17 Ağustos depreminin eleştirilen Türk Kızılayı"na geçen 12 yılda adeta küllerinden yeniden doğdu. Sadece Türkiye"de değil 60 ayrı ülkede yardım faaliyetleri yürüten Kızılay, dünyanın kurtarıcısı olma hedefiyle ilerliyor.

“Gözyaşının dili, dini, ırkı yoktur” diyerek yardıma muhtaç tek bir kişi için bile yollara düşen Kızılay, Haiti"den Pakistan"a, Kırım"dan Japonya"ya kadar dünyanın dört bir köşesine yardım götürüyor. Gönüllük esasına dayanarak hiçbir ücret almadan Kızılay"ın Genel Başkanlığı"nı üstlenen Tekin Küçükali, Türk Kızılayı"nın değişen ve gelişen yüzünü anlattı.

Eskiden ensemizde boza pişirirlerdi

* 17 Ağustos depreminde eleştirilen Türk Kızılayı, şimdi ise tebriklerin adresi oldu. Bu değişimi anlatır mısınız?

Kızılay, 1999"da bir problem yaşadı. Ben geçmişi eleştirmek istemem. Bir beyaz sayfa açtık ve yeniden kendimizi düzenlemeye koyulduk. Neden bu hale düştüğümüzü araştırdık ve kendi öz değerlerimize sahip çıkarak yola çıktık. Eğer yolda, karda kışta bir insan kalmışsa, bu insan afet yaşıyor demektir. Ona yardım etmek lazım. Bu bir kişi de olabilir, bin kişi de. Sadece depremi beklememek lazım. Dünya ölçeğinde de bunu böyle yaptık. Geçmişte doğru işler yapmadığımız için başımızda, ensemizde boza pişiren basın, bu sefer güzel işler yapıyorsunuz diyerek halkımızı aydınlatmaya başladı. Buradan da dönüşler, halkımızdan bize bağışlar şeklinde oldu. Ülkemizin son yıllarda göstermiş olduğu ciddi çalışma ve hükümetin istikrarı yapılan projelerin devamlılığı konusunda bizi rahatlattı.

* Kızılay bir gönüllü kuruluş, siz bu kuruluşta çalışırken maaş alıyor musunuz?

Ben, yönetim kurulum, şube başkanlarım para almadan, ücretsiz çalışırız. Biz hükümetlerin bütçesinden pay almayız. Biz geldiğimiz zaman huzur hakkı ve yurtdışına gittiğinde harcırah alma hakkı vardı. Biz yönetim kurulu olarak onları da düşürdük ve tamamen gönüllü çalışıyoruz. Ben emekli maaşımla hayatımı idame ettiriyorum. Evi, yurdu terk ettim. Düştüm yollara.

* Şu an dünyanın kaç ülkesinde yardım faaliyetleri sürdürüyorsunuz?

Biz din, dil, ırk ayrımı gözetmeksizin dünyanın 60 ülkesine insani yardım götürüyoruz. Tek bir kişinin bile yardıma ihtiyacı varsa, orada bir mağduriyet söz konusudur diye düşünüyoruz ve yola çıkıyoruz. Eskiden diğer ülkeler Türkiye"ye yardım ederken, şimdi Türk Kızılayı dünyanın derdine derman oluyor. Japonya"dan Mısır"a, Haiti"den Kırım"a kadar dünyanın dört bir yanına yardım götürüyoruz.

YUNUS EMRE VE YAVUZ EVLERİ YOLDA

* Pakistan"daki sel felaketinde Kızılay bölgeye götürdüğü Mevlana Evleri ile çok başarılı oldu. Buna benzer projeler var mı?

Mevlana Evlerini yaptık. Şimdi de bunun bir üst modeli olan Yunus Emre Evleri"ni yapıyoruz. 2 odalı, banyosu, tuvaleti, mutfağı olan evler. Mevlana evlerini Pakistan için yapmıştık gönderdik. Yunus Emre evlerini ise stok yapmaya çalışıyoruz. Yunus Emre Evleri"nin her biri 6 bin dolar. 20 metre kare evler. 100 yıl dayanan evler. Çivileri olmayan aynı çocukların oynadığı Legolar"dan yapılan evler. 3 saatte bir ev kuruluyor. 100 metre kare büyüklükte Yavuz çadırları yapıyoruz. Deprem olan bölgelerde insanlar, korktuklarında geçip, içinde oturabiliyorlar.

* Evlerde Mevlana ve Yunus Emre isimleri tercih etmenizdeki neden nedir?

Mevlana dünyada ortak kabulu olan bir liderdir. Sevgi üzerine ömrünü kurmuştur. Yunus Emre"de öyle söyler; “Elif okudum ötrü, Pazar eyledim görü, yaradılanı severiz yaratandan ötürü”

Biz de insanların psikolojisinin bozulduğu anda bu sevgiyi o insanlara vererek, insanlarla iletişimi kurmaya çalışıyoruz. Bir de kendi değerlerimize de sahip çıkıyoruz. Elin adamı Henry öyle bir konuşuyor ki, sanki dünyadaki bütün yardım kuruluşlarının organizasyonu bu beyefendinin. Ama öyle bir şey değil. Hz. Ömer var. 1400 sene evvel, sırtında yoksulun evine yiyecek götürmüş. Ama biz kendi değerlerimize sahip çıkamadığımız için bunlar ortalıkta çıkıyor sanki dünyayı kurtaran en iyi melek bunlar. Bizde değerlerimize sahip çıkmalıyız.

Biz artık dünyayla yarışıyoruz

Afet öyle bir zalim iş ki. Afet hırsıza benzer. Ne zaman geleceğini kimse bilemez. Ne zaman ne olacağını bilmediğimiz için çalışıyoruz. Bizim Kartal"da afet müdahale merkezimiz var. Deprem Bakırköy, Avcılar"a hasar verdi diyelim. Bizde Kartal"dan doldurduk TIR"ları çıktık yola. Tam çıktık E-5"e bir bina yolun üzerine düşmüş ne yapacaksınız. Ya da köprü koptu. Bu afetten dolayı herkes yollara düştü ve trafik tıkandı. Sizin hazırlığınız neye yaradı. Şimdi bölge haritaları çıkarıyoruz. Alternatif yollar arıyoruz. Alternatif yollarda neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Planlamalarımıza göre 6.7 şiddetinde bir deprem oldu. Orada kaç ev yıkılır, kaç insan ölür veya yaralanır planını çıkarıyoruz. Kızılay sıradan gibi görünüyor ama öyle değil. Bizim artık kendi kendimizle bir yarışımız yok. Biz artık dünyayla yarışıyoruz.

Artık kimse kan aramayacak

Kan bağışı ile ilgili konuda Başbakanımızın 2005 yılında bir tabiri oldu dedi ki; “Bir elinde kan torbası, bir elinde doktor reçetesi, sokakta gezen insanımı görmek istemiyorum. Bu perişan insanların durumunu çözün.”

Biz o gün bugündür bunu bir emir kabul ettik ve yürüyoruz. Şuan Türkiye"de kan ihtiyacının yüzde 60"ını karşılıyoruz. Yaptığımız hesaplara göre de 2012 yılının sonunda Türkiye"nin 1 milyon 800 bin kan ihtiyacını biz bitirmiş olacağız. Artık hiç kimse, kimseden kan istemeyecek. Size doktor diyor ki 3-5 adam bul gel. Bulamazsan ameliyat olamayacak. Şimdi sen doğrudan kan simsarının eline atıyor. Hemen yanına gelip, yardımcı olalım beyefendi diyor. O sırada ne derse zaten yapıyorsun, ceketini de istese vereceksin. Çünkü hastan orada. Bu gayri insani bir davranış biçimi ve hiçbir şekilde kabul edilemez.

Dünyanın en büyük lojistik merkezi

2011 yılının başlarında haberleşmede dünyanın bir numarası biz olduk. Uyduya çıkabiliyoruz, araçlarımızda uydu haberleşmesi var. Çantadan uydu çekimi, haberleşmesi, yazışması yapılabiliyor. Dünyada Amerika dahil hiçbir ülkede bu yok. İstanbul"da bir tane Akfırat"ta bir de Kıraç tarafında lojistik merkezi yapıyoruz. 207 dönüm üzerinde dünyanın en büyük lojistik merkezi olacak. Aşevlerimiz var. Gönüllü çocuklarımız liseli çocuklar akşamın bir saatinde geliyorlar ve aşevinin önünden bisikletle evlere yemek götürüyor. THY ile bir ortak protokol yaptık. Sadece yemekleri değil, unutulan eşyalar ve dağıtılan kumanyalardan kalanları satmayıp, bize vermelerini içeren bir anlaşma yaptık. Paket yemekleri almaya Nisan ayında başlıyoruz.

star