Türkiye'de 9 ayda 3 bin 336 kişi kayboldu

Hani'ye bağlı Kırım Köyü yakınlarındaki eski mermer ocağında 12 Eylül 2008 tarihinde 18 yaşındaki Tuba Kılıç'a ait başı kesilmiş cesedin bulunmasının ardından Diyarbakır ve Hani Cumhuriyet başsavcılıklarınca başlatılan soruşturma tamamlandı. Yapılan otopsi sonucunda cesedinin bulunmasından 3 gün önce öldürüldüğü tespit edilen genç kızın vücudunda herhangi bir cinsel saldırı bulgusu tespit edilmezken, boynunun kesici alet ile 18 santimetre kesildiği belirlendi.

“BABA KAHVEHANEDE OYUN OYNADI”

Genç kızın yaşadığı Kırım Köyünün genel yapısını da inceleyen savcılık, 22 haneden oluşan ve oturanların tümünün akraba olduğu köyün muhafazakar bir yapıya sahip olduğunu belirledi.

Kılıç'ın, ölü bulunduğu tarihten yaklaşık 4 gün önce kaybolduğu, aile bireylerinin ise durumu kolluk kuvvetlerine ya da adli birimlere bildirmediği belirtilen iddianamede, müşteki olarak ifadelerine başvurulan aile bireylerinin, “olayı Allah'a havale ediyoruz” sözlerine yer verildi.

Tuba Kılıç'ın babası olan tutuklu sanık M.K'nın kızının kayıp olduğu süre zarfında normal hayatına devam ettiği ve köy kahvehanesinde oyun oynadığına yer verilen iddianamede, ailenin diğer bireylerinin de kayıp olayına tepkisiz ve umursamaz davrandıkları, bu durumun yörenin sosyal kültürel yapısıyla çeliştiği vurgulandı.

“SÖYLEDİKLERİNE İNANMADIM”

Soruşturmayı derinleştiren savcılık, genç kızın telefon kayıtlarını ve yaptığı görüşmeleri inceleyerek, Tuba Kılıç'ın son olarak telefonla görüştüğü sevgilisi H.K'nin ifadesine başvurdu.

H.K'nin ifadesinde, Tuba Kılıç'ın kaybolduğu iddia edilen gün kendisini telefonla aradığını belirterek, “sesi çok tedirgin geliyordu. Evde olduğunu söyledi. Sanki birinin kendisini telefonda konuşurken görmesinden çekiniyormuş gibi bir tavır sergiliyordu. Acele ediyordu. Bana birlikte kaçmayı teklif ederek, 'yoksa beni öldürecekler' dedi. Ben söylediklerine inanmayarak teklifini kabul etmedim” dediği belirtildi.

“BASKI ALTINDAYDI”

Maktulün, yaşadığı çevrenin sosyo-kültürel yapısına aykırı bir profil çizdiği kaydedilen iddianamede, “maktulün, tanıştığı erkek şahıslar ile yakın diyalog içerisine girdiği, M.Y isimli bir şahıs ile baraja gittiği, tanık H.K. ile arkadaşlık ettiği ve Emrah isimli kişi ile telefonla arkadaşlık ettiği gerekçesiyle ailesi tarafından sürekli azarlandığı ve baskı altına alındığı tespit edilmiştir” denildi.

OLAY YERİNDEKİ SİGARA İZMARİTİ

İddianamede, olay yerinde yapılan incelemede, maktule ait kan örneklerinin DNA profilinin çıkarıldığı, ancak soruşturmayı aydınlatacak herhangi bir delilin elde edilemediği belirtildi.

Olay yerinde genç kızın cesedinin yakınında bir sigara izmariti bulunduğu kaydedilen iddianamede, şunlar kaydedildi:

“Sigara izmariti hakkında alınan uzmanlık raporunda; izmarit üzerindeki numuneden elde edilen DNA profilinin bir erkeğe ait olduğunun tespit edildiği, ancak bu yönde henüz rapor aldırılmayıp, fezleke ile gönderilen soruşturma evrakı kapsamında, şüpheliler tutuklu olduğu cihetle, rapor aldırılmasının şüphelilerin bu aşamada mağduriyetine yol açılmaması ve soruşturmanın sürüNcemede kalmaması açısından rapor aldırılmadığı, olayda kullanılan suç aletlerinin ele geçirilemediği anlaşılmaktadır.”

İddianamede, Tuba Kılıç'ın olaydan önce evden ayrıldığı, ancak ailesi tarafından bulunduğu, yörenin sosyo-kültürel yapısı ile uyuşmayan tavırlarının aileyi tedirgin ettiği ve maktulün daha ileri gitmesinden korkan şüphelilerin iştirak halinde töre saikiyle tasarlayarak kızları ve yeğenleri olan Tuba Kılıç'ı öldürdüklerinin anlaşıldığı ileri sürüldü.

İddianamede, sanık baba M.K. ve genç kızın amcası A.K. hakkında, TCK'nın “töre saikiyle tasarlayarak adam öldürme” suçunu kapsayan 82/1 maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi./hürriyet