NAZENİN TOKUŞOĞLU / HT PAZAR

'Ajan' denince aklınıza James Bond geliyor olabilir ama benimkine Mahir Kaynak gelir; 12 Mart döneminin ünlü MİT ajanı... 1971’de asker ve sivillerden oluşan Madanoğlu Cunta sı’nın “sözde” en güvenilir üyesi. Öyle ki içlerinde bir casus olduğundan şüphelenip Kaynak’a arattırmışlar herkesi. Ama işini layığıyla yapsa da onun başına bir ajanın başına gelebilecek en kötü şey geldi. Deşifre edildi. 

Son dönemlerde yaşanan MİT olayları aklıma Mahir Hoca’yı getirdi. Acaba yaşadığı en ilginç olay neydi? Eşine ajan olduğunu söyledi mi? Deşifre olunca ne yaptı? İstanbul Kozyatağı’ndaki mütevazı evine gittim, Kaynak’la biraz “ MİT dedikodusu” yaptık. 

- Neden MİT için ajanlık yapmayı kabul ettiniz? 
Üniversitede asistandım. Bir MİT mensubu geldi. “Sizin gibi birine ihtiyacımız var” dediler. Biraz tereddüt ettikten sonra toplantılara katılmaya başladım. Cunta içerisinde istihbarat yaptım. Kişiler hakkında hiç istihbarat yapmadım. 

- Peki aralarına girmeyi nasıl başardınız? 
Onlar beni çağırdı. İtibarlı bir akademisyendim. Açık oturumlar yapılırdı, zamanın gözde kişileri katılırdı. Bülent Ecevit, Çetin Altan ve ben onlardandık. 

- Aklınızda mı tutuyordunuz konuşulanları? 
Önemli buluşmalarda kayıt cihazı götürüyordum. 

- Psikolojiniz bozulmadımı size güvenen insanları ele verirken? 
Kişisel bir savaş yoktu ortada, örgüt işiydi. Ben engel olmasam Türkiye’yi tehlikeye atarım. Darbe yapmak istiyorlardı. Zaten en hazırlıklı cunta 71’dekiydi. Geniş bir kesime ulaşmışlardı. 

- Eşinize söylediniz mi? 
Bir süre sonra söylemek zorunda kaldım çünkü çok evcimen bir adamken, akşamları içki içip eve geç gitmeye başladım. “Şüphe eder” dedim. Gerçi yine de hoşlanmadı ama karşı çıkmadı. Başka da kimseye söylemedik. MİT içinde çalışanlar genelde eşine söyler ama benim gibi ajan olarak çalışanlar saklayabilir. 

‘DEVLET BENİ KORUMADI’ 
- Nasıl deşifre oldunuz? 
Kötüler arasından seçimdi aslında yaptığım. Talebim içlerine girdiğim cunta cılarla birlikte hapse girmekti. Kabul etmediler. Ben de “Deşifre edin” dedim. Devlet korumadı beni, sahip çıkmadı, deşifre ettiler. Normalde yapılmaz bu gizli servislerde. Çalışanların kimliğini gizlemek onların namusudur. Deşifre olmadan az evvel, bir cunta cı çok gizli evrakları saklamam için bana getirmişti. Annemin evinde sakladığım bu evrakları ona geri verdim. Kişisel olarak bana güvendiği için ihbar etmedim. 

- Sonrasında neler yaşadınız? 
Beni emperyalizmin ajanı, bilgisiz, askerlikten olumsuz nedenlerle atılmış biri olarak gösterdiler. Tüm Türkiye’den tepki gördüm. Kızıma matematik öğretmeni olduğumu söylemiştik. Deşifre olunca öğretmeni “Senin baban ajan Mahir Kaynak mı” diye sormuş. Kızım“Öğretmen” diye ağlamaya başlamış. Katil olsanız bile kendinizi savunursunuz. Ahlaksızlık olarak algılanıyorsa yaptığım, nasıl ifade edeceğim kendi mi? 

- Pişmanmısınız MİT ajanı olduğunuz için? 
Pişmanlık değil üzüntü benimki. Geçmişe dönsemde aynı hayatı yaşardım. Yenileceğimi biliyorum ama “İyi dövüştü” desinler istiyorum. Ne mevki ne para kazandım. Üniversitede en düşük göreve atandım. Hürriyet yalan haberlerle hedef tayin etti beni. Mahkemeye verdim, 2 bin lira kazandım. Yargıtay’a gidip “2 bin lira onu zengin eder parayı düşürün” dediler, yani “Yalan yazmadık, hakaret etmedik” demediler. “PKK’dan para alıyor” denince de herkes inandı. Alsam belli olur değil mi yaşantımdan? 

‘AJAN FİLMLERİ ÇOK KOMİK’ 
- Ülkenin en iyi dönemi hangisiydi sizce? 
Atatürk ve DP dönemiydi, yani dış güçlerin müdahale etmediği dönemler... 

- Bir ajanı ya da casusu nasıl fark edersiniz? 
Farklı farklı insanlar hakkında bilgi sahibi, dost olmaya çalışmasından anlarım. 

- Temel şart iyi yalan söylemek mi, iyi kamufle olmak mı? 
Yalan bir şekilde anlaşılır. Girdiğin ortamla bütünleşmen lazım. Bir nevi oyuncu olmalısın. Bir gün “Demirel darbenin askeri gücünü komuta edeni öğrenmek istiyor” dediler. Ben de gittim onlara yakın bir arkadaşa, “Darbenin günü belliymiş, komutanı da hazırmış herkes biliyor bir benim haberim yok” dedim. O kadar iyi rol yaptım ki “Olur mu komutan şu” diye ismini verdi. Siyasi alana girmek için bazen bilgili, bazen yakışıklı olmak gerekir. Ama filmlerdeki gibi yakışıklı, iyi koşan, iyi dövüşen, bilgili biri olmak şart değil. O filmlere çok gülüyorum. 

- Eskiden fotoğraf çeken turist gözaltına alınırdı mesela ama şimdi herkesin eline iPhone. Casus kriterleri değişti mi? Dediğin gibi eskidendi o. Şimdi uzaydan otomobilin plakasını görebiliyorlar, casusa gerek yok. 

- Ev kadınından ajan olur mu? 
Kadınlıkla ilgisi yok ama ev kadınının çevresi istihbaratın ilgilendiği bir şey değil Üst kademede bir kadın olabilir tabii. 
- Ünlü MİT ajanları var mı? 
Yorum yok... Anladın sen! 

- Oğlunuz ajan olmak istese? 
Kendimi feda ettim ama oğlumu etmem, engellerim

İSTİHBARAT KÖYÜ
MİT biraz halktan uzak bizde. CIA halkla daha iç içe sanki. 
Bizim en büyük zaafımız. İstihbaratçılık bizde itibarsızlık olarak algılanıyor.

MİT ’in kuracağı istihbarat köyü için ne diyeceksiniz? 
Köydeki yaşantıyı bozmaz ama halk 2 günde öğrenir içeride ne olup bittiğini. 

- MİT çalışanlarında kalite düştümü sizce? 
Türkiye neyse MİT de odur. Büyük güç medyaya hâkimdir. Tepeden belirlerler, istemedikleri biriyseniz bir yere gelemezsiniz. 

- MİT’çi denmesine sinir oluyormuş çalışanlar... 
Buna takılsam sinir krizinden ölürdüm. Sürekli kitap okuyarak hayatımı normale çevirmeye çalıştım. O dönem çıkmış bütün romanları okudum. 

- Teşkilat-ı Mahsusa Batılılar tarafından beceriksiz bulunurmuş. Şimdi MİT’e bakış nasıl? 
Hâlâ başarısız bulunuyor. İngiliz istihbaratı hep çok başarılıydı, değişmedi. Bizde ajan başlı başına kötü bir şey, Sovyetler’de senin ajanınsa sorun yok. Putin Lenin’in adını ağzına almadı çünkü Alman ajanıydı, Stalin’i baş tacı etti çünkü Rus ajanıydı.


MİT ANILARI
* Öğrencilerin üzerinde etkim büyüktü, bir problem olduğunda beni çağırırlardı. ‘Deniz Gezmiş sınıf bastı. Amerikalı hocayı rehin aldı’ dediler. Girdim sınıfa. Deniz Türkçe ders veriyor. Profesör oturmuş Deniz’e bakıyor ama hiçbir şey anlamıyor. ‘Bu misafirimiz. Götürüyorum, beni ezmeden alamazsın’ dedim.” 

* “1994’te Avrupa’da bir toplantıya katıldım. Dağdan inmiş bir genç kız vardı. ‘Neden dağa çıktın’ dedim. ‘Çıkmasaydım 8’inci çocuğu doğurmuştum. Köyde hayvandan farkım yok. Dağda kendimi birey gibi hissediyorum’ dedi. Cevap veremedim. Kadın problemi sandığımızdan daha ciddi Doğu’da.” 

* “Cuntayı takip ediyordum. MİT bilgileri alınca MGK’ya veriyordu. Hava ve Kara Kuvvetleri cuntacıları destekliyordu. Bilgiler askerin eline geçince cuntacıları uyarıyorlardı. ‘Kim olabilir aramızdaki casus’ diyerek dolaşıyorlar. Bir gün Madanoğlu bana ‘Casusun üzerinde dinleme aleti oluyormuş. Sen arada sarılır gibi yapıp kontrol et herkesi’ dedi. Benim üzerimdeydi halbuki o cihaz.”