Klasik müziği anlatmak ve sevdirmek amacıyla “60 Dakikada Klasik Müzik” adlı bir kitap ve CD hazırlayan ünlü viyolonsel sanatçısı Doç. Dr. Ozan Tunca ve akademisyen Doç. Serla Balkarlı Can Cennet Kültür ve Sanat Merkezi"nde "Klasik Batı Müziğini Nasıl Dinleyelim" isimli söyleşi ile sanatseverlerle buluştu.

Müzikseverlere klasik müzik dinlemek konusunda bilgilendirmek, onların bu müzikten daha fazla zevk almasını sağlamak amacıyla geçekleştirilen programa Küçükçekmeceliler ilgi gösterdi. Söyleşide Doç. Dr. Ozan Tunca klasik müzik dinlerken dikkat etmemiz ince noktaları açıklarken, Doç. Dr. Serla Balkarlı Can da klasik batı müziğinin günümüze kadar süregelen tarihsel gelişimini konuklara anlattı. Söyleşi arasında küçük konserler veren ikili aynı zamanda çalınan parçaların arasında bestecilerin fotoğrafları, bazı müzikal örnekler ve eserler hakkında kısa bilgilerde vermeyi de ihmal etmedi.

EVRENSEL MÜZİK BİZİ DÜNYA İNSANI YAPAR

Söyleşisine klasik müziğin kodlarını açıklayarak başlayan Doç. Dr. Tunca, öncelikle "klasik müziği neden dinlemeliyiz?" sorusuna yanıt arayarak “Bu ülkenin insanları olarak nasıl ki Türk Müziği'ni bilmeli ve dinlemeliysek aynı dünyayı paylaşan insanlar olarak da evrensel müziği takip etmeliyiz. Bu, bizi dünya insanı yapar” diyerek düşüncelerini aktardı. Klasik müziğin yanı sıra klasik olan roman, bale, caz, Türk müziği, hatta rock müzik gibi başka sanat türlerinin varlığına da dikkat çeken Tunca, “Bunların ortak özelliği zamanın eskitememesidir. Yani Avrupa"da 400 yıl önce gelişmiş bir müziği hala dinleyebiliyorsak ya da Dostoyevski"yi okuyor, Picasso"nun eserlerini biliyorsak bunlar klasiktir ve Çin"den Mısır"a, Hindistan"dan Dubai"ye kadar dünyanın hemen her yerinde rağbet bulduğu için evrenseldir” dedi.

TÜRKİYE"DE NEDEN AZ DİNLENİYOR?

Sanatçı Doç. Dr. Ozan Tunca, klasik müziğin yeterince anlaşılamadığı için Türkiye"de daha az dinlendiğini belirterek izleyicilere klasik müzik hakkında bilgi verdi. Klasik müzik bestelerinin değişen duyguları bir arada barındırdığını belirten Tunca, nüans denilen sesin değişik yüksekliklerinin ve hız/tempo farklılıklarının bu müzikte diğer müziklere kıyasla oldukça belirgin olduğunu, bunun yanı sıra melodi, ritim ve tekrarlamaların klasik müziğin diğer öğelerini oluşturduğunu söyledi.

KONSER ÖNCESİ BİLGİ SAHİBİ OLMAK ÖNEMLİ

Tunca, anlattıklarını örneklerle de göstererek gerek piyano eşliğinde kendi viyolenseliyle çaldığı gerekse de kayıttan dinlettiği parçalarla konuyu anlaşılır kılmaya çalıştı. Klasik müzikten zevk almak için konserler öncesi besteler, bestecilerin yaşantısı ve hayat koşulları gibi konularda bilgi toplamının önemini de vurgulayan Tunca, notalar ve üzerine kaydedilen notların anlamının yanı sıra çalgılara göre değişen bestelerden de söz etti. Aynı bestenin vurmalı ve yaylı çalgılarla, vurmalı, tahta nefesli ya da vurmalı, bakır nefesli çalgılarla çalındığında nasıl farklı duyguları yansıttığını örnekleriyle gösterdi.

KLASİK MÜZİĞİN DÖRT DÖNEMİ

Doç. Dr. Serla Balkarlı Can da, klasik batı müziğinin tarihsel dönemlerinden de söz ederek Ortaçağ ve Rönesans dönemlerinin ardından 1600-1750 yılları arasında Barok döneminin yaşandığını ve Verdi, Vivaldi ile Bach"ın bu dönemde öne çıkan sanatçılar olduğunu söyledi. Barok döneminde sesler, tempo ve bölüm karakteristikleri arasında zıtlıkların hakim olduğunu dile getiren Can, 1750-1825 yılları arasında yaşanan Klasik dönemde ise tam tersine sadelik, simetri ve dengenin göze çarptığını; Yunan ve Roma sanat anlayışının tekrar canlanarak müziğe de yansıdığı, Klasik dönemde Haydn, Mozart ve Beethoven"in en önemli besteciler arasında yer aldığını sözlerine ekledi.

Can, 1825-1900 yılları arasında ise 'Romantik Dönemin' yaşandığını belirterek romantizmin müziğin içerisinde her zaman olmasına rağmen bu dönemde daha çok öne çıktığını belirtti. Ayrıca eserlerinde mantıktan çok duyguların hakim olduğunu ve simetrinin aranmadığı, coşkulu ve duygusal çalkantılı bestelerin ortaya çıktığını söyledi.

KİTAPLARINI İMZALADI

1900"den itibaren başlayan 20. ve 21. yüzyıl klasik müzik tarzının ise özellikle iki dünya savaşının ardından hayatın gerçeklerini ve çirkinliklerini işleyen, huzursuzluğu yansıtan bir yapı gösterdiğine dikkat çeken Doç.Dr. Can, bu dönemdeki eserlerin gelenekseli yıkma temasına dayandığını ve atmosfere yoğunlaştığını ifade etti Söyleşi sonunda Doç. Dr. Ozan Tunca konuklara kitabını imzaladı.