İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik operasyonlar kapsamında hakkında dava açılan sanıklar arasında yer alan Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, dün mahkemedeki sözlü savunmasının ardından mahkeme heyetinin, hakkındaki iddialara ilişkin yönettiği soruları yanıtladı. Davaya bugün de devam edildi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik gerçekleştirilen operasyonlarla ilgili haklarında dava açılan, aralarında Büyükşehir Belediye Başkanı CHP’li Aziz Kocaoğlu’nun da bulunduğu 130 sanığın yargılandığı davanın üçüncü gün duruşmasına devam edildi. Dünkü savunmasına devam eden Genel Sekreter Pervin Şenel Genç ile sanık avukatları, dosyadaki telefon görüşmeleri kayıtlarının sağlıklı olmadığını dile getirdi.

Başkan Kocaoğlu, Kordon Kıyı Düzenlemesiyle İhalesine yönelik soru kapsamında, "Ben otel odalarında hiçbir görüşme yapmadım" dedi.

İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki görülen davanın ilk duruşmasının üçüncü gününe, 23 tutuklu sanık ile İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da aralarında bulunduğu bir kısım tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

Kocaoğlu, adliyeye girişi sırasında, partililer tarafından alkışlar ve “İzmir azizdir, aziz kalacak” şeklindeki sloganlarla karşılandı.

HUYUM DEĞİLDİR

Sanıklardan Haydar Ballı’nın avukatı Vahyettin Akyol söz alarak Genç’e, "Örgüt kurdunuz mu, zor kullanmaya yönelik talimat verdiniz mi?" diye sordu. Genç ise, "Görevim, ahlakım, huyum değildir" diye konuştu.

DİSİPLİN CEZASI DA ALMADIM

Davanın üçüncü günkü duruşmasında Genç’in ardından savunmasına geçilen Şirketler Koordinatörü, tutuklu sanık Hilmi Özen, "41 yıl devlet memuru olarak görev yaptım, 66 yaşındayım. Daha önce TEK’te çalıştım. 2003 yılında emekli oldum. 2004 yılında Büyükşehir Belediyesi’nde tekrar memur kadrosunda göreve başladım. Başkan danışmanı olarak daha sonra insan kaynakları dairesi başkanı olarak görev yaptım. Çeşitli görevlerde bulundum" dedi. Çalışma dönemimde, müfettişlerin de yaptığı incelemelerde hiçbir aykırılığa rastlanmadını, disiplin cezası da almadığını anlatan Özen, "Şirketler koordinatörlüğü görevi bir danışmanlık görevidir. Herhangi bir icrai yetkisi olmamaktadır. Şirketlerin ihtiyaçları konusunda danışmanlık görevim bulunmaktadır. Benim bir örgütle ilişkim yoktur. Bu görevimle ilgili de icrai bir yetkimin olmadığını beyan ediyorum" diye konuştu.

Hilmi Özen, Çankaya Katlı Otopark ihalesiyle ilgili, "Benim bu konuyla ilgili doğrudan bir ilişkim yoktur. Görüş alışverişinden ibarettir odadaki görüşmemiz. Yani burada muhammen bedel belirtilirken, doluluk oranıyla ilgili yüzde 70 den hesaplanmasının doğru olacağını söyledim. İhale komisyonu üyesi ve yetkilisi değilim. Başkanla ilgili bu konuda da bir görüşmem yoktur" dedi.

İHALENİN OLMADIĞI YERDE FESAT OLMAZ

Hilmi Özen, 24 Kasım Öğretmenler Günü’ndeki şal dağıtımıyla ilgili, "Ben Eylül ayı sonunda göreve geldim. Öğretmenler gününde öğretmenlere şal dağıtmak, sosyal belediyecilik anlayışı içinde bir hizmetidir. Büyükşehir Belediyesi, hem üreticiye hem ihtiyaç sahiplerine yönelik görevler yapmaktadır. Şallar, yönetim kurulunca karar alınarak belediye tarafından tek elden dağıtılmıştır. Sırf onların hatırlandığını göstermek için. Benim görevim yoktur bu konuda. Satın ve teslim almasıyla ilgili de görevim yoktur. Bunlar doğrudan alımdır, ihale söz konusu değildir. İhalenin olmadığı yerde ihaleye fesat karıştırılacağını da düşünmüyorum" diye konuştu.

Okullardaki mandalina dağıtımına da değinen Özen, "Mandalina konusuna başkan ve genel sekreter değindi. Üreticinin malı ihracat nedeniyle sanırım elde kalmış, üreticiyi desteklemek amacıyla mandalina alınmış ve okullarda ihtiyaç sahiplerine dağıtılmıştır. Burada da bilirkişiler polisler, alınmadığı dağıtılmadığı fatura kesilmiş gibi bir algı oluşturmuştur. Dosyada, alınıp dağıtıldığına dair belgeler mevcuttur. Bu konuyla ilgili danışmanlık anlamında aranmışımdır. Bozulmadan dağıtılması gerektiğini ilettim" dedi.

BİZE KARŞI ADALETLİ OLUN

İZBAN Tanıtım filmleriyle de ilgili konuşan Hilmi Özen, "İzban tanıtım filmiyle ilgili, odasında bulunduğum Genç’e, yasalara uygun davranalım dedim, hata yapılmaması için bir konuşma yaptım. Bu konuyla ilgili bilgim ve ilgim yoktur" dedi.

Sendikalarla işe alımlarda ve toplu sözleşmelerde görüşmeler yaptıklarını söyleyen Özen, Hazreti Ömer’den verdiği örnekle son olarak, "11 aydır tutukluyum, yasalara aykırı hiçbir şey yapmadım. Buradaki Başkan, belediye bürokratları hariç kimseyi tanımam. Bir ilgim yoktur. Bunlarla ilgili bir konuşmam yoktur. Hiç birisini de tanımıyorum. Ben sizlerden bize karşı adaletli olmanızı istiyorum, çok olumsuz şartlarda kalıyorum. Sağlığımızı korumak için savaş veriyoruz. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyor, reddediyor, tahliyemi istiyorum" dedi.

YAŞAMIMIZI GASP ETTİLER

Tutuklu sanık Büyükşehir Belediyesi Emlak Yönetimi Daire Başkanı Serdal Selçuk Savcı, üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Savcı, Çankaya çok katlı otopark ihalesinin, bugüne kadar yapılanların en dürüstü olduğunu söyledi, dürüst biri olduğunu söyledi. Serdal Selçuk Savcı, "Ben yasalarla kurulmuş, bir belediyede çalışıyorum. Bizim hakkımızda delil toplayanlar da devlet memurudur. Bizim hayatımızı çalmadılar, yaşamımızı, hayatımızı gasp ettiler. Katlı otopark ihalesinde, ihaleye fesat karıştırmak gibi her hangi bir kastım yoktur. Belediyenin her hangi bir kar amacı yoktur" dedi.

BABAMIN ÖĞÜDÜNÜ DİNLİYORUM

Tutuklu sanıklardan, İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı ise ifadesine babasının verdiği ’Her zaman insan olun’ öğüdüşle başlayarak, "Sağolasın baba" dedi. 10 yaşından beri çalıştığını söyleyen ve Çankaya Katlı Otopark ihalesinin yasalara göre yapıldığını anlatan Kırmızı, "Uzun zamandır tutukluyum. Sağlığımız elden gidiyor. Cezaevinde yaşam koşulları çok zor. Bunun sorumlusu kim olacak? Pervin hanımın odasında yapılan görüşmeler kurum içi bir görüşmeydi. Belediye’nin zarar etmemesi için Genel Sekreterimle fikir alışverişinde bulunmam normaldir. Çünkü bu şirket Hüseyin Kırmızı’nın şirketi değildir" dedi.

Kırmızı, 6 yıldır İZELMAN Genel Müdürü olarak görev yaptığını, bu süre içerisinde trilyonlarca liralık mal alımında bulunduğunu dile getirerek, "Ve hiç kimseye çay bile ısmarlatmadım” diye konuştu.

Hüseyin Kırmızı, ihalenin Başkan Aziz Kocaoğlu’nun talimatıyla iptal edildiğini, kendisinin Kocaoğlu’na talimat vermesinin mümkün olmadığını belirterek, "Affınıza sığınarak ben bu durumu, görülen bir mahkemede emriniz altındaki zabıt katibinin size ’bu davayla ilgili şu kararı verin’ demesine benzetiyorum. Dört aydır tutukluyum. Tahliyemi istiyorum" dedi. Bu ifadenin ardından öğle arası verildi.

BELEDİYE BAŞKANI BULAMAYACAĞIZ

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu bugün öğle saatlerinde duruşma sonrası eşi Türkegül Kocaoğlu, oğulları Çağdaş ve Ulaş Kocaoğlu ile birlikte adliye yakınlarında bir lokantada yemek yedi. Ardından Avukatı Ercan Demir’le birlikte adliye yakınlarında bir kafede çay içen Kocaoğlu, burada CHP Bayraklı ilçe örgütü üyeleri ile sohbet etti. Bir partilinin "Bu gidişle belediye başkanı bulamayacağız" sözleri üzerine Kocaoğlu, "Belediye başkanı bulursunuz. Her zaman bir belediye başkanı gelir. Siz merak etmeyin" diye konuştu. Aynı dava kapsamında tutuksuz yargılanan ’Kubilay’ filmini çeken Fatih Akıncı da "Başkanım ben bu davada neden yargılanıyorum anlamış değilim. İstanbul Belediyesi’ne de film çektim" dedi. Akıncı, Kocaoğlu’na Atatürk’ün ’Nutuk’ ve ’Kubilay’ filminin kasetlerini hediye etti. Başkan Kocaoğlu duruşmaların sona ereceği 13 Nisan tarihine kadar izinli olduğunu hatırlatarak, "13 Nisan tarihinden sonra dava kapsamında yargılanan bürokrat arkadaşlarımla birlikte İzmir’i şahlandıracağız" diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANINDAN SERZENİŞ

İzmir 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Cahit Kargılı, öğleden sonraki oturumun başında basında çıkan bazı haberlere tepki gösterdi. Mahkeme salonuna "Burada basın var mı" diye soran Kargılı, "Basın bilgi edinme hakkı çerçevesinde görevini yapıyor. Ama davaya magazin yönüyle bakmak doğru değil. Haberlere baktığımızda ’Mahkeme yanlış isimleri çağırdı, Şu değil de bu getirildi. Yanlış Mahmut’u getirdiler’ gibi ifadeler kullanılıyor. Böyle birşey yok. O yüzden mahkemede olanları magazinleştirmeyin. İddianamede sanık olarak kim varsa biz onu çağırıyoruz. Ortada yanlışlık varsa, onu biz yapmadık. İsimleri savcılık çağırıyor. Dava açıldığı için biz de tebligatı yaparız. Biz yanlışlıkla tebligat çıkartmadık. Kendi kendinize anlamlar yükleyerek yorumlar yapmayın. Yorumlayacaksanız bilgiye dayalı yorum yapın. Bilmiyorsanız da sorun" dedi.

KONUŞMALARIN ANLAMI BOZULDU

Tutuklu yargılanan İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Erhan Bey, ifadesinde herhangi bir suç örgütünün varlığından haberi olmadığını, varlığını da kesinlikle kabul etmediğini söyledi. Kendisi hakkında çıkar ve menfaat sağladığına dair bir iddia da olmadığını belirten Bey, telefon dinlemelerindeki sözlerinin anlamının bozulduğunu açıkladı. Erhan Bey, ilk sorgusunu yapan Savcının kendisine "Seni karşıma kim getirdi. Böyle şey olur mu?" dediğini, Mahkemenin de kendisini tutuklamadığını söyledi. Kaçmadığını, Soruşturma Başsavcısı’nın itirazı üzerine konunun yeniden gündeme gelmesiyle bazı gazetelerde tutuklanacaklar listesinde adını görünce kendisinin Savcıya gittiğini söyledi. Erhan Bey, katlı otopark ihalesinden ancak 11 gün sonra Pervin Şenel Genç’in telefonda "Burayı işletebilir miyiz?" diye sorduğunu, kendisinin de danışmanlık yetkisiyle "İşletebiliriz" dediğini söyledi. Buna karşın Savcının kendisinin ihaleyi iptal etmekle suçladığını belirten Bey, telefon dinlemelerindeki konuşmaların çarpıldığını, değiştirildiğini, anlam bütünlüğü değişecek şekilde konuşmaların bozulduğunu öne sürdü. Erhan Bey, bir telefon konuşmasında Pervin Şenel Genç’e "Sabah saat 04.00’a kadar uyuyamadım" dediğini, Savcının bunun nedenini sorduğunu da söyledi. Bey "Uyuyamadım yani. Suç mu uyumamak" dedi. Bey, Cezaevi’nde İZSU kasasını soyan bir zanlıyla altlı üstlü yattığı için yine sabaha kadar uyuyamadığını dile getirdi.

İddianamede vergi denetçileri ve Sayıştay raporlarının bilirkişi olarak görevlendirildiğini belirten Erhan Bey, özellikle vergi denetçilerinin yetkin kişiler olmadığını söyledi. Soruşturmanın devam ettiğini öğrendiğini belirten Bey, bu nedenle içinin cızladığını belirterek "Ola ki suçsuzluğum anlaşıldı. Serbest kalıp evime gitsem. Üç gün sonra yine bu dava kapsamında birileri bizi sabaha karşı evimizden gözaltına alır da tutuklanır mıyız? Sadece hukuk sistemine ve adalete mi sığınmalıyım? Yoksa "Yüce Rabbim sana sığınıyorum mu?’ diyeceğim. Dışarı çıkınca bu endişeyi duyacak mıyız" dedi.

SAĞLIĞIM ELDEN GİDİYOR

Daha sonra tutuklu yargılanan Büyükşehir Belediyesi Karar ve Tutanaklar Daire Başkanı Tülay Azeri, ifade verdi. Tülay Azeri’yi avukat olan kocası Emin Azeri, savundu. Azeri, "Pervin hanımla yaptığım bir görüşme nedeniyle, 4 aydır tutukluyum. Şeker hastasıyım. Sağlığım önemli derecede etkileniyor. 21 İlçe belediyesi bize bağlı. Katlı otopark ihalesinde usulsüzlük ve ihaleye iptal ettirme gibi bir yetkim yoktur. Zaten ihalelerin tümünü şeffaf bir şekilde yapmaktayız. Basın ilan kurumuna ilan verip, yapılıcak ihaleler gazetelerde yayınlanıyor. Katlı otopark ihalesinde vakıfların görevlisi olmadığı iddia ediliyor. Tüm ihalelerde vakıfların görevlisi ve gözlemcisi bulunmaktadır. Bu suçlamalarla ilgili tüm belgeleri isterseniz mahkemenize sunarım. Sedat Bozkurt, kendi isteğiyle ihaleden çekilmiştir. 36 yıldır devlet memurluğu yaptım. O kadar yıl örgüt üyesi olmadım da şimdi mi örgüt üyesi olmuşum?" dedi.

Öte yandan, duruşma salonuna tutuklu sanıkların birinci derece yakınları dışında kimse alınmadı. Bu durum bazı sanık yakınları tarafından tepkiyle karşılandı ve görevli polis memurları ile aralarında tartışma yaşanmasına neden oldu.

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Moroğlu, adliyede görevli polis memurları ile yaptığı görüşmenin ardından, adliye girişinde bekleyenlere hitaben yaptığı konuşmada, salonun fiziki imkanları nedeniyle tutuklu sanıkların 1. dereceden bir yakını dışında duruşmaya izleyici alınmadığını belirterek, “Tutuklu sanıklardan 1. derece yakın olmayan hiç kimse içeri girmek istemesin. Ben de tutuklu yakınlarına fırsat vermek için duruşma salonuna girmeyeceğim” dedi.

Duruşmanın bugünkü bölümü, tutuklu sanık Genel Sekreter Pervin Şenel Genç'in ifadesinin alınmasıyla sürüyor.

44 SAYFALIK YAZILI SAVUNMA

Aziz Kocağlu,dünkü duruşmada 44 sayfalık yazılı savunmasının yanı sıra sorulara da yanıt verdi. Savunma sırasında Mahkeme Başkanı Cahit Kargı’nın sessize aldığı telefonu bir kez çaldı. Dışarı çıkınca Kocoğlu, konuşmasına ara verdı. Bundan 20 dakika sonra da mahkeme yazıişleri müdürünün gelmesi üzerine Mahkeme Heyeti, Savcı dahil dışara çıktı. 5 dakika sonra heyet yerine döndü.

İşte dünkü duruşmada Kocaoğlu'nun savunması:

KOCAOĞLU: "SUÇ ÖRGÜTÜ YOK, ÇETE REİSİ DEĞİLİM"

Kocaoğlu savunmasında tek tek tüm iddiaları yanıtladı. Kocaoğlu, savunmasında "Büyükşehir Belediyesi suç örgütü değildir. Ben çete reisim değilim" dedi. Kendisinin 1 milyon 121 bin oy, yüzde 56 oy oranıyla seçildiğini hatırlatan Kocaoğlu, "Ben çete reisi değilim. Genel Sekreter ve daire başkanları çete üyesi değil. Bunu tüm İzmirliler tüm mahkeme heyeti böyle bilmelidir. Belediye art niyetli kişiler tarafından (burada vergi denetçilerini kastediyorum) didik didik yapılmıştır. Bilgisizlik ve art niyetin de yeraldığı bu iddianame Büyükşehir Belediyesi’nin 25 milyar TL’nin 1 kuruşuna dokunmadan halkın yararına da kullandığının belgesidir. Bu iddianame bizim başarı belgemizdir. İddianameden utanç duyması gerekenler, 11 aydır tutuklu olan bürokratlar değildir. Bu iddianameyi ve komployu hazırlayanlardır. Evet bu bir organizasyondur. Bir suç organizasyonu var. Ancak bu Büyükşehir Belediyesi değildir. Yüce mahkemenizin bunu çıkartmasını istiyorum. Tarih önünde bir leke gibi üzerlerinde taşıyacak onlardır. Hem tutuklu arkadaşlarımın özgür bırakılmasını hem de tüm bürokratlar ve şahsımın beraatini yüce mahkemenizden talep ediyorum."

"VERGİ DENETÇİLERİ MAKSATLIYDI"

Aziz Kocaoğlu, savunmasında büyükşehir belediyesi organizasyonu ve savcının ve 52 vergi denetçisinin bunların içindeki 8 bilirkişinin İzmir Büyükşehir Belediyesi organizasyonunu bir suç örgütü, çete örgütü olarak nitelemesini reddetti. Büyükşehir Belediyesi’nin yasayla kurulmuş bir örgüt olduğunu belirten Kocaoğlu iddia edilen noktalarda, nasıl bir kamu zararı veya suç örgütü olduğunu ifade etmenin savcılığın sorumluluğunda olduğuna dikkat çekti. Kocaoğlu, şöyle didu:

"52 vergi denetçisi İzmir Büyükşehir Belediyesi, İZSU, ESHOT ve 11 şirkete dağıldılar. Bu arkadaşların iki üç ay sonraki sorularından ve sorgulamalarından maksatlı oldukları ayan beyan ortaya çıkmıştır. Vergi denetçisini ilgilendirmeyen, evrak ve suç unsuru toplamaya yönelik kendi yetki alanları içinde olmayan pek çok konuya el atmışlardır. İki örnek vereceğim. 52 vergi denetçisinin ne vergi mevzuatını, ne Kamu İhale Yasası ve belediye mevzuatı konusunda hiç bilgileri olmadığı kesindir. İzmir Büyükşehir Belediyesi 100 bin adet fakir ve muhtaç ailelere paket dağıtmış, içinde birer veya ikişer paket un var. Katma değer vergisi düşük olduğu için pakete yüzde 18 KDV ödendiğinden kamu zararı yaratıldığı iddiası yeraldı. Bugün iddianamede yok. Ama bizi suçlayan belge ortaya çıktı. Bu vergi denetçileri katma değer vergisinin ne olduğunu, dolaşıp Hazineye ödendiğini, vergi geliri sağlandığını burada bir kamu zararı olmadığını, fazla ödeme söz konusuysa farkedildiği an mahsup edileceğini bilmemektedirler. Fazla ödenen KDV’yi suç unsuru ve kamu zararı olarak niteleyecek kadar kendi mesleklerinden uzaktırlar."

Başkan Kocaoğlu, İZSU’nun kanalizasyonu olmayan yeni bağlanan köylere halkın sağlığını korumak, bulaşıcı hastalıkları önlemek için gönderilen vidanjörlere 1986 yılından beri ödenen paraların hesaplandığını ve İZSU’dan bunun vergisini mahsup etmeye kalkışıldığını söyledi. Bu durumun da vergi mevzuatı konusundaki bilgisizliğin göstergesi olduğunu belirtti.

"DEVLET DENETLEME KURULU İÇİN BAŞVURDUM"

Başkan Aziz Kocaoğlu, 2 Mayıs 2011 operasyonu sonrası Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’den ilgisiz kişiler tarafından belediyenin abluka altına alındığını belirterek belediyenin Devlet Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesini önce sözlü, sonra da yazılı olarak talep ettiğini açıkladı. Ancak, bu konuda bir gelişme olmadığını belirten Kocaoğlu, denetlenmekten yana olduğunu söyledi. 2007- 2011 yılları arasında rutin denetlemeler dışında 100 denetçi geldiğini, soruşturma izni verilen 9 dosyadan sadece 2’sinin aleyhlerine sonuçlandığını belirten Kocaoğlu, bunun suç unsuru yaratmak için çabaların göstergesi olduğunu söyledi. Amacın belediyeyi ve meclisi kirletmek olduğunu öne süren Kocaoğlu, "Ben bugün belediyeyi götüren çalışan sanık olarak tutuksuz ve tutuklu bulanan arkadaşların hepsine hem kendi, hem de İzmir halkı adına sonsuz teşekkür ediyorum. Böyle bir metanet, böyle bir çalışma azmi, görev aşkı, bu kadar baskı, soruşturma bu kadar taciz karşısında direnmelerini gıpta ile izliyor, hepsine teşekkür ediyorum" dedi. Amacın Büyükşehir Belediyesi’nin çökertmek veya siyasi olabileceğini dile getiren Kocaoğlu, ancak iddiaların hiçbirinin suç içermediğini tekrarladı.

SUÇLAMALARA YANIT VERDİ

Aziz Kocaoğlu savunmasının ikinci bölümünde tek tek suçlamalara yanıt verdi. Çankaya Katlı Otopark ihalesine fesat karıştırma iddiasıyla ilgili olarak konuşan Kocaoğlu, otoparkın 1995 yılından bugüne kadar belediye şirketi İZELMAN tarafındın işletildiğini söyledi.

Sayıştay’ın bir sorgusu üzerine kiralama yerine ihaleye çıktıklarını belirten Kocaoğlu, sonuçta 4 milyon 111 bin TL gibi bir fiyat ortaya çıktığını ancak bunun fahiş bir fiyat olduğunu söyledi. Bunun altında kalkılması, bedelinin ödenmesinin başka amaçlarla kötü niyetlerle kullanılmazsa zor olduğunu belirten Aziz Kocaoğlu, ihaleyi akla mantığa gerçeklere uygun olmadığı için iptal ettiğini söyledi.

Daha sonra da otoparkın ortağı Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile anlaşarak İZELMAN’a kiraya verildiğini açıkladı. Kocaoğlu, "Belediye hem kendi mal varlığını, hem de bağlı şirketlerin mal varlığını korumak durumunda" dedi.

İZBAN tanıtım filminin yaptırılmasında hiçbir suç olmadığını belirten Aziz Kocaoğlu, iddia makamının bilir bilmez kişilerden ortalama maliyet aldığını söyledi. Kamu zararı olmadığını açıklayan Kocaoğlu, filmin İzmir’deki sinemalarda gösteriminin ihalenin ayrı yapılmasının film ihalesinin bölünmesi olmadığını farklı bir konu olduğunu açıkladı.

Park ve yeşil alanların bakım ve temizlik ihalesiyle ilgili iddiaların belediye ve bürokratlarıyla hiçbir ilgisi olmadığını dile getiren Kocaoğlu, bu iddiada adı geçen sendikacıların da suçsuz olduklarına inandığını belirtti.

"SANATÇILAR BUZDOLABI; OTOMOBİL DEĞİL"

Aziz Kocaoüğlu, Balkan Halk Dansları alım ihalesi ve Emek Şenliği konseriyle ilgili savunmasında çarpıcı açıklamalar yaptı. Kocaoğlu, "Belediye kitlelerin talepleri doğrultusunda belli sanatçıları çağırıyor. Sanatçı ihaleye çıkamaz. Sanatçının ihalesi olmaz. Sanatçı bir tanedir. Fabrikası yoktur. Sanatçı bir otomobil, bozdolabı, çamaşır makinası değildir. Özgündür. Sanatçıyı getirmek istiyorsanız menejeri veya getirebilecek insanlarla konuşursunuz. O da ’bu sanatçıyı şu gün şu saatte getirebilirim’ diye bir belge verir. Eğer, sanatçı ismi belirlenip iddia edildiği gibi ihaleye çıkacaksa o zaman ihale mevzuatına göre işin içinden çıkmak mümkün değildir. Kaç tane Anadolu Ateşi var? Balkan Halk Dansları etkinliğiyle ilgili iddiaları reddediyorum" dedi.

"KAÇ TANE ŞEVVAL SAM VAR"

Büyükşehir Belediyesi’nde taşeronun bitirilmesi nedeniyle bir Emek Şenliği düzenlendiğini ve Şevval Sam’ın konser için çağrıldığına dikkat çeken Kocaoğlu, "Şevval Sam konseri için açık ihaleye çıkacaksın deniyor. Kaç tane Şevval Sam var? İsim benzerliği nedeniyle 10 tane olsa, bunlar ihaleye mi gelecek. Konserle ne işleri var? Bunun gerçekle ne alakası var? Bu iddiayı da reddediyorum" dedi.

DURAK İHALELERİ

Durak ihalesiyle ilgili iddiları da yanıtlayan Kocaoğlu, Büyükşehir sınırlarının büyümesi nedeniyle durak sayısının arttığını, ek ihaleye çıkıldığını belirtti. Kocaoğlu, "Bilgisizlikten, gelir ve giderin karıştırılmasından kaynaklanan iddilar var. Durakların yer değişmesinin nedeni metro hatları nedeniyle güzergahların değişmesidir. Dövizle gelir ihalesi yapılamayacağı iddia içinde yeralmakta. Halbuki dövizle gelir ihalesi yapılabilir. Bu konuda bilgisizlik var. Zarar yoktur" dedi.

Sütçülerin yollarla süt döktüğü dönemden sonra Tire Süt Kooperatifinden süt almaya başlayarak üreticiye rahatlattıklarını belirten Kocaoğlu, içmediklerini, satmadıklarını sadece okullara süt dağıltıldığını söyledi. Mandalinlerin de okullara dağıtıldığını belirten Kocaoğlu, öğretmenlere ve 7 yaşındaki öğrencilere ne kadar süt, mandalina, diş macunu dağıtıldığının sorulmasını manidar bulduğunu söyledi.

"BU MAKAM BU KADAR TACİZ EDİLEMEZ"

İddia makamının eşinin arabayı ne zaman nereye gitmek için kullandığını özel kalem müdürü ve şoförü müfettiş aracılığıyla sorgulayarak araştırdığını belirten Kocaoğlu, eşinin protokol görevleri olduğunu söyledi. Kocaoğlu, "Bu makam bu kadar taciz edilemez. Bu makamın bu kadar taciz etmeye kimsenin hakkı yoktur" dedi.

Öğretmeler Günü’nde dağıtılan şalları öğretmeleri onore etmek için aldıklarını belirten Kocaoğlu, alıma fesat karıştırılmadığını ancak şalların değiştirilmesi konusunda hata varsa kasti olmadığını söyledi. İZFAŞ’ın İzmir’in tanıtımı için faaliyet gösterdiğini bu kapsamda kenti en iyi tanıtacak körfezin tasarımı ve temizlenmesi konusundaki Finlandiya ve Hollanda gezilerinin faturasını ödemesinin normal olduğunu söyledi.

MAHKEME BAŞKANININ SORULARINI YANITLADI

Aziz Kocaoğlu savunmasının ardından Mahkeme Başkanı Cahit Kargı’nın savunmasına yönelik sorularını yanıtladı. Kargı önce Kocaoğlu’na katlı otopark ihalesiyle ilgili sorular yöneltti. Pervin Şenel Genç ve İZELMAN Genel Müdürü Hüseyin Kırmızı’nın telefon konuşmaları kayıtlarından bölüm okuyan Kargı’ya avukat Ercan Demir ve Özkan Yücel itiraz etti. Avukatlar, tapelerin bu şekilde delil olamayacağını, yeniden çözüm yapılmasını talep ettiler.

Savcı ise bu talebi reddetti. Mahkeme Başkanı, Kocaoğlu’na Genç ve Kırmızı arasındaki ihalenin kaybedilmesi durumunda iptal edilmesi yönündeki konuşmalardan haberi olup olmadığını sordu. Kocaoğlu olmadığını ancak kamerayla kaydedilen Genç’le olan görüşmesindeki konuşmasında kendisini İZELMAN’ın ihaleyi kaybetmesi halinde otoparkı Büyükşehir Belediyesi’nin kendi personeli tarafından işletilmesini söylediğini, başka bir anlam çıkarılmasının doğru olmadığını söyledi.

"TELEFONLARIN DİNLENDİĞİNİ BİLİYORDUK"

Öte yandan avukatlar Genç ile Kocaoğlu’nun görüşme görüntülerinin izlenmesini talep etti. Fakat, format farklılığı nedeniyle mahkeme salonunu kurulan barkavizyonda görüntüleri izlenemedi. Okunan tapelerde en çok ’şey’ sözcüğü geçtiği anlaşıldı. Kocaoğlu ise burada ilginç açıklamalar yaptı. Kocaoğlu, "Sekiz sene önce arkadaşlar odaları kontrol ettirdi. Dinleme cihazları çıktı. Ben ise bunlara dokunulmamasını, devlet malı olduklarını söyledim. Gizlimiz saklımız yok. Görüntüler izlenemedi, ancak memnun olmanız lazım. Telefonda dinlenileceğini görüntülü olarak kamera önünde konuşmuşuz. Ancak şeylerden şey çıkartmak nasıl bir şey anlamadım. Telefonların dinlendiğini biliyorduk. Ben dahil herkes dörtlü konuşuyorduk. Araya girip bırak oğlumla, eşimle rahat rahat konuşalım diyorduk" dedi. Bu sözlere salondaki dinleyiciler güldü.

Bir gazetecinin suçlamalar ve asılsız iddialar ortaya çıkınca dinlemelerle ilgili AİHM’e başvurulmasını önerdiğini belirten Kocaoğlu, "Ben devletimi AİHM’e şikayet etmem. Devletimi seven insanım diye beyanım var" dedi.

Kocaoğlu, iddianamede operasyonun başlamasına vesile olan olay olarak görülen Grand Plaza A.Ş.’den seçim bürolarına gönderildiği iddia edilen sandviç ve pidelerle ilgili olarak kendisinin sadece bir seçim bürosu olduğunu, burada çalışan kişileri bakmak ve doyurmakla yükümlü olduğunu devletin hiçbir olanağını kullanmadığını söyledi. Kocaoğlu harcamaları cebinden yaptığını açıkladı.

Üst düzey bürokratlara hiçbir zaman bir şey yapması konusunda diretmediğini belirten Kocaoğlu, davanın belediyeyi yıpratmaya yönelik olduğunu söyledi. Ardından öğle arası verildi.