Aydın-Muğla il sınırındaki Bafa Gölü'nün kıyısındaki tarihi eserler çökme ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Bölgede inceleme yapan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği üyeleri, bölgede yaşanan tarihi eserlerle ilgili soruna dikkat çekmek için yazılı bir açıklama yaptı.
2000 yıl önce Ege Denizi'nin önemli bir körfezi olan Bafa Gölü kıyıları, birçok uygarlıklara mekanlık yaptı. Binlerce yıllık uygarlıklara ait tarihi yapılar günümüze kadar ulaşabildi. Antik Dönem'deki ismiyle Latmos Körfezi, batı yönünden gelen gemilerin son durağını, Karia bölgesinin içlerine uzanan kara yolunun başlangıcını oluşturuyordu. Günümüzde üzerinde Kapıkırı Köyü bulunan, Türkiye'nin yaşayan antik kenti olan Herakleia, döneminde bölgenin en önemli yerleşim merkeziydi. Herakleia, hem liman şehri
olması hem de ticari malların aktarma yeri olmasından dolayı antik dönemde çok önemli bir yere sahipti. Latmos Körfezi'nin kuzey kıyısı boyunca uzanan birçok savunma yapıları bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi de, Herakleia'nın güney kıyılarında körfeze doğru uzanmış kara burnunun üzerine yapılan Göl Kalesi'dir. Kalenin yapı tarzı, düşman saldırıları karşısında ne tür savunma önlemlerinin alınacağı ve bu tehlikelerin nasıl savuşturulacağını göstermektedir. Mazgallı siperliklerinin olduğu doğu duvarları,
gölden gelecek tehlikelere karşı kullanılmaktaydı.
Bölgede inceleme yapan Kuşadası Eko Sistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği tarafından yapılan açıklamada, yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olan tarihi eserlere karşı bir an önce önlem alınması istenerek, "Göl kalesinin kıyılarında Herakleia'nın güney nekropolü bulunmaktadır. Buradaki mezarlar Latmos'taki ev yapımında olduğu gibi, doğal arazi oluşumuna ayak uydurma şekliyle, kayalar mümkün olduğunca doğal biçimde bırakıldığı görülmektedir. Göl kalesinin olduğu yer, harika manzaralara sahiptir. Bafa
Gölü içinde bulunan Menet Adası, İkizce Ada, Kahve Asar Adası ve Kapıkırı Adasının kaleden görünüşü mükemmel bir manzara yaratmaktadır. Prehistorik Dönem'den günümüze kadar birçok uygarlıkların izlerini taşıyan Beşparmak Dağları'nın en güzel görüldüğü yerlerden biri Göl Kalesi'dir. O nedenle birçok yerli yabancı turist, gezgin, doğa ve tarih tutkunları Göl Kalesi'ne uğramadan geçmez. Birçok ziyaretçinin fotoğraf koleksiyonunda göl kalesinin asırlarca dayanan surlarıyla, Bafa Gölü'nün muhteşem görüntüleri
vardır. Çalışma alanlarımızdan biri olan bölgede, Bafa Gölü ve tarihi yapılar üzerinde incelemelerde bulunduk" denildi.
Dernek Başkanı Bahattin Sürücü, "Yaptığımız incelemelerde doğa şartları nedeniyle bazı sur taşlarının yıkıldığını gördük. Her yağmur sonrası yerinden oynayarak çıkan sur taşları, bir tehlikenin yavaş yavaş geldiğini gösteriyordu. Altındaki taşlar yıkılınca, sur duvarı ayrıldığını ve yana doğru çöktüğünü tespit ettik. Duvarların doğa şartlarına ne kadar dayanacağı belli değil. Günümüzde birçok doğal zenginlikler, nadide türler yok olduğu gibi, binlerce yıllık uygarlıkların yapıları sular altında
bırakılmaktadır. Bir yandan hazine bulurum umuduyla kaçak kazı yaparak kültürel zenginliklerimizi tahrip edenler, bir yandan da sahip çıkılmadığı için doğanın karşısında yavaş yavaş çöken tarihi değerler. "Nasılsa bunlardan çok var" diyerek, doğal ve kültürel zenginliklerimize sahip çıkmadığımız için, bu değerlerimiz büyük bir hızla yok olmaktadır. Sadece tarih yok olmayacaktır, yaşayan canlı antik bir kentin üzerinde kurulu Kapıkırı Köyü'nün ekonomisini de olumsuz etkileyecektir. Eğer bu eserlerimize sahip çıkmazsak, gelecek nesiller bu değerlerimizi televizyon belgesellerinde ve fotoğraflarda görebileceklerdir " diye konuştu.