Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, enerji sektörünün siyasi istikrardan en fazla etkilenen sektörlerin başında geldiğini belirterek, ''Bu ikisi arasındaki korelasyonu çok iyi çözmek lazım'' dedi.

Yıldız, Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK) tarafından Ankara'daki USAK Evinde gerçekleştirilen ''Liderleri Aydınlarla Buluşturma Platformu''nda, ''Türkiye'nin Enerji Vizyonu'' başlıklı bir konuşma yaptı.

Enerjinin uluslararası ilişkilerden arındırılamayacak bir başlık olduğunu ifade eden Yıldız, dünya nüfusunun yaklaşık 5'te 1'inin henüz istenilen anlamda enerjiyle tanışmadığını ve nüfusun yarısının 5 yıl sonra suyla ilgili sorunlarının olacağını dile getirdi.

Güney Afrika hariç tutulduğunda 790 milyon nüfuslu Sahra Afrikası'nın kullandığı enerji miktarının Newyork'da yaşayan 19,5 milyon insanın kullandığı enerjiye eşit olduğuna dikkati çeken Yıldız, ''Kişi başına GSYH'si 60 bin dolar olan ülkelerle 2 bin dolar bile olmayan ülkelerin beraberce çözmek zorunda kaldıkları bir enerji problemiyle karşı karşıyayız'' dedi.

Bu denli önemli bir konu olan enerjinin siyasetle de yakından ilişkili olduğunu anlatan Yıldız, Türkiye'de siyasi istikrarın en fazla etkilediği sektörlerin başında enerjinin geldiğini, bu ikisi arasındaki korelasyonun çok iyi çözümlenmesi gerektiğini ifade etti.

Bundan sonraki 30 yıl içinde dünyadaki enerji büyümesinin yaklaşık yüzde 80'inin Çin, Hindistan ve Rusya ile yapılmasının beklendiğine işaret eden Bakan Yıldız, hem rekabetçi koşullarda hem iklim değişikliklerini dikkate alan hem de dünyanın büyümesini karşılayacak bir çözüm içinde olmak gerektiğini söyledi.

-ULAŞIM VE ENERJİ, EN FAZLA YATIRIM CEZBEDEN SEKTÖRLER-

Bakan Yıldız, çeşitli enerji türlerine ve yapılmaya çalışılan bazı enerji santrallerine yönelik eleştirilere de değindi ve bunları düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirdiklerini söyledi. Enerji üretimine yönelik yapılan her girişimin, bulunduğu coğrafyada doğurduğu birtakım farklılıkların olduğunu ve bunu kabul etmek gerektiğini dile getiren Yıldız, ''Eğer her şeyin bakir kalmasını istiyorsanız o zaman yapacağınız şey enerjiyi kullanmamak. Ama hayat böyle değil'' dedi.

Yıldız, doğru teşhis koyup o teşhisle beraber hem ülkenin hem bölgenin hem de dünyanın enerji gelişimiyle alakalı bir rota çizmeleri gerektiğini, Türkiye'nin de bir enerji stratejisi ve enerji politikası bulunduğunu, doğru eylemleri ortaya koymaya çalıştığını bildirdi.

Bakan Yıldız, enerjinin genel manada uluslararası ilişkileri en fazla ilgilendiren alan haline geldiğini, çünkü petrol ve doğal gazın eleştirilere rağmen 30 yıl daha dünyanın enerjisinin yarısını karşılayacak kaynaklar olduğunu belirtti. Yıldız şöyle devam etti:

''Türkmenistan, Rusya, Azerbaycan gibi Kazakistan gibi ülkelerde doğal gaz ve petrol çok fazla var. Türkmenistan'da ve Rusya'da Türkiye'nin 90-100 yıllık ihtiyacını karşılayabilecek kadar çok doğal gaz bulunuyor. Avrupa'nın ihtiyacının karşılanmasındaki en önemli kaynak ülkeleri de bu ülkeler. Ulaşım ve enerji dünyada en fazla yatırım cezbeden sektörler. O yüzden enerjiyle ilgili yatırımlar daima tüketicinin pahalı üreticinin de ucuz bulduğu bir kalem olacaktır. Bu bir tezat gibi gözüküyor çünkü arz talep dengesinin bir noktada buluşması için daima enerjiyle ilgili yatırımların arzı artırmak için fazlalaştığını her yatırımın da tarife yoluyla yine vatandaştan alınmak üzere bir kapalı çevrime dönüştüğünü görüyoruz. O yüzden Nabucco gibi Güney Akım gibi projelerin doğudan batıya akan boru hatlarının aslında kısa vadede birbirlerine rakip gibi görünseler de uzun vadede öyle olmadığını görüyoruz.''

-SİYASETİN ENERJİYE YÜK OLUŞU-


Bakan Yıldız, enerjiyle ilgili bir diğer dikkat edilmesi gereken hususun da zaman zaman siyasetin enerji sektörüne, enerji sektörünün de siyasete yük oluşu olduğunu, uluslararası siyasetin enerji sektörünü zorda bırakabildiğini ifade etti. Burada da tahlillerin iyi yapılması gerektiğini vurgulayan Yıldız, ''Bölgemizde bir Ermenistan olayının, bir Azerbaycan, bir Rusya üçgeninde gelişen olayların, geliştirmeye çalıştığımız enerji projeleriyle yakınen ilgisi vardır. İran ile ilgili yaptırım ve izolasyonların mutlaka bizi ilgilendiren bir yanının olduğunu söylemeliyiz. Irak'taki savaşın Türkiye'yi gerek siyaseten gerek enerji sektörü açısından ne kadar ve nasıl etkilediğini çok iyi tahlil etmek zorundayız. Kuzey Irak yerel yönetiminde gelişen olayların, merkezi hükümetle olan sıkıntılarının Türkiye'yi nasıl etkilediğini değerlendirmek zorundayız. Bunlar enerji sektörünün ülkelerin siyasetiyle korelasyonunu göstermek için örnekler'' dedi.

Türkiye'nin ithalatının 5'te 1'inin enerji kalemlerinden oluştuğuna, enerji sektörünün yüzde 70'ler civarında ithalata bağımlı olduğuna da değinen Yıldız, bu durumun bütün kaynak ülkeleriyle yapılan görüşmelerde dikkate alınması gerektiğini söyledi.

Türkiye'nin yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını kullanmak istediğini, ülkenin kendi kendine yetebilen bir ülke olması halinde pozisyonunun çok farklı olacağını belirten Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Yıldız, ''Türkiye, ihtiyacını öncelikle su, rüzgar, jeotermal, yerli kömür, biyokitle, çöp gibi enerji kaynaklarından karşılamak durumundadır ve yaptığı işlemler de bu doğrultudadır'' diye konuştu.

Yıldız, Türkiye'nin, coğrafyasından kaynaklanan avantajları kullanıp bunları ülkenin genel avantajına dönüştürmek zorunda olduğunu, Nabucco gibi, Kerkük-Yumurtalık Ham Petrol Boru Hattı gibi projelerin temelinde de bunun bulunduğunu kaydetti.

A.A.