Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Sedat Üstündağ, kıtlama şekerle içilen çayın yemek borusu ve mideye zarar verdiğini söyledi.

Üstündağ, “Çayın, içerdiği anti oksidan maddelere bağlı olarak kanser oluşumunu bile yavaşlattığı, çay içenlerde kanserin daha az oluştuğuna dair bir yayın çıkmıştı. Özellikle yeşilçay bu açıdan çok etkili. Bizim kullandığımız siyah çayın da benzer etkileri var.” dedi.

Aynı zamanda, Türkiye Nefroloji Derneği Trakya Bölge Koordinatörü olan Üstündağ, çayın yararları ve zararları konusunda bilgi verdi. Çayın çok tüketilen bir içecek olduğunu anlatan Dr. Üstündağ, ilk olarak “Milli İçecek” denilebilecek kadar yaygın olan çayın olumlu etkilerinden söz etti.

Çayın, damarları ve bronş yollarını genişletici etkisine dikkat çeken Üstündağ, “Böbrekler açısından bakıldığı zaman böbrek damalarlarını ve bir miktar da olsa idrar yollarını genişletici etkisi var. Ayrıca, özellikle yeşil çayda, antioksidan denilen gün içerisinde vücut içerisinde hücre içerisinde ortaya çıkan toksit atıkların vücuda verdiği zararları engellemeye yönelik bir takım etkinliği de söz konusu.” dedi.

Çayın faydaları konusunda İngiltere'de yapılan bir çalışmayı anlatan Üstündağ, “Çalışmaya göre günde üç defa çay içildiği zaman bu içerdiği anti oksidan maddelere bağlı olarak kanser oluşumunu bile yavaşlattığı, çay içenlerde kanserin daha az oluştuğuna dair bir yayın çıkmıştı. Özellikle yeşilçay bu açıdan çok etkili. Ama bizim kullandığımız siyah çayın da benzer etkileri var.” diye konuştu.

 Her bir molekülün, olumlu ve olumsuz etkilerinin olabileceğini aktaran Üstündağ, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Çay için bunu düşündüğümüz zaman özellikle sıcak içildiği zaman bu çaya bağlı bir özellik değil, sıcak yeme ve içme ile ilgili. Yemek borusunda tahribat, mide tahribatına yolaçabilir.”

Yüzüncüyıl Üniversitesi’nın kıtlama ve normal şekerle çay içmenin yemek borusuna ve mideye etkisi konusunda yapılan bir araştırmanın sonuçlarına değinen Üstündağ, “Doğu bölgelerinde, sert şekerin kıtlama dedikleri bir tarzda ağzın içine koyarak o şekilde çay içme alışkanlığı var. Bir de bizim de şekeri çayın içine koyarak kaşıkla karıştırmakla, bu şekilde çay içme alışkanlığı var. İki alışkanlığın yemek borusu ve mideye etkileri bakımından bir fark var mıdır diye bakmışlar, kıtlama şeker kullananlar diğerlerine göre çayı daha sıcak içmek zorunda kalıyorlar. Oysa şeker konulduktan sonra kaşıkla karıştırmak bile çayın ısısını bir miktar düşürmüş oluyor. Dolayısıyla iki türlü çay içme alışkanlığı arasında yemek borusu lezyonlarının şeker konularak çayı karıştıranlara göre daha az olduğu görülmüş.” şeklinde konuştu.

 Demli çayın içilmesinden kaçınılması gerektiğini anlatan Üstündağ, “Bir de çayın içerisinde demiri bağlayan bir madde var. Demli çay çok fazla içilirse mide ve bağırsak sistemindeki demiri bağlar, bunun büyük abdestle dışarı atılmasına neden olur. Dolayısıyla kansızlığın gelişmesini kolaylaştırıcı bir etki sağlar. Kansızlık ise bizim memleketimizin önemli bir sorunudur. UNESCO verilerine göre, süt verme dönemindeki kadınlarımızın yüzde 73’ünde demirin eksik olduğu, hamile kadınların yüzde 65’inde demirin eksik olduğunu, hatta ilkokul çağındaki çocukların yüzde 30’unda demirin eksik olduğu görülüyor. Bir de buna demli ve koyu çay eklenince elbette kansızlık daha kolaylaşmış olur.” açıklamasını yaptı.