CHP, mutabakat metninin açıklanmasından sonra yemin etti. BDP de mutabakat yöntemiyle yemin edebileceğini söylüyor ama mutabakat beklentisi biraz farklı.

BDP Grup Başkanı Selahattin Demirtaş’a dün bu beklentilerinin ne olduğunu sordum:

“Koşulsuz olmalı”

“Sayın Cemil Çiçek’in davetine katılacağız. Yarın (bugün) bir araya geleceğiz. Bizim açımızdan önemli olan, bu görüşmenin önkoşulsuz olmasıdır. Serbestçe oturup konuşmaktır. Bu nedenle bazı koşullar öne sürüp, şu olursa konuşuruz, bu olursa konuşmayız gibi yaklaşımlar göstermek bizce doğru değildir. Biz sorunun daha geniş şekilde ve serbestçe konuşulmasından yanayız.”

“Konuşmak da başarıdır”

Demirtaş, oturup konuşmayı önemsedikleri için Meclis Başkanı Çiçek’in davetini kabul ettiklerini belirterek şu yorumu yaptı:

“Ağır sorunlarımız var. Bu nedenle biz konuşmayı, konuşabilmeyi, bir araya gelebilmeyi de başarı olarak görüyoruz. Bizim açımızdan sorun bir yemin sorunu değildir. Daha geniştir. Bir demokrasi bir demokratikleşme sorunudur. Oturur konuşuruz karşılıklı görüşlerimizi ortaya koyarız. Bu yolla ortaya bir mutabakat çıkarsa ona göre hareket ederiz.”

Yeni anayasa önemli

BDP Grup Başkanı Demirtaş, bugün yapılacak görüşme çerçevesinin sınırlı olmaması gerektiğine de dikkati çekti ve şöyle devam etti:

“Yeni bir anayasa yapılması beklentisi var. Yeni anayasayı biz de çok önemsiyoruz. Bu konuda görüşlerimizi dile getiririz. Önerilerimizi konuşuruz. Dolayısıyla bu görüşme yemin sorunundan daha geniş bir çerçeveye sahip olur. Biz barış ve demokrasi istiyoruz. Bunu sağlamak için çaba gösteriyoruz ve bunda samimiyiz.”

Demirtaş’ın bugün yapacakları görüşmeyi yeni anayasa çalışmalarının zeminini oluşturmak bakımından da önemsediği anlaşılıyor.

İki farklı okuma

CHP ile ortaya çıkan ve BDP ile çıkması muhtemel olan mutabakatın taraflarca nasıl okunduğu ve konuşulacağı da önem taşıyor.

Başbakan Erdoğan, dün, yemin eden CHP’lileri, “Tutuklu arkadaşlarımız yemin etmeden yemin etmeyiz diyordunuz ne oldu” sorusuyla ağır biçimde eleştirdi. Kılıçdaroğlu’na seslenirken “CHP diklendi ama dik duramadı” diye de yüklendi.
Kılıçdaroğlu ise dik durduklarını vurguladı ve Başbakan’ı mutabakatın altındaki imzaya sahip çıkmaya çağırdı.

Bu iki farklı yaklaşım şunu ortaya koyuyor:

Başbakan Erdoğan, mutabakat metnini CHP’nin yemin etmesini sağlayan bir metin olarak görüyor.
Kılıçdaroğlu ise eğer yargı kararıyla serbest bırakılmazlarsa tutuklu milletvekillerinin tahliyesini sağlayacak anayasa ve yasa değişikliği konusunda iktidar partisinin bir taahhüdü olarak görüyor. Ancak Başbakan’da böyle bir yaklaşım yok.

Erdoğan, BDP’lilere seslenirken bir kez daha “yasa değişikliği beklemeyin” diye açıkça söyledi. Konunun yargının sorunu olduğunu ve yargıya kimsenin müdahale edemeyeceğini de vurgulayarak, “çözecekse yargı çözecek” mesajı verdi.

BDP Grup Başkanı Demirtaş da, “Biz kimseden yargıya talimat vermesini istemiyoruz; bu mutabakatlar tutuklu milletvekillerinin serbest bırakılmasını sağlayacaktır” biçiminde özetlenecek bir değerlendirme yaptı.

Liderlerin mutabakatları nasıl okuyacakları yeni anayasa için arzu edilen ortak zemin açısından büyük önem taşıyor.