Onlara Kadıköy'de ellerinde gitarları şarkı söylerken rastlamış olabilirsiniz. Cem Pulathaneli, Oğuz Tarihmen, Egemen Özaltınkol, Bilal Bekar ve Mert Soyal'dan oluşan Teneke Trampet'ten bahsediyoruz. 90'lardan beri sokak müzisyenliği yapan ve üç üyesi öğretmen olan müzik grubu Teneke Trampet'le ilk albümlerini bahane ederek buluştuk

Hiç duymamış olanlar için soralım, kimdir, nedir Teneke Trampet?

Oğuz Tarihmen: Biz Cem’le (Pulathaneli) 1997’de müzik yapmaya başladık. Sonra Barış diye bir arkadaşımız katıldı. Ardından bir süre ara verdik, yurtdışında eğitimimize devam ettik. Cem ve ben Almanya ’da aynı şehirdeydik orada da Alman arkadaşlarla bir grup kurduk. 2005’te Türkiye ’ye dönmemizle şu anki ekip birbirini buldu. İlk yıllarda akustik tarzda sokak müziği yapıyorduk.

Kitap kafelerde çıkıyorduk. 1999’da şehir şehir dolaşarak sokaklarda şarkı söyledik. Bir Vosvos’umuz vardı. Beğendiğimiz bir beldede durup sokaklarda çalıyorduk. Topladığımız parayla benzinimizi koyuyorduk ama çoğunlukla para yetmiyordu.

Grup isminin hikâyesi nedir?

Oğuz: Tam o yıllarda Günter Grass’ın ünlü romanı ‘Teneke Trampette’ki karakter Oscar gibi büyümeyi reddettiğimizi söylemek ve sesimizi çığlık atarak duyurabilmek için grubun ismini Teneke Trampet koyduk. Yaşıtlarımız yavaş yavaş ciddi dünyaya uyum sağlarken bizler büyümek istemedik. Yolunda gitmeyen bir şeyleri gördüğümüz zaman daha yüksek sesle söylemek, her zaman kadife bir sesle değil de isyan ederek söylemek istedik.

Albümünüzün tanıtım metninde müziğinizi sadece rock olarak tanımlamıyorsunuz. Müziğinizde başka hangi tarzlar var?

Egemen: Tek bir müzik yapmıyoruz. Sadece rock yapıyoruz diyemeyiz. Caz da var, Doğu ezgileri de blues da.

Daha önce faili meçhullerle, Metin Göktepe’yle ilgili şarkılar yapmışsınız. Bugün benzeri bir konuda şarkı yapacak olsanız bu ne olurdu?

Cem Pulathaneli: Bugün Türkiye ’de faili meçhuller yok belki ama hâlâ büyük demokrasi sorunları var. Muhalif olan insanlar hâlâ bir şekilde baskı altında. Rahatsızlıklarımız sürüyor. Müzik yapmamızın bir sebebi de bu. İnsanlara söyleyecek sözlerimiz var.

Oğuz: Faili meçhuller çözülmüş gibi bir görüntü çiziliyor. Ancak eylemlerde annelerin ellerinde hâlâ resimler var. O halde nerede bu insanların failleri, diye soruyor insan. Son dönemde beni en çok Uludere olayı yaraladı. Ancak her birimiz farklı konularda hassas olabiliriz. Birbirimize zıt insanlar değiliz. Ancak bizi bir araya getiren şey susmayacak olmamız.

Egemen: Kürtaj olayı son dönemde çok aklımda. Bilal’le (Bekar) o konuda bir şarkı yazmaya çalışıyoruz.

Grubunuzdan iki kişi Alman Lisesi çıkışlı, Mor ve Ötesi ekibi gibi. Onlarla o dönemden bir tanışıklığınız var mı?

Oğuz Tarihmen: Cem’le ben Alman Lisesi mezunuyuz. Mor ve Ötesi bize kıyasla müzikle çok daha sıkı ilgilendi. Onları çok takdir ediyoruz. Onlar bizden iki dönem küçüktü. Biz lisedeyken onlar okulun müzik grubuydu.

Ekipte üç öğretmen varmış...

Cem Pulathaneli: Ben fizik öğretmeniyim. Oğuz edebiyat, Egemen matematik öğretmeni. Devlette çalışan da var özel sektörde de... Mert reklamcı. İşimizden kalan zamanda çalışarak hem müziği hem mesleklerimizi birlikte yürütmeye çalışıyoruz. Gece insanlar televizyon izlerken biz çalışıyoruz.

Egemen: Konser yolunda sınav kağıdı okuyup ertesi gün derse girdiğimiz çok oluyor.

Oğuz: Stüdyo kayıtlarında Cem’in sırası geldiğinde ben sınav kâğıtlarını okudum, benim sıram geldiğinde o kendi sınav kâğıtlarını okudu.

İsminiz duyuldukça mesleklerinizi bir kenara bırakır mısınız?

Cem: Mesleğimi çok seviyorum. Şu aşamada bırakmayı düşünmüyorum. Öğrenciler konserlere geliyor. Geçen gün öğrenciler ‘İzin Verme’ şarkımızı cover’lamışlar bu beni çok mutlu etti.

Şarkılarınızda ‘tenekebas’ diye bir enstrüman çalıyorsunuz. Nedir o?

Bilal Bekar: Trampete çello sapı takılarak ayakta çalınan telli bir enstrüman elde ettik. Bu aleti Tünel bölgesindeki bir ustaya özel yaptırdık.

‘Paylaşmak gerek!’

‘Bu karpuz çok kırmızı paylaşmak gerek’ diye de bir sözü var şarkının ve slogan gibi kullanıyorsunuz bu cümleyi…

Oğuz: Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun ‘Bu karpuz çok kırmızı bölüşmek şart’ diye bir dizesi vardır, oradan esinlendik. ‘İzin Verme’ de paylaşmak üzerine bir şarkı. Bu şarkının da paylaştıkça büyüyeceğini, insanlara daha çok umut vereceğini düşünüyoruz.

Mert Soyal: Ne kadar çok insana müziğimizi duyurabilirsek o kadar görüşlerimizi de yayabiliriz.

Kürtçe, Lazca, Çerkezce şarkı söylemeyi düşünür müsünüz?

Oğuz: O dilleri bilmediğimiz için hakkını veremeyiz. Ama çıkış şarkımız ‘İzin Verme’ de halı altına itilmeye çalışılan birçok dili kullanmaya çalıştık. Kürtçe, Lazca, Rumca, Gürcüce, Ermenice dillerde insanların ‘Evimiz dünya’ dediği bir bölüm var. Şarkı bu dünyanın çok zengin olduğu mesajını vermeye çalışıyor.

Teneke Trampet 23 Haziran’da İstanbul Karaborsa Festivali’nde, 30 Haziran’da İzmir Dikili’de Kolektif Yaz Kampı’nda ve 14 Temmuz’da Dikili’de Gençlik Buluşması Kampı’nda sahne alacak. Detaylar ‘teneketrampet.net’ adresinde.