahkemeler (ÖYM) meşruiyetini yitirmiştir. TBMM’nin kapattığı ÖYM’ler, temmuz ayında aldığı kararlarla kendisineTBMM’nin çıkardığı yasaları uygulamama yetkisi vermiştir.”

Sanıklar açıklamalarında “ÖYM’lerde görülen davalarla Türkiye Cumhuriyeti’nin ortak paydaları hedef alınmış, bunu temsil eden kişiler ve kurumlar uydurma delillerle sanık konumuna getirilmiştir. Bu yargılamalar Türkiye’ye bir işgal gücünün yapamayacağı ölçüde zarar vermiştir” değerlendirmesini yaptılar.

Sanıklar, kamuoyuna açıklamalarının 4. maddesinde “Davalarda bir terör örgütünün varlığı ve sözde bir darbe kanıtlanmaya çalışılmış; başarılamayınca zorla sanıklara kurdurulmak istenmiştir” ifadelerine yer verdiler.

Ergenekon davası sanıkları “Okyanus ötesinde tertiplenmiş, hukuken çökmüş bu davaların temel hedefi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdışı bir yapıya dönüştürülmesidir” görüşünü kamuoyu ile paylaştılar. Açıklama şu ifadelerle tamamlandı:

“Bu davalarda yasalar askıya alınmıştır. Avukatlarla sanıklara konuşma yasağı getirilmiştir. Sanıkların soru sorması, avukatların söz alması engellenmiştir. Duruşmalar halktan kaçırılmıştır. Bu gerçekleri tüm Türkiye ve dünya kamuoyuna sunuyoruz. Adaleti, Türk halkı ile birlikte aramak başlıca çıkış yolu haline gelmiştir. Bu davalar, korku imparatorluğunun yıkılması, halkımızın özlemi olan gerçek demokrasinin kurulması ile sonuçlanacaktır. Saygılarımızla.”

Açıklamanın altında harf sırasına göre isimler şöyle sıralandı: Doğu Perinçek, Deniz Yıldırım, Durmuş Ali Özoğlu, Erkan Önsel, Fatih Hilmioğlu, Hasan Ataman Yıldırım, Hasan Atilla Uğur, Hikmet Çiçek, İbrahim Özcan, Kemal Aydın, Kemal Kerinçsiz, Mehmet Bedri Gültekin, Mehmet Demirtaş, Mehmet Haberal, Mehmet Perinçek, Mustafa Balbay, Mustafa Levent Göktaş, Muzaffer Tekin, Oktay Yıldırım, Serdar Öztürk, Sevgi Erenerol, Tuncay Özkan, Turhan Özlü, Veli Küçük, Yalçın Küçük.

Ergenekon davasında bazı sanıkların avukatı Hüseyin Ersöz sanıkların açıklamasını “Ergenekon davası sanıkları ilk kez bir basın açıklamasıyla, karşı karşı kaldıkları hukuka aykırı uygulamaları kamuoyu ile paylaştılar” diye değerlendirerek, “Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından eskiden bu yetkilerle donatılmış olan mahkemelerin hızlı bir yargılama süreci ile ellerindeki dosyaları bitirme gayreti içerisine girdiklerine şahit oluyoruz” dedi. Ersöz şunları kaydetti:

“Sanıkların ve avukatların sözleri kesilerek tanıklara soru sormaları dahi engellenmekte, mahkeme başkanının tasarrufuyla sanıkların avukatları ile görüşmesi sınırlandırılmaktadır.Bu şartlar altında adil bir yargılamanın gerçekleştiğini söylemek mümkün değildir. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden yargılama sürecinde sanıklara ve avukatlara karşı savunma hkkını kısıtlayacak boyutta hukuka aykırı uygulamalarda diretilmeye devam ediliyor. Avukatlar olarak da bu isyana katılıyor ve hukuka aykırı bu uygulamalar son verilmesi çağrısında bulunuyoruz. Bu noktada kamuoyunun bu hukuksuzluğa sessiz kalmaması ve sesini duyuramayan yaklaşık 4.5 seneye varan tutuklu sanıkların sesi olmalarını bekliyoruz.”

Cumhuriyet