Türkiye"de yasadışı dinleme olayları sürüyor. Gündemde öne çıkan konuların ardından ilginç bir zamanlamayla internet sitelerine düşen ses kayıtlarına, bu kez Doğan Yayın Holding Başkan Yardımcısı Soner Gedik ile Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy arasındaki cep telefonu görüşmesi eklendi

Türkiye"nin 2008"in ilk aylarından bu yana yaşadığı, insan hakkı ihlali niteliğindeki yasadışı dinleme kâbusu sürüyor.
Gündeme gelen hemen her olaydan sonra, çarpıcı bir zamanlamayla internet sitelerine düşen ses kayıtlarına bir yenisi daha eklendi.
Doğan Yayın Holding"e (DYH) verilen 826 milyon TL"lik vergi cezasının hukuksuz olduğuna yönelik açıklamalarıyla dikkati çeken DYH Başkan Yardımcısı Soner Gedik"in, Maliye Bakanı Kemal Unakıtan"ın yönlendirmesi sonrası cep telefonuyla görüştüğü Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Akif Ulusoy"la yaptığı konuşmanın ses kaydı, internet sitelerinde yayımlandı.

Şikâyete bağlı suç
Türkiye"nin “konuşmalarımız dinleniyor, takip altındayız” paranoyası yaşamasına yol açan yasadışı dinlemelere karşı bugüne kadar somut sonuç alınamadı.
TCK, izinsiz biçimde görüşmelerin kaydedilmesini, bu kayıtların yayınlanmasını açıkça suç kabul etmesine rağmen, bu konuda hiçbir adım atılamadı. Gerekçe olarak da yasal işlem yapılmasının “şikâyete bağlı” olması gösterildi. Savcılıklar, şikâyet gelmeden harekete geçemeyeceklerini bildirdi.
İnternete düşen ses kayıtlarının sahibi olduğu öne sürülen isimler ise konuşan kişinin kendisi olduğunu kabul etmedikleri ya da görüşmenin tam olarak kayıtta yer aldığı biçimiyle gerçekleşmediğini savundukları için savcılıklara başvurmadı.
Kayıtların gündemdeki konular ve kritik isimlere yönelik olması ve kritik zamanlamalarla internete yüklenmesi de savcıların resen harekete geçmesi için yeterli olmadı. Savcılıklar, farklı internet sitelerinde yer alan kayıtların tek merkezin yönlendirmesiyle yüklenip yüklenmediği gibi bir araştırma yapmaya bile gerek görmedi.

Gedik ve Ulusoy görüşmesi
2008"in başından bu yana internete düşmeye başlayan ses kayıtlarına, bir yenisi daha eklendi. DYH"ye verilen vergi cezasının hukuksuz olduğu ve konuyu yargıya taşıyacaklarına yönelik açıklamaları ile dikkati çeken DYH Başkan Yardımcısı Gedik ile Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanı Ulusoy arasında yapılan cep telefonu görüşmenin kaydı, “postmedya.com”, “aktifhaber.com”, “sonhaber.com” gibi internet sitelerinde yer aldı.

Bakan yönlendirdi
Bu görüşmenin Maliye Bakanı Kemal Unakıtan"ın bilgisi ve izniyle gerçekleştirildiği belirtildi. Gedik"in Unakıtan"la bir görüşme yaptığı, ardından da Unakıtan"ın “Ulusoy"la görüşün” sözleri üzerine Ulusoy"u aradığı bildirildi.


Yasa, mükelleflere itiraz hakkı tanıyor
Vergi hukukunun temel metinlerinden biri olan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu mükelleflere, yükümlülükleriyle ilgili hata yapılması halinde idareye itirazda bulunma hakkı tanıyor. Bu çerçevede, herhangi bir mükellefin hata yapıldığını belirterek, idareden bunun düzeltilmesini isteme hakkı var. Benzer şekilde devletin vergi konusundaki yetkili birimi olan Gelir İdaresi, hatayı gördüğünde düzeltme yetkisine sahip.
Söz konusu yasanın 116"ncı maddesi, vergi hatası için “vergiye ilişkin hesaplarda veya vergilendirmede haksız yere fazla veya eksik vergi istenmesi veya alınması” tanımını getiriyor.
Vergi hatalarını daha ayrıntılı şekilde tanımlayan yasanın 118"inci maddesinde ise “Vergi mevzuuna girmeyen veya vergiden müstesna bulunan gelir, servet, madde, kıymet, evrak ve işlemler üzerinden vergi istenmesi veya alınmasıdır” ifadesine yer veriliyor.
Söz konusu yasa, aynı zamanda hataların nasıl düzeltileceğini, mükelleflerin haklarını nasıl arayacaklarını da düzenliyor. Bu çerçevede 119"uncu madde, mükellefe ilgili vergi dairesine başvurarak hatanın düzeltilmesini isteme, 124"üncü madde de bu talebin reddedilmesi halinde Maliye Bakanlığı"na şikâyet yoluyla başvurma hakkı tanıyor.
Yasanın 121"inci maddesi ise “tereddüt edilmeyen açık ve mutlak vergi hataları idare tarafından re"sen düzeltilir” hükmünü içeriyor.


HUKUKÇULAR:
Sorun mevzuat değil, uygulama
Hukukçular, dinleme terörünü daha önce de gündeme getiren Milliyet"e konuyu şöyle değerlendirmişti:
- Prof. Dr. Bahri Öztürk: Yeni TCK, özel hayatın korunmasıyla ilgili düzenlemelerde bu şekilde ses kaydı yapılmasını açıkça yasaklamıştır. Savcılar, şikâyete bağlı suçlar olduğu için suç duyurusu olmadan harekete de geçmiyor. İsmi geçen kişi, konuşan benim demese de gidip suç duyurusunda bulunabilir. Mevzuatımızda bir sorun yok, sorun uygulamada. İnsanların kendisini ilgilendirdiği zaman farklı, ilgilendirmediği zaman farklı davranmaması gerekiyor.
- Prof. Dr. Yüksel Ersoy: Mahkeme kararı olmadan birtakım konuşmaların kaydedilmesi, kanuna aykırıdır. Bu tip fiiller sonuçta paranoyaya dönüşüyor.
- Prof. Dr. Ergun Özbudun: Anayasa zaten özel hayatı, haberleşmenin gizliliğini ortaya koymuş, ceza kanunlarında bu konudaki yasakları ihlal edenlerin cezalandırılacağı belirtilmiş. Mahremiyeti ihlal eden kişiler başvurduğunda savcıların bunu kararlılıkla takip etmesi lazım. Etik olarak da hukuken de tasvip edilecek bir şey değil. Sorun ne konuşulduğu değil. Uygulamadan kaynaklı bu sorunlar sürekli karşımıza çıkıyor.


Çiçek "cezalar artabilir" demişti
Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, hâkim kararı olmadan yapılan gizli dinlemelerle ilgili olarak “Usulüne göre alınmış bir karar olmadan yapılan her türlü dinleme suçtur, cezası da az değildir, 3 yıl. Gerekirse artırılır da...” demişti. Önceki gün Milliyet yazarı Hasan Pulur"un köşesinde Çiçek"in, yasadışı dinleme ve özel konuşmaların internette yayımlanmasıyla ilgili değerlendirmeleri yer aldı.
Pulur"a konuşan Çiçek, şöyle demişti: “Kanunsuz dinleme sonucunda elde edilen bilgiler kişinin mahkûmiyetine delil olarak kullanılamaz. Bunlar hukuken delil olmaz, ya ne olur? Siyaset malzemesi olur, dedikodu malzemesi olur. Eğer karşı fikirden biriyse oh olsun, bu taraftan ise ah oldu, vah oldu... Olayı hukuk kurallarına göre değerlendirmek yerine hukuk dışındaki bir kısım kabullere göre değerlendirmeler yapılıyor. Kurallara herkes uyacak. Bunun istisnası yok. İster kanunsuz dinleme, ister haberleşmenin gizliliğini ihlal, özel hayatın gizliliğini ihlal, hakaret, iftiradır.. Ceza Kanunu ve özel kanunlarda suç teşkil eden ne varsa...”

3 yıla kadar hapis cezası var
Mahkeme kararı alınmadan yapılan tüm dinlemeler, Türk Ceza Kanunu"nda (TCK) suç kabul ediliyor.
TCK"nın 132. maddesinde “Kişiler arasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal eden kimse, 6 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırır.
Bu gizlilik ihlali haberleşme içeriklerin kaydı suretiyle gerçekleştirilirse 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına hükmolunur” hükmü yer alıyor. “Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması” başlıklı 133. maddesinde ise “Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki aydan altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Katıldığı aleni olmayan bir söyleşiyi, diğer konuşanların rızası olmadan ses alma cihazı ile kayda alan kişi, altı aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Bunları başkalarına veren veya diğer kişilerin bilgi edinmelerini temin eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu konuşmaların basın ve yayın yoluyla yayınlanması hâlinde de, aynı cezaya hükmolunur” düzenlemesi yer alıyor.
TCK"nın, “Kişilerin özel hayatının gizliliğini ihlâl eden kimse, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Gizliliğin görüntü veya seslerin kayda alınması suretiyle ihlâl edilmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
Kişilerin özel hayatına ilişkin görüntü veya sesleri ifşa eden kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, ceza yarı oranında artırılır” şeklindeki 134. maddesi ise özel hayatın gizliliğinin ihlal edilmesini suç sayıyor.

Milliyet